bütün kâğıt gemileri yakmıştık seninle

kıvrımları turuncu siyah bir sondu mektupların kaderi

rüzgârın dudaklarında serseri bir ıslık şimdi çocukluğumuz

kırk ikindi akşamlarında yağmurlu saçları kül kokan.

 

büyüyordu yaşlarımız

gemiler turuncu siyah, limansız.

başımızda kuşlar uçuyordu

sen, büyüdükçe susuyordun.

sormadım kuşlar nereye

gittiler.

 

adım adım gittik sonra peşlerinden

gökyüzünün mavi yüzü karaya dönünceye dek

izledik kuşlarımızı

önce onların kanatları kayboldu

sonra senin ellerin

derken bir yıldız düştü gökyüzünden

bir kuş vuruldu belki

bir can uykuya düştü

ya da bir türkü en güzel yerinde sustu.

 

ellerin, mavi, beyaz,  bulut ve kuş kanadındaydılar.

gözlerin senin, her yaşta siyah, kederli ve çocuktular.

 

bütün kâğıt gemileri yakmıştık seninle

şimdi denizsiz bir şehirde

gün batımı gözlerle hıçkırarak

özlüyorsam seni

yüreğimde kül kokusu, akşam rengi

bir kuşun kanadından sor selamımı.

 

Başak Akgün

19 Nisan 2013

Ankara

Leave a Reply