Acılar Denizini Güzelleştiren Şair: Ümit Yaşar Oğuzcan

CYMERA_20131108_233714 Ben, acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar, her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını

der şair Acılar Denizi adlı kitabının yine aynı adı taşıyan ilk şiirinde.

Yazımın konusudur aslında Ümit Yaşar Oğuzcan, hayatını şiire adamış bir adamın hikayesidir.
Yazarımız kendi hayatını bu şekilde beşe ayırmıştır:
  • 1941-1954 yılları (uyanış dönemi)
  • 1954-1960 yılları (arayış dönemi)
  • 1960-1964 yılları (çalkanış dönemi)
  • 1964-1970 yılları (kaynayış dönemi)
  • 1970-1982 yılları (duruluş dönemi)
Peki Ümit Yaşar Oğuzcan ‘ın hayatı nasıldı ?
Ümit Yaşar Oğuzcan 22 Ağustos 1926 tarihinde Tarsus’ta doğdu. Eskişehir Ticaret Lisesi ‘ni bitirdi. Eğitimini bitirdikten sonra Türkiye İş Bankası’na girerek Adana, Ankara ve İstanbul ‘da çalıştı ve otuz yılın ardından Halkla İlişkiler Müdür Yardımcısı görevinde iken, emekliliğini istedi ve 1977 yılının Haziran ayında bankadan ayrıldı. Daha sonra kendi adını taşıyan bir sanat galerisi kurdu.
Şair, şiire 1940 yılında Yedigün şairleri arasında başladı ve toplam 50 kitap çıkardı.
Ümit Yaşar Oğuzcan günümüzde ise şiir plaklarıyla, şarkı sözleriyle ve yergileriyle tanınan değerli şairlerimizdendir.
Şairimiz için 1973 ‘te büyük oğlu Vedat ‘ın ölümü şiirlerinin konularının değişmesinde dönüm noktası olmuştur. Oğlunun ölümünden önce; aşk, ayrılık, özlem temalarını işleyen Oğuzcan, oğlu öldükten sonra; hayatın boşluğu, ölüm ve acı gibi derinliklere, öz ve biçim yoğunlaştırmalarına yönelmiştir.
ümit 2Acılar Denizi adlı kitabının ön sözünde oğlunun ölümü üzerine düşüncelerini şöyle ifade etmiştir:
Dalgalarıyla, çalkantılarıyla, fırtınalarıyla ve bütün görkemliliğiyle şiir denizim karşınızda işte! Fakat ne yazık ki, üç yıl öncesi ilk ve değerli eserim oğlumu yitirdiğimden bu yana; artık bir Acılar Denizidir o!
Bazen bir söz büyütür insanı, bazen bir kişi olgunlaştırır ya da Ümit Yaşar Oğuzcan’ ın hayatında olduğu gibi en sevdiklerimizi kaybetmenin verdiği acı, işte belki de bu tarifi en zor olanı. Şairimiz de bu tarifsiz acıyı, yazmayı tercih etmiş, kendini böyle teselli ederek oğlunun vefatının verdiği çaresizliği,burukluğu, mutsuzluğu eşsiz şiirlerinde anlatmış ve belki de aynı acıyı paylaşanları da düşünerek yayınlamış. İşte Ümit Yaşar Oğuzcan ‘ın bu eşsiz eserlerinden birkaçı;
İnsanoğlu (1947), Bir Daha Ölmek (1956), İki Kişiye Bir Dünya (1957), Akıllı Maymunlar (1960), Ötesi Yok (1963), Bir Gün Anlarsın (1965), Rubailer (1972), Acılar Denizi (1977, seçme şiirler)
Ve daha nicesi…

Evet, ben de şiir seven ve yazan biri olarak Ümit Yaşar Oğuzcan’ın kalemini kuvvetli bulurum. Emin olun ki okurken, şairin anlatmak istediği duyguları yaşıyormuşcasına hissedeceksiniz.

Oğuzcan, yine kitabının ön sözünde şunları demiştir;

Bu arada bütün yaşamımı şiire adadığım için en ufak bir pişmanlık duymadığımı özellikle belirtmek istiyorum. Bundan sonra yaşayacağım yıllar da tümüyle şiirin olsun.

(1976)

Bunu okurken bile bir içtenlik hissediyorum ve aslında bankacı kimliğinin yanında da böylesine duygusal ve içten düşüncelerin karşıma çıkmasına seviniyorum. Böyle şairlere ihtiyacımız olduğunu düşünürüm hep, çünkü biz bu şekilde yani bu içten yazarlarımızı okuyarak onları hayatımıza katarsak; biz de yazarken, konuşurken ve en önemlisi de insanlarla iletişim kurarken daha başarılı olur, gelecek nesillere de bu güzel duyguları aşılayabiliriz. Fakat ne yazık ki şairimiz bunları dedikten sonra 8 sene daha hayatta kalır ve sonrasında 4 Kasım 1984’te vefat eder.
Ben de değerli sanatçılarımızdan olan Ümit Yaşar Oğuzcan’ı saygı ve sevgiyle andığımı, yıllar geçmesine rağmen eserlerini severek ve örnek alarak okuduğumu belirtmek isterim.Yazımı yine çok sevdiğim şiirlerinden biri olan ” Bir Gün Anlarsın ” ile bitirmek istiyorum.

Bir Gün Anlarsın
Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez.
Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya,
Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında
Ne çarşaf halden anlar ne yastık.
Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık.
Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın.
Onun unutamadığın hayali,
Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu.
Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin.
Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için,
Vurursun başını soğuk taş duvarlara.
Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın.
Duyarsın,
Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin.
Niçin yaratıldığını.
Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini.
Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini.
Boşuna geçip giden günlerine yanarsın.
Dolar gözlerin, için burkulur.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların.
Sevilen gözlerin erişilmezliğini.
O hiç beklenmeyen saat geldi mi?
Düşer saçların önüne, ama bembeyaz.
Uzanır, gökyüzüne ellerin.
Ama çaresiz,
Ama yorgun,
Ama bitkin.
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın.
Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı.
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın.

Bir gün anlarsın hayal kurmayı;
Beklemeyi, ümit etmeyi.
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir
Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi.
Lanet edersin yaşadığına...
Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın.
O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden.
Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın.
                                 Ümit Yaşar OĞUZCAN

Leave a Reply

1 comment

  1. Recep Altin

    Sanat adina, siir adina cok güzel bir yazi. Sairi ve siiri anlatan umut verici yazilarin müjdecisi adeta. Daha da güzel yazi dizilerine imza atmasi umuduyla canim kizima basarilar diliyorum. Gazete Bilkent calisanlarini da tebrik ediyorum. Cünkü bu tür alanlarda bir seyler üreten insanlara imkan taniyan yayinlar maalesef ki cok sinirli sayida.