Daha önce ” Türk Damak Tadına Uygun Kore Yemekleri ” başlığı altında bir yazı yazmıştım ve bu yazıda Türk kültürüne yakın olan Kore yemeklerini tanıtmıştım. Yazıya aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
http://gazetebilkent.com/2016/05/24/turk-damak-tadina-uygun-kore-yemekleri/
Şimdi ise Türk damak tadına hitap etmeyen Kore yemeklerinden bahsetmek istiyorum. Tabii ki hitap edip etmemesi oldukça göreceli bir kavram.Ama bir önceki yazıda da belirttiğim gibi Kore’de bir sene içinde 13 kilo almış biri olarak Kore yemeklerine karşı en ufak bir ön yargım yok, yani bu yazıda objektif olarak Türk mutfağına gerçekten hitap etmeyeceğini düşündüğüm Kore yemeklerinden bahsedeceğim.
Evet başlıyoruz, ilk yemeğimiz Beongdegi yani bizim anlayacağımız dille haşlanmış ipek böceği pupası ( bazı böceklerde kelebeğe ya da böceğe dönüşme evresindeki durumu).
Aslında bu bir yemekten ziyade bir atıştırmalık ve sokakta yürürken seyyar satıcılarda denk gelmeniz mümkün. Yapımı oldukça kolay, ipek böceği gelişirken daha böcek haline gelmeden yani larva dönemindeyken kaynar suda haşlanır ve bu atıştırmalık elde edilir. Konsept olarak bizim sokaklarda satılan haşlanmış mısıra eşittir ; yani yolda geçerken görürsünüz ve alıp yiye yiye yolunuza devam edersiniz.Çerez niyetine tüketilen ipek böceklerine eminim ki Türkiye’de pek talep olmayacaktır. Çünkü genelde böcekler annelerimizin terlik fırlattığı canlılardır ve çocukluktan beri bilinçaltımıza “böcek=kötü ” olarak yerleşmiştir.
Ayrıca marketlerin konserve raflarına göz atarsanız rahatlıkla ipek böceği pupası konservesi bulabilirsiniz.
İkinci yemeğimiz canlı ahtapot. Ahtapot Türkiye’de de tüketimi yaygınlaşmaya başlayan bir deniz ürünü. Salatasını, ızgarasını keyifle yiyenleri görmek mevcut, ve balık lokantalarında bulabildiğimiz bir deniz ürünü. Peki niye ahtapotu bu başlığın içine aldım? İşte sebebi:
Ahtapot bu listede çünkü bildiğiniz canlı canlı yiyorlar: sıfır pişirme! Ahtapot tabağınıza geldiğinde kıpır kıpır hareket ediyor oluyor, tabağın içinde bir o yana bir bu yana gidip geliyor. Diyelim ki bu psikolojik sınavı atlattınız ve iş yeme kısmına geldi, bu sefer de biyolojik yapınız el vermiyor. Neden mi? Çünkü ahtapot çiğ bir şekilde yendiğinde kendini koruma içgüdüsü ile vantuzlarını bir savunma aracı olarak kullanıyor; diğer bir deyişle insanlarım midesine inmek istemediği için vantuzlarıyla boğaza tutunuyor ve her sene ortalama 6 kişi bu sebeple hayatını kaybediyor. National Geographic bu konuyla ilgili detaylı bir belgesel hazırlamış ve her saniyesini net bir şekilde anlatıyor. Farklı tatlara oldukça meraklı olan birisi olarak bu ahtapotu yemeyi denedim fakat elastiki yapısı sebebi nedeniyle çiğnemek neredeyse imkansızdı ve bizim damak tadımızdan oldukça uzaktı.Eğer bu yemeğini merak ediyorsanız bu belgesele göz atmanızı tavsiye ederim. Belgesel linki: https://www.youtube.com/watch?v=JYDkzqCfJzg
Şimdi size soruyorum: Çocukluğunu Tarkan Filmlerindeki ahtapottan korkarak geçirmiş bir nesil olarak bu canlı ahtapotu nasıl gönül rahatlığı ile yiyelim?
Şimdi geldik üçüncü ve beni en üzen yemeğe Gaejangguk yani köpek eti yahnisi. Her ülkenin kendine göre bir beslenme alışkanlığı var ; doğrular ve yanlışlar buna göre şekilleniyor. Mesela inek eti bizim için bir besin değeri taşırken bazı toplumlarda tabu olabiliyor. İşte köpek eti de benim Kore’deki tabumdu. Köpekler çoğumuz için arkadaşlığı sembolize eder; görünce dayanamaz severiz hemen.
Kore’de köpek etiyle tanıştığım günü o kadar net hatırlıyorum ki. Pazara gitmiştim, mutlu mesut dolaşıyordum ve birden beni şoke eden manzara ile karşılaştım: derisi yüzülmüş bir köpek. O fotoğrafı burada paylaşmayı düşündüm fakat daha sonra bunun pek de iyi bir fikir olmadığına karar kıldım.
Yahninin görüntü olarak normal bir et yahnisinden bir farkı yok fakat olayın psikolojik boyutunu aşmanız gerekiyor. Bu yahniyi deneyen arkadaşlarım etin oldukça kaslı ve sert olduğunu bu sebeple çiğnemekte güçlük çektiklerini söylediler. Bizim kültürümüzde köpeklere evcil hayvan ve bir dost gözüyle bakıldığı için bu yemeğin bizim damak tadımıza uygun olmadığını düşünüyorum ve bu başlığın altına koyuyorum.
Ama şunu belirtmeliyim ki köpek eti tüketimi Kore’de de tartışılan bir konu, bu tüketime karşı çıkan hatırı sayılır sayıda bir çoğunluk var. Özellikle köpek kaçakçılarına karşı bir kamuoyu oluşturulmuş durumda. Evet yanlış duymadınız, köpek kaçakçıları ! Size Koreli bir arkadaşımın çocukluk travmasını anlatmak istiyorum, küçükken köyde beslediği, oyunlar oynadığı köpeği evinin bahçesinden kaçırılmış. Aynı köyde birkaç tane daha köpek kaybolunca işin içine polis dahil olmuş ve ne yazık ki bu köpeklerin bir lokantaya satıldığı anlaşılmış ve ne yazık ki arkadaşımın köpeğinin yemek yapımında kullanıldığı ortaya çıkmış. Bir çocuk için ne kadar büyük bir travma değil mi?
Ama yazının sonuna bir dipnot düşmekte fayda var, yukarıdaki gibi birkaç özel yemek dışında tüm Kore yemeklerini çekinmeden afiyetle yiyebilirsiniz, afiyet olsun :)
Referanslar
https://www.youtube.com/watch?v=JYDkzqCfJzg