Michael Corleone, önceden babası Don Vito Corleone tarafından kullanılan odada oturuyordu. Yeni Consiglieri’si savaş sonrası ona rapor verirken, boş odaya bakıyorduk seyirciler olarak. Bu oda bizim için çok tanıdıktı. Godfather, Baba, yani Don Corleone bu odada yaşamış, bu odayla özleşmişti gözümüzde. New York’ta Long Island’da olan Corleone Malikânesindeki bu oda, şimdi bomboştu; Corleoneler New York’u bırakıp Las Vegas’ta bir kumarhane devralmak için Nevada’ya taşınıyorlardı.
Kirli işlerini geride bırakan Corleone ailesinin psikolojik durumunu görüyoruz sahnenin düzeninde: karanlık, ağır ve şimdi geride bırakılmış suçları anlatırcasına boş… Büyük saldırının sonrasında eski bölgelerini ve itibarlarını geri alan Corleone ailesinin sinirlerinin rahatladığını anlatırcasına boş bir oda karşımızdaki… Doğal bir mizansen oluşturan bu oda bize “taşınma” işlemini özetliyor adeta.
Al Pacino tarafından mükemmel bir şekilde tasvir edilen Michael Corleone karakteri şimdi yeni Godfather olup işleri devralmıştır. Michael Corleone’nin filmin başından sonuna kadar nasıl değiştiğine adım adım şahit olmuştuk zaten. İkinci Dünya Savaşı’ndan dönmüş bir savaş kahramanı ve aile işlerine karışmak istemeyen biriyken, bir suç örgütünün başı ve düşman ailelerinin liderlerini acımasızca öldüren soğukkanlı bir katile dönüşmüştür. Babası Vito Corleone’nin onun için hayal ettiği gelecek bundan çok farklıdır hâlbuki. Babası onun “Senatör Corleone, Vali Corleone” olmasını planlamış ve düşlemiştir; fakat ailenin başından geçen şeyler Michael’ı bu noktaya itmiş ve ailenin başına geçirmiştir.
Michael Corleone, ne zaman kadraja girse kamera onun üzerine odaklanır. Bu, biz izleyicilere filmin dominant kişisini ve ana ilgi odağını gösterir. Son sahnenin son çekiminde bütün etkisiyle görürüz Don Michael’ı. Masanın kenarına yaslanan Michael’ın adamları odaya girer ve onun elini öperler. Dünya kültürlerinde el öpme hareketinin genelde yaşça büyük insanlara karşı gösterildiği hesaba katılırsa, bu noktada Michael’ın gücünün zirvesine ulaştığını söyleyebiliriz. Uzaktan çekilen bu tam çekim haşmetli Michael’ın tüm mimiklerine ve vücuduna yer vererek onun gücünü ve başarısını anlatıyor.
Ritim, bütün filmlerde büyük yer tutan bir unsurdur. Hele hele çektiğiniz bir gangster ve suç filmiyse ritimle çok şey anlatırsınız, düşman bir aileden üç-beş kişinin öldürüldüğü sahneyle önemli bir kararın alındığı sahnenin ritmi arasında çok fark vardır. Fakat ritim bu film için çok fark gösteriyor. Bütün filme hakim olan sabit ve oturmuş bir ritimle karşılaşıyoruz. Ölüm sahnelerinde bile büyük dalgalanmalar göstermeyen ritim, bu sahnede seyircilere Michael’ın hareketleriyle bir bağlantı sunuyor. Michael artık bir suç örgütünün lideri, bir Baba’dır. Hareketleri artık ciddi, düşünceli ve tetikte olduğunu gösterir bizlere.
Kısacası, kapanış sahnesi zirveye çıkan Michael’ın dünyasını gösterir bize. Bu sahnede dominantlığını ve haşmetini anlarız. Belki bu sahne onun zirvede olduğu sahne değildir, ama zirveyi görmüş bir suç örgütü liderinin anatomisini bizlere gizliden gizliye sunmaktadır.