Türkiye’de milenyumun başlarında popülerleşmeye başlayan kredi kartları günümüzde neredeyse herkesin cebine girmiş bulunmakta. Ülkemizde son yıllarda banka ve kredi kartlarının kullanımı hızla artarken aynı zamanda toplam kart sayısında Avrupa ülkeleri arasında ikinci sırada (1). Bu durum doğal olarak ülkemizde bazı düzenlemeleri beraberinde getiriyor. Geçtiğimiz günlerde kredi kartı yapılandırma yasası adı altında yapılan çalışmalar sonucunda sayın Başbakanımız Binali Yıldırım açıklamalarda bulundu. Bu önemli konuşmanın satır başlarını şu şekilde sıralayabiliriz:

kk1

  • Genel taksit sayısı 12 aya çıkarıldı ve taksit sınırı 9 aydan 12 aya çıkarıldı.
  • Tüketici kredilerinde azami vade sayısı 36 aydan 48 aykk3a çıkarıldı.
  • Kart limiti en az 5 bin 200 TL oldu.
  • Temel gıdada meyve sebzede yaşanan ani fiyat artışlarının yaşanmaması için gerekli tedbirler alınacak ve böylece haksız enflasyon yükselmesi engellenecek.
  • Market alışverişlerinde taksitlendirme olmayacak
  • Elektronik eşya (beyaz eşya alımları hariç) ve bilgisayar alımlarında taksit sınırı 9 aydan 6 aya çekilecek  (2).

Genel olarak baktığımızda vatandaşlarımızın tepki gösterebileceği bir durum yok fakat ileriye dönük baktığımızda bazı sorunların çıkabilmesi ihtimal dahilinde. Bankalar bu durumu karşılayabilecek mi ya da vadelerin arttırılması sonucunda insanlar ne kadar fazla ödeyecekler?

Vatandaşlarımızın bankalara olan borcu 2015 sonunda 384 milyar lira ve bankalara borçlu olan 25 milyonu aşkın vatandaşımız var (3). Aynı zamanda iktisatlı, israf etmeyen ve tasarruflu bir toplum olmak için çalışıyoruz. Bu durumda karşımıza borçsuz ve taksitsiz yaşayamayan bir halk ve elindeki paranın dolar olup gitmesini istemeyen ve milletin refahını arttırmaya çalışan bir yönetimle karşı karşıyayız.

  Benim en çok garipsediğim başlık ise tüm bankacılık sistemlerinde kullanılakk4bilecek kredinin, gelirin ,ülkemizde asgari ücret 1300 TL, iki katını geçemeyeceğine dair madde halen yürürlükte(4) olmasına rağmen kart limitinin en az 5 bin 200 TL olması oldu. Bunun yanında asgari ücretle çalışanların büyük bir kısmı kredi kartı kollanıyor. Bu durumda gelirinin dört katı olan kredi limitine neden ulaşacak? Karşımıza iki farklı durum çıkıyor: Vatandaşlarımız ya bu sisteme uyum sağlayacak ve refah içinde üretip tüketebileceğiz ya da hızlı giden bir arabanın ani fren yapmasına benzer bir durumla karşılaşacağız. Her ne kadar siyasi kararlar alsa da, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, Türkiye’nin kredi notunu “Baa3″ten “Ba1″e çekerek, not görünümünü “durağan” olarak belirleme de bu durağan bir an önce sıyrılmamız gerektiğinin bir göstergesi bana soracak olursanız.

İktisat, nimete karşı ticaretli bir ihtiramdır.

Kaynakça:

(1):  http://www.bloomberght.com/1554349-turkiye-kredi-karti-sayisinda-avrupanin-zirvesine-oynuyor

(2):  http://www.ahaber.com.tr/galeri/turkiye/cep-telefonu-ve-marketlere-taksit-yok-elektronige-6-taksit

(3):  http://www.sozcu.com.tr/2016/ekonomi/vatandas-borc-bataginda-makale,1156259

(4):  http://www.ulusalkanal.com.tr/kredi-karti-alt-limit-bilmecesi-makale,5744.html

Leave a Reply