Klasik liberal iktisadi kuram, birçok dallanmalarla gelişerek ilerlemiştir. Bu konuya ilgi duymuş herkesin kulak aşinası olduğu iki okul var, Şikago ve Avusturya. Bu iki okul hakkında genel olarak işiteceğiniz sözler muhakkak “her ikisi de çok benzer, nasılsa bunlar serbest pazarı savunmuyorlar mı al birini vur ötekine” gibi anlamsız ve de bilgisizlik kokan önermelerdir. Oysa iki okulun da temel varsayımları birbirinden çok farklıdır ki bu da tamamı ile farklı yöntembilimler izlemelerine neden olmuştur. Bu varsayım ve yoldam ayrımlarının yarattığı ortamda ise çok değişik değer düzenleri ve de ahlak kuramları ortaya konmuştur. Dolayısıyla, 3.kişilerce ve ilgisiz kimselerce çok benzer olarak nitelendirilseler de iki okul da bu durumun Sydney’i[i] olmuşlardır.
Bu iki okulu birbirlerinden ayıran ilk nokta kuramlarını kurdukları varsayımlar ve bunlarla birlikte gelen yöntembilimlerdir. Örneğin, Şikago okulu iktisadın pozitif bir bilim olduğunu savunur. Ve de en temel varsayım olarak rasyonel (akılcı) davranışı yani insanların belirli erekleri bulunan ve bu erekleri gerçekleştirmek için yaşayan canlılar olduğu kabulünü alır. Lâkin David Friedman’ın da dillendirdiği gibi bu varsayım katı, aşılmaz değildir. Çünkü dışarıda size aptalca gelen eylemlerde bulunan tonla insan var. Bundan dolayı da yaptığımız varsayımların en nihayetinde doğru mu yanlış mı olduğunu gözlemlemek için deneyler yapmamız gerekir. İktisadi açıdan bu deneyler veri irdelemeleri çerçevesinde gerçekleşiyor.[i] Bu durum ise ortaya koyulan kuramın sınanabilir ve de yanlışlanabilir olmasını gerektiriyor. Haliyle sınanabilir bir kuram ortaya koymak, kuramınızın yeniden tasarlanabilir bir yapıda olmasını koşul haline getiriyor. Sonuç olarak, elinizdeki kuram belirli bir mantıki yapıyı izleyen, bulanık kısımları daha az hale getirilmiş bir çıktı oluyor.
Öteki yandan Avusturya okulu iktisadi yaklaşımların pozitif bir yolla ortaya konulamaz olduklarını söylüyor. Ve de iktisadın yönteminin, önsel (apriori) bir yapı arz etmesi gerektiğini belirtiyor. Bu tutumun gerekçesi ise marjinal devrime, insan öznelliğine ve bilgi sorunsalına uzanıyor. Dolayısıyla, Avusturya okulu belitsel bir yaklaşımı benimsemiştir.[i] İktisadın tümdengelim yöntemleri ile belirli kabullerin ardından çıkarsamalarla yapılabilir olduğunu ifade eder. Bundan dolayı da iktisat fizik gibi bir pozitif bilim olmaktan çok uzaktır. Sınama ve deneyler ise iktisadi eylemlerin yeniden üretilebilirliğinin bulunmamasından dolayı tamamıyla yok sayılmışlardır. Pozitif bilimlerde uygulanan yöntemler bu yüzdendir ki iktisat açısından bir anlam ifade etmez. İnsan davranışı belirli aksiyomlar ile tanımlanmıştır ve bütün önermeler prakseloji denen önsel yöntemlerle yapılabilir. Sonuç olarak, eğer belirtilen koşullar sağlanırsa kanıtlanmış bir çıktıya erişilmiş olur.
Okulların kuramlarını bir yana bırakıp iki okulun dip yapıları arasındaki farklılıklara bakarsak hiç de aynı olmadıklarını fark edebiliriz. Avusturyalılar ekonometrinin, istatistiğin manipülasyonlara gebe olduğunu ve bu bağlamda kanıtlanan kuramların yanlış olduğunu söylüyorlar. Şikagolular ise Avusturyalıları gerçeklikten uzak, kendi gerçekliklerinde yaşayan, düşünen adamlar olmakla itham ediyorlar. Günün sonunda, sanal gerçeklik deneyleri, oyun kuramları gibi yeni oyuncuların da alana girmesiyle iki okul arasındaki tartışma gerçekten de ilginç bir hal alıyor. Kimin haklı olduğunu söylemek gerçekten güç. Lâkin şundan eminim ister Şikago ister Viyana okulunu takip etsin bir iktisatçı, neden varsıl biri olmadığını sokaktaki kişiden daha iyi açıklayan bir kimsedir.
[i] Belitsel : Aksiyomatik, mütearife
[i] Bknz. A Monetary History of the United States
[i] İki şehrin hikâyesi romanından.
İleri araştırma için:
- Hayek, F., Feyzioğlu, T. and Arsan, Y., 2004. Kölelik Yolu. Ankara: Liberte.
- https://youtu.be/l2RByG_vutE
- https://mises.org/library/chicago-school-versus-austrian-school
- Mises, L. V., Aktar, I., & Acar, M. (2008). İnsan eylemi: Iktisat üzerine bir inceleme. Ankara, Türkiye: Liberte Yayınları.