Türkiye’de deprem felaketi ve seçim telaşı arasında yurtdışında olan ekonomik gelişimlerden biraz uzak kalmış olabiliriz. Gündemde olan her şeyi takip etmek bazen zor olabiliyor. Bu yüzden elimden geldiğince yeni gerçekleşmiş ekonomik olayları özetlemeye çalışacağım. Geçtiğimiz hafta içinde ABD’deki en büyük bankalardan biri olan Silicon Valley Bank (SVB) ve ardından da Signature Bank iflas ettiler. SVB’nin iflası 2008’den sonra gerçekleşen en büyük banka iflasıydı. Banka, finans devlerinden farklı işliyor olsa da ABD’deki 20 en büyük bankanın içinde yer alıyordu ve teknoloji sanayisinde bir ikondu. Birçok teknoloji şirketi mevduatlarını SVB’de bulunduruyordu ve çalışanlarının ödemelerini bankada bulunan fonlardan gerçekleştiriyordu. SVB 8 Mart’ta banka sermayesini arttıracağını açıklayınca, SVB’nin sıkıntı içerisinde olduğu anlaşıldı ve mevduat sahipleri bankaya hücum ettiler. Banka hücumların ardından iflas etti. Sermaye arttıracağını açıklamasından iki gün sonra 200 milyar dolarlık banka iflas etmişti.
SVB’deki hesapların aşağı yukarı yüzde doksanında 250.000 $ üzeri mevduatlar bulunuyordu. Mevduatların çoğu start-up tipi şirketler ve diğer küçük şirketlerin mevduatlarıydı. 250.000 $ üstü mevduatlar da ABD’de devlet tarafından sigortalı mevduatlar değil. İflasın ardından SVB’de mevduatı bulunan şirketlerde çalışan insanların arasında da bir panik yayıldı. Şirketlerin ödemeyi gerçekleştiremeyeceğine ve binlerce insanın işsiz kalacağına dair korkular vardı. İflasın ardından ABD hükümeti mevduatları garanti altına alarak krizin yayılmasını önledi ve mevduatlarını kaybeden şirketleri tekrardan garanti altına aldı. ABD Başkanı Joe Biden’ın açıklamasına göre iflas eden bankaların yükü vergi veren vatandaşları etkilemeyecek ve mevduat sahipleri güvence altına alınacak. Devlet erken müdahale edebildiği için de bir domino etkisinin olması engellenmiş oldu. Devlet’in müdahalesi sadece mevduat sahiplerini korumak için oldu, banka yönetimi ve stok sahipleri için bir adım atılmadı. Banka iflaslarının 2018’de Donald Trump’ın başkanlığının son dönemlerinde çıkan ve orta boyutlu bankalar üstünde denetimi azaltan bir yasadan dolayı olduğunu ileri sürüldü, içinde Senatör Bernie Sanders, Senatör Elizabeth Warren ve Başkan Joe Biden’ın da bulunduğu kişiler tarafından. Yasa, 2010 Dodd-Frank Wall Street Reform and Consumer Protection Act (Dodd-Frank Wall Street reformu ve tüketici koruma yasası) altında bulunan bazı denetimleri gevşetmişti.
Kontrol altına alınabilmiş olsa bile, SVB’nin iflası bankacılığın ne kadar kırılgan ve tehlikeli olabileceğinin bir göstergesi. 2008 krizi sırasında sadece ABD değil Avrupa ülkelerindeki en büyük bankalar çökmüş ve kriz kısa süre içinde bütün dünyayı sarmıştı. Krizin ardından neredeyse 15 yıl geçmesine rağmen hala, birçok ülke krizde oluşan ekonomik sıkıntılarla başa çıkıyor, kriz sonucu oluşan evsizlik, işsizlik gibi toplumsal sıkıntılar bugün de devam ediyor. SVB’nin iflası, dünya ekonomisinin çok büyük/önemli bir kısmını oluşturan teknoloji şirketlerinin de bir ekonomik kriz tarafından dokunulmaz olmadığını bize hatırlattı. 2008 krizinden de hatırlamamız gerekenlerden biri “Too Big to Fail” (İflas etmek için çok büyük) diye bir tanımın olmadığı. Özellikle yüksek riskli yatırımları kabul eden bankaların ekonomide yaşanabilecek şok etkilerine karşı kırılgan olduğunu hatırlamak gerek. Aklınızdan da bundan bize ne? Amerika’da olan bizi etkilemez diye düşünüyorsanız, tekrar düşünün. 2008 krizinde Türkiye bankaları sağlam çıkmış olsa da, neredeyse 5 yıldır gittikçe derinleşen ekonomik sıkıntılarımız altında küresel bir krizin Türkiye’yi de etkilemeyeceğinin garantisi yok.
Kaynakça
Silicon Valley Bank: What happened before the collapse : NPR
Banking crisis: 5 pieces of financial jargon, explained | World Economic Forum (weforum.org)
Representative Jeff Jackson açıklaması: Jeff Jackson (@jeffjacksonnc) Official | TikTok