Geçen Eylül ayında bende ayrı bir yere sahip İtalya’ya gitme fırsatı yakaladım. İkinci gidişim olduğu için nelerle karşılaşacağımı biliyordum. Ama bundan yıllar önce İtalya’ya ilk kez geldiğimde bu ülkeye mutlaka bir kez daha gelmeliyim diye düşünmüştüm. Bu nedenle bu gezi bende ayrı bir heyecan yaratmıştı. İtalya denilince insanın aklına pek çok şey geliyor: kültür,sanat,aşk,şarap,pizza,tiramisu… Bu kadar tarihi bir ülkede her bir sokağın her bir kilometre karesi tarih kokuyor, sanat kokuyor, aşk kokuyor… Bu gidişimde Pisa,Floransa ve Roma şehirlerinde bulundum. Aslında yazımda tüm İtalya seyahatimi anlatmayı düşünmüştüm. Ama bu inanılmaz ülkenin bir yazıda anlatılamayacağına karar verdim ve İtalya seyahatimin ilk yazısının “Floransa” üzerine olmasına karar verdim. Çünkü Floransa’nın çok ayrı bir yeri var bende…
Floransa, Kuzey İtalya’daki Toskana bölgesinin başkenti.Kültürü,tarihi,mimarisiyle dünyadaki en önemli turistik şehirlerden biri Floransa. “Sanatın başkenti” desek haksızlıkta olmaz. Leonardo Da Vinci, Michelangelo gibi dünyadaki en önemli sanatçılar yetişmiş bu şehirde. Ayrıca Rönesans’ın doğum yeri de Floransa. Sokaklarında kaybolduğunuz zaman bu şehrin büyülü olduğunu düşünüyorsunuz. Ben kendimi Rönesans döneminde hayal ettim kaç kez :) O atmosferi yaşamak, o dönemlere şahit olmayı nasıl isterdim anlatamam. Gitmeden önce Floransa ile ilgili detaylı bir araştırma yapmak emin olun sizin için çok faydalı olur. Çünkü bu şehre bırakın iki günü bir ay yetmez ! Müzelerinde kaybolmak, her sanat eserini detaylı incelemek için çok fazla zamana ihtiyaç var.
Şehrin tarihiyle ilgili kısa bilgiler vermek gerekirse M.Ö 6.yüzyılda Sezar döneminde kurulduğu düşünülmekte. Floransa tarihi Orta Çağ’da ticaretin önem kazandığı bir döneme şahit olmuştur. Rönesans döneminden sonra Medici Ailesi’nin yükseliş dönemi başlamıştır. Floransa’nın lideri olarak bu ailenin hükümdarlığı yaklaşık 300 yıl sürmüştür. 19. yüzyılda Floransa nüfusu ikiye katlanmıştır. 20. yüzyılla birlikteyse nüfus daha da artmıştır. Şehir günümüzde Avrupa’nın en turistik şehirlerinden biridir.
Şehirdeki gezilecek yerlerden bahsetmek gerekirse bu yerler say say bitmez. Bu nedenle temel gezilmesi gereken yerlerden bahsedeceğim gerisini sizlerin tercihine bırakıyorum. Sokaklarda kaybolurken eminim pek çok yer keşfedeceksiniz :) Şehirdeki gezilecek yerlerin pek çoğu Duomo Meydanı’nın yakınlarında konumlandırılmış. Meydandaki Floransa Katedrali,Giotto’nun Çan Kulesi ve Aziz Giovanni Vaftizhanesi şehrin en önemli yapılarından. Bunun dışında,Signoria Meydanı, Uffizi Galeresi, Ponte Vecchoi, Pitti Sarayı,Santa Maria Novella Bazilikası, Santa Croce Bazilikası,San Lorenzo Bazilikası, Boboli Bahçeleri,Vecchio Sarayı ve Akademi Galerisi de Floransa gezilecek yerler listenize mutlaka yazmanız gereken yerler. Özellikle Signoria Meydanı’ndan çok etkilendim. Bu meydanı hem sabah hem de gece ziyaret etmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Meydanda ilk gözünüze çarpanlardan birisi Neptün havuzu ve havuzdaki Neptün heykeli. Ayrıca meydanın ortasında Michelangelo’nun Davud heykelinin replikası da var. Hatta meydandaki restoranların birinde yemek yerseniz emin olun pişman olmayacaksınız. O meydandaki büyülü atmosfer ve büyülü ışıklar eşliğinde bir akşam yemeği yemek paha biçilemez :)
Şimdi sıra geldi yemek boyutundan bahsetmeye. İtalya ve yemek kelimeleri birleştirildiğinde akla öncelikle pizza ve makarna gelir. Benden size tavsiye pizzadan öte makarnaya ağırlık vermeniz. Türkiye’de İtalyan pizzasını başarıyla yapan pek çok yer var. Ama makarnada bu kadar başarılı olan bir yere henüz rastlamadım. Tabiki damak zevkinize göre değişir. Ama ben en çok makarnalarını arıyor ve özlüyorum. İtalyan mutfağı genellikle karbonhidrat ağırlıklı olduğu için bir süre sonra “sebzeee” diye ağladığımı biliyorum. Akdeniz mutfağı olmasına rağmen Türkiye’deki gibi sebze çeşitliliği ile karşılaşmadım ya da ben keşfedemedim. Ama emin olun ilk günlerde o makarnalar,pizzalar paha biçilemez. Ana yemekten önce gelen zeytinyağı,ekmekler sizi doyurmaya yetebilir aman dikkat ! Sonra benim gibi söylediğiniz ana yemeği yiyemezsiniz. Abartmamak lazım :) Peynir sevmeyen biri olmama rağmen oradaki parmesan beni büyüledi ve kendine aşık etti. Türkiye’ye dönerken bir bavul parmesan getirmeyi bile düşündüm. Elbette şarapları… İtalyanlar sofra şarabında o kadar başarılılar ki her öğünde şarap içebilirdim. Özellikle Toskana Bölgesi’nin şarapları çok başarılı. İnsanın damağında çok hoş bir tat bırakıyor. Pizza ve makarnanın yanına ne kadar güzel eşlik ettiğini söylememe gerek bile yok. En son olarak tatlıları bir harikaydı. Tiramisu ve elmalı turta da gerçekten İtalyanlar bir dünya markası. Espressonuzu yudumlarken bu tatlılar çok iyi gidiyor.
Bu yazıyı yazarken İtalya’ya bir uçak bileti almamak için kendimi zor tuttum. Umarım siz de o atmosferi yakalayabilmişsinizdir. Eğer tatiliniz varsa Floransa’ya uçarak bu tatilinizi güzel bir şekilde değerlendirin!
Not: Gençlik Servisleri Merkezi ailesine ve özellikle Sayın Mehmet Arslan’a bu güzel deneyim için teşekkürlerimi borç bilirim.
Kaynakça :
https://www.pacsafe.com/blog/wp-content/uploads/2013/12/it1.jpg
www.intrepidtravel.com