Her gidişimde Eskişehir’e hayran kalıyorum, son ziyaretimde ise bu ayki yazımın “Eskişehir” olması gerektiğine emin oldum. Burayı sevmemin başlıca sebebi tam bir öğrenci şehri olması, genç nüfusun ağırlıkta olması bu yeri daha dinamik yapıyor. Şehir merkezindeki mesafeler kısa olduğu için etrafınızda koşuşturan kişileri görmeniz mümkün, böylelikle capcanlı bir şehir sizi karşılıyor.
Porsuk Çayı merkezde olduğu için, etrafında birçok kafe yer alıyor. Hareketli ve neşeli bir ortam sunuyor Porsuk Çayı size. Eğer ilk defa geliyorsanız ilk önce Porsuk Çayı etrafında Çi börek yapan yerlere gidin ve yağda kızartılan Eskişehir’in vazgeçilmezlerinden olan bu böreğin tadına bakın.
Gondol turları ise benim favorim. Eskişehir’e gelen herkese gondol turu yapmasını şiddetle tavsiye ederim.
Sazova Parkı masallar dünyasının somutlaşmış hali. Güneşli bir günde Sazova Park’ını ziyaret etmenizi öneririm, böylelikle açık havanın keyfini sürersiniz. Eğer hafta sonuna denk geldiyseniz, düğün fotoğrafı çektirmek için gelen birçok gelin ve damat görürsünüz. Siz de şato önünde Instagram’a eklemek için fotoğraf çekinmeden ayrılmayın. Eskişehir’e gelip de burayı görmemek ve şato önü fotoğrafını sosyal medyada paylaşmamak olmaz.
Odunpazarı’na uğrayıp lüle taşının nasıl şekillendirildiğini izleyebilirsiniz. Zafer Can Aktaş lüle taşı işlemesinde 6. kuşak olduğunu bize anlattı. Madende çalıştığını ve yerin metrelerce altından ham lüle taşını bulmanın zor bir uğraş olduğunu söyledi. Maalesef 7. kuşağın bu zor ve yorucu iş için hevesli olmadığını ve bu güzel zanaatin devam edemeyeceğinden endişeli. Umarım Zafer Bey’in endişeleri boşa çıkar bu güzel işçilik aile mesleği olarak sürekliliğini korur.
Lüle taşından çok güzel pipolar, takılar ve süs eşyaları yapılıyor. Ham ve yumuşak olan lüle taşını dikkat ve titizlikle şekillendirmek zanaatkarın el becerisine ve yaratıcılığına bağlı. El becerisinin oturması ise zaman alan bir şey olduğu için bu işçilik oldukça sabır istiyor.
Müze denilince aklımıza sıkıcı yerler gelebilir fakat Eskişehir’in müzeleri bu kalıba sığmıyor. Bırakın sıkılmayı gezerken zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız. Benim size tavsiyem ise bal mumu heykellerini, devrim arabalarını ve karikatürleri görmeden ayrılmamanız.
Atlıhan El Sanatları Çarşısına gidin ve küçük, sevimli dükkanları ziyaret edin. Cam sanatıyla neler yapılabileceğine şahit olun. Günlük hayatımızda kullandığımız cam şişelerle neler yapılabileceğine bir göz atın.
Eskişehir’in bir diğer lezzeti olan Balaban köftesi, dilimlenmiş ekmeğin üzerine domates sosu dökülerek servis ediyor. Çarşının karşısında bulunan Balaban köftecisine mutlaka gidin, pişman olmayacaksınız.
Kentpark ilk yapay plaj özelliğini taşıyor. Güneşli bir günde iseniz deniz kıyafetlerinizi alın ve buraya mutlaka gelin.
Eskişehir’e dair anlatacak çok şey var, mutlaka görülmesi gereken bir yer. Ankara- Eskişehir hızlı tren seferleri çok fazla ve gidişiniz bir buçuk saat sürüyor. Ulaşımı trenle sağlayın ve günübirlik Eskişehir gezisi yapın. İyi eğlenceler!
Fotoğraflar için:
İlk fotoğraf için burayı tıklayınız.
Çi börek için burayı tıklayınız.
Bal mumu Heykel Müzesi için burayı tıklayınız.
Cam sanatları için burayı tıklayınız.
Balaban köfte için burayı tıklayınız.
Kentpark fotoğrafı için burayı tıklayınız.