Havalar ısınıyor, çiçekler açıyor, mağazalar sezon sonu indirimlerini bitirip yeni sezon ürünlerini getirmeye başlıyor. Nihayet bahar geldi yani. Kazakları yavaş yavaş kaldırıp, dolaplarımızda oluşan boş yeri neyle dolduracağımızı düşündüğümüz dönem. Şahsen modayı çok yakından takip eden birisi değilim, ancak her yeni sezonda aşağı yukarı nelerin öne çıktığını görebiliyorum. Son birkaç yılda beni mutlu eden bazı şeyler oldu:
1-Sarı ve pembe baş ağrıtmayan tonlarda hayatımıza geri girdi;
2-Boyfriend Jeans icat edildi;
3-Erkek kıyafetleri renklendi ve buna bağlı olarak;
4-Pembe “kız rengi” etiketini çoğunlukla kaybetti.

Moda dünyasının genel olarak renklenmesinin dışında bol giysilerin, özellikle kadınlar için, bu dünyada kabul görmesi benim için çok sevindiriciydi gerçekten. Bunlarla beraber üç moda hayalim daha gerçek oluyor bu sezon: seçici olarak dahi olsa mor öne çıkıyor, pembe ve kırmızıyı beraber giymemize moda dünyasından izin çıktı,ve kot pantalon hala moda. Bence bunlar iyi haber. Tabi ki tasarımcılarının beni hayal kırıklığına uğrattığı bazı seçimleri de olmuş.

İçini göstermek şimdi çok trend. En azından yurt dışında öyle olacakmış. Yıllardır beyaz birşey giydiğimde oluşan problemi alıp bunu cesur bir hareket olarak satmak da bir çözüm olsa gerek. Güzel bir teşebbüs, ama bence şeffaf giysiler mayoların yanında kalmalı. Bu trendin en büyük sıkıntısı istenmeyen bakışları insanın üzerine çekmesi, ama hadi diyelim böyle bir sorun yok: ikinci sıkıntı “İçime ne giymeliyim?” stresi. Üstümüz yetmiyormuş gibi bir de içimiz. Seveni olur sevmeyeni olur, ama bence tasarımcıların potansiyellerini biraz harcadığı bir seçim olmuş.

Kauçuk. Kauçuk giysi. Neden? Genel olarak kalitesiz duran, yırtılırsa onarması zor, cilde neses aldırmayan, yukarıdaki nedenlerden dolayı kendisinden çabuk sıkılınan ve üstüne haddinden yüksek fiyat biçilecek bir malzeme. Modayla ilgili yedi kabusum var, ve bu yeni trend beşini kapsıyor. Ömrünü modaya adamış tasarımcıların yaratıcılıklarına karşı çıkmak benim ne haddime, ama şu sentetik materyal konusunu bir gözden geçirmek gerekiyor. Bu trendin de seveni olacak elbette, ama çok duracağını sanmıyorum. Klasik, doğal malzemeler daima tüketicinin ilk tercihidir, ama şimdilik elimizde bu da var.

Bahar-Yaz modası şu anda böyle görünüyor. Tabi detaylar için dergileri kurcalamak gerekir. Şimdi trendler böyle de, tasarımcıların daha elini atmadığı bazı noktalar var sanki. Mesela, rahat topuklu ayakkabının sadece bir rüya olduğunu düşünmüyorum. Güzel görünürken bir yandan acı çekmeye gerek yok. Bilim dümyası organ üretebiliyorsa tasarımcılarla bir araya gelip, şimdiki seçeneklerimizden daha rahat bir ayakkabı da üretebilir. Bu topukluları bekleyebilirim, madem iki camiya bir araya gelmekte zorlanıyor, ama moda gurularının tek başlarına çözebilecekleri şeyler de var.
Erkekler için çeşitlilik artmış olmakla birlikte hala erkek reyonları bana biraz monokrom ve koyu geliyor. Kesim, renk ve desenlerle hala oynanabilir.
Peki ya sırt çantaları? Özelikle kadınlar için yapılan çantalarda modaya uyum (renk, desen, şekil) ve işlevsellik ters orantılı gidiyor. Şu minnacık çantalar var ya, hani içine telefon ve cüzdan atınca içinde neredeyse yer kalmayan ama çok şık duranlar? Onların şıklık prensibini alıp içine ansiklopedi sığabilecek çantalara uygulasak?
Çantalara ters olarak, kadınlar için yapılan cüzdanlar erkeklerinkinden aşağı yukarı dört kat daha büyük oluyor. Çantalarda yapıldığını gördük, küçük olan güzel de olabiliyor. O halde nerede bizim cebe sığan, şık cüzdanlar?
Cep demişken, kadın pantolonlarının cepleri neden bu kadar küçük hala? İçine cüzdan ve telefon sığan ceplere kesinlikle ihtiyacımız var bence. Ekmek almaya giderken sadece bu ikisi için çanta kullanmaya ihtiyacımız olmamalı kadınlar olarak.
Mor geri geldi ama ben hala bunları bekliyorum. Bir sonraki sezona artık.

Görseller:
https://i.pinimg.com/originals/31/80/f0/3180f0e0763c1c2e247a72a3a1eee3cd.jpg
https://www.thefashionisto.com
https://www.vogue.com/article/calvin-klein-spring-2018-new-york-fashion-week

Leave a Reply