Günlük hayatta bir yerden diğerine koştururken bir yandan da gündemi takip etmeye çalışıyor, ülke ve gelecek hakkında fikir yürütmeye çabalıyoruz. Değişik görüşler her zaman için mutlak varlıklarını ve kendi içlerindeki devinimsel çatışmalarını sürdürürken kulaklara hep aynı laf çarpıyor; sanki akıllara kazınmışçasına: Öteki!
Kırmızılar için siyahlar, siyahlar için kırmızılar öteki. Maviler mi? Onlar zaten en çok öteki. Ötekileştirme çabaları sürer ve bir yandan herkes bu harekete baş kaldırırken; belki de en cesur hareket kitap raflarında yerini almış, ses bulmuş bile: Ece Vahapoğlu’ndan Öteki.
Öylesine raflar arasında gezerken bile, kapağının gözden kaçmayacağını, elinize aldığınız an ise kapağına neden bu kadar dikkatinizi verdiğinizi anlıyorsunuz. Günün Türkiye’sini en cesur hamleyle yansıtıyor Ece Vahapoğlu. Sağ tarafta türbanlı sol tarafta açık haliyle, tabu görülen ve öteki sayılan her bir konuyu bir bir incelemeye ant içmişçesine tüm çarpıcılığıyla gözler önüne seriyor. Din, cinsellik, yönelim, dürtüler, tabular, ucundan siyaset ve çoğunlukla ön yargıları hedef alırken; kitabın en başarılı tarafını bu konuları tıpkı kapaktaki gibi bir kapalı bir de açık gözüyle irdeleyerek sunuyor okuyucuya.
“Her ikisi de insan” dercesine, “Her öteki için de bir öteki taraf vardır” dercesine, “Tek fark bir kumaş parçası altındaki inançlar, kalan hayatlar tipik insan kırılganlıkları ve zaafları” dercesine.
Bir tarafta başarılı bir kariyerle birlikte aşk evliliğine sahip ve okurken kişiliğinde Ece Vahapoğlu’ndan izler bulacağınız Esin, bir tarafta baba zoruyla nişanlanmış yine başarılı bir kariyere sahip Kübra. İşin aynılaşmış öteki ironisi daha kitabın başından hayatlarının kesiştiği yerde vuku buluyor: Aynı üniversite mezunu iki genç kız, aynı organizasyonda; farklı sebeplerle bir araya geliyor. Her bölümde ise benzer konuları bir Kübra’nın bir de Esin’in yaşantısından gözlemleme şansı bırakıyor başarılı öykü bizlere. Kimi zaman hayatları kesişse de, en vurucusu birbirine benzeyen karakterlerin hem mutaasıp hem de modern kesim açısından benzer olay örgülerinden geçtiğini, aslında öteki olmaktan fersah fersah uzakta aynı pasta dilimlerini paylaştıklarını açıkça görmek.
Kitabın bu noktada sade ve yalın dilinin kimi zaman tekdüzeliğe vardığını söylemek, hatta kimi zaman bazı anlatımlarda amiyane tabirler görmek bile olağanüstü olay örgüsü ve konuları ele alış orjinalliğini kirletmeye yetmiyor.
Hem kendinizden hem de öteki‘lerden bir parça tatmak istiyorsanız; vakit kaybetmeden bir Öteki edinin derim.