“Belki bir kelebek o kadar memnun ki rüyasından
Uyanmak istemiyor uykusundan”
Kelebeklerin ömrü kısadır bilirsiniz. Zorlu bir çabanın ardından çıktıkları kozadan itibaren başlayan ve muhtemelen tadı damaklarında kalan bir yaşam… Bize önemli olanın yaşamın uzunluğu değil yaşamın tadı olduğunu anımsatırlar belki de. Rüya görmek de bir tattır yaşamdan aldığımız, rüyadan uyanmak da ve bu film şiirden alınan bir tat başlı başına. Şiir üzerine, şair üzerine kurulmuş bir filmden de ne beklersiniz ki zaten?
Kelebeğin Rüyası tam anlamıyla bir Yılmaz Erdoğan filmi. Senaryosu da yönetmenliği de ona ait, Behçet Necatigil rolü de. Şiirle bezenmiş bir öyküyü, şiirin bahanesi aşkı ve dönemi ustaca sunuyor bize. 22 Şubat’ta vizyona giren ve vizyona girmeden büyük merak uyandıran film gerçek bir hayat öyküsünden esinlenerek yapılmış. Film 1940’lı yıllarda Zonguldak’ta yaşayan iki genç şairin şiirden ibaret hayatlarında ölümle ve aşkla mücadelelerini anlatıyor. Onlara göre “Her güzelin bir şiirlik canı vardır” ve “aşk en güzel bahanesidir şiirin”. Öyle ki filmin başlarında insan iki dostu birbirine düşürecek bir aşkın doğduğunu düşünürken aslında her şeyin şiirin bahanesi olduğunu da çok geçmeden anlıyor ve Yeşilçam klişelerine maruz kalamayacak kadar güzel bir hikaye bizi bekliyor. Peki sonra? Şiir mi aşkın bahanesi oluyor? Bunu yorumlamak güç aslında ama sonunda iki şair de kelebek ömrü kadarki yaşamlarında gerçek aşkı tadarak ölüyor ve kelebek rüyasından uyanıyor.
Yılmaz Erdoğan’ın senaryosu üzerinde yedi yıldır çalıştığı ve çekimlerinin Zonguldak, İstanbul, Heybeliada, Büyükada ve Uşak’ta 16 haftada tamamlandığı filmde aşkın yanı sıra 1941 yılı Türkiye’sine de yer verilmiş. Özellikle o dönemde Zonguldak’taki 15-65 yaş arasındaki erkeklerin maden ocaklarında çalışmaya zorlandığı Mükellef Yasası üzerinde oldukça durulmuş. Bunun yanı sıra İkinci Dünya Savaşı ve Cumhuriyet’e alışmaya çalışan halk da filmin arka planını oluşturarak izleyiciyi birkaç saatliğine o döneme götürüyor. Şairlerin ölümcül hastalığı, dönemin vebası verem ise konu gereği başrolde. Filmin kurgusundan bu kadar bahsetmişken sanat yönetmeni Hakan Yarkın’ın ve elini attığı her filmi parlayan bir yıldız yapan görüntü yönetmeni Gökhan Tiryaki’nin kusursuz başarılarını göz ardı etmemek gerek.
Oyunculuklara gelecek olursak senelerdir televizyonda adeta halkın gözü önünde kendini geliştiren bir oyuncu; Kıvanç Tatlıtuğ’un oyunculuğundan bahsetmeden geçmek büyük haksızlık olur. Oyunculuğa başladığı dönemi, oynadığı dizileri düşünüyorum da bu filmde gözümü kırpmadan izlediğim ve her sahnesinde oyunculuğuna hayran kaldığım adam bu mu diyorum. Filmde Kıvanç Tatlıtuğ, Şair Muzaffer Tayyip Uslu’yu canlandırırken, onun en yakın arkadaşı Şair Rüştü Onur karakteri de pek doğru bir tercihle Mert Fırat’a layık görülmüş. Kötü olan her şeyi güzel söyleyebilen adam Rüştü Onur’un ruhu Mert Fırat’ın oyunculuğuyla izleyiciyi kalbinden fethetmeyi başarıyor. Bununla birlikte Yılmaz Erdoğan’ın önsözüyle yayımlanan “bilinmeyen mektupları ve şiirleri Rüştü Onur, Mektubu Avcumda” kitabının ilerleyen günlerde çok satanlar listesinde olacağını öngörmek de mümkün.
Kıvanç Tatlıtuğ ve Mert Fırat’ın mükemmel oyunculuklarının yanında diğer bir başrol oyuncusu Belçim Bilgin için aynı şeyleri söylemek pek mümkün değil maalesef. Zira ne kadar üstün bir oyunculuk sergilerse sergilesin şımarık bir lise öğrencisini canlandıramayacak kadar olgun bir kadın. Bu sebeple Kıvanç Tatlıtuğ, Mert Fırat ve Yılmaz Erdoğan arasında biraz sönük kalıyor oyunculuğu.
Ana tema aşk, şiir ve iki şairin hayatı olsa da filmin arka planında politik kaygılar güdülmediğini söylemek de çok güç. Dönemin tek partili yönetimine, şaşalı Cumhuriyet balolarına ve Mükellefiyet Yasası’na yapılan göndermeler gözden kaçmayacak ölçüde. Film bu yönünden dolayı olumsuz eleştiriler alsa da bunları göz ardı edip izlerken kalbimi şiirle doldurabildiğimi hissetmek ve sadece aşktan ibaret değil aşkın bahane olduğu şiir üzerine bir filmi izlemek bana müthiş bir haz verdi. Siz de izleyin ve bir de siz düşünün ermiş mi rüyasında kelebek olduğunu görmüş yoksa kelebek mi rüyasında ermiş olduğunu.
Aşkın en güzel rüyalarınıza bahane olması dileğiyle…