Filmden üç replik, aslında filmin de özeti sayılabilirler.
“Tek bir hata yaparsın, çevrendeki dünya yerle bir olur.”
Ivan Locke, bir inşaat firmasında başarılı bir şantiye amiridir, evlidir, iki de çocuğu vardır, hatta film boyu gözümüze sokulduğu üzere BMW marka cipi bile bulunmaktadır. Film boyunca akan diyologlardan anladığımız üzere tam bir örnek koca, baba ve çalışandır. Dürüsttür, seveni boldur. “Bu devirde kaldı mı len böylesi.” dedirten cinstendir. Burada bir duralım. Fragmandaki izlediğiniz adama pek benzemiyor değil mi? Tüm işlerini berbat etmiş, can hıraş bir yere yetişmeye çalışan bir adam var fragmanda. Neden mi? Çünkü tek bir hata yaparsın, çevrendeki dünya yerle bir olur.
“Yapılması gerekeni yapacağım.”
Yine filmdeki diyaloglardan anlıyoruz ki bizim keretanın gençlik yıllarından kalma bir sorunu var babasıyla. Sürekli kendi davranışlarıyla onunkileri kıyaslayarak vicdanını rahatlatıyor. Kolay değil, film boyunca elindekileri teker teker kaybediyor çünkü Ivan Locke. Tek bir kararı yüzünden, teker teker kaybediyor. Aynı durumda pek çok kişinin göze alamayacağı bir karar veriyor yine pek çok kişinin görmezden gelebileceği bir hata yüzünden. Neden mi? Çünkü şimdiye kadar hep yapılması gerekeni yapmış, bu sayede mutlu bir evliliği, iyi bir işi ve sağlam bir itibarı olmuş ama dediğim gibi o bunları umarak, pragmatist bir yaklaşımla yapmamış, sadece yapılması gerekeni yapmış ve yine yapmaya kararlı.
“-Durum ne olursa olsun, düzeltebilirsin.
-Şaka yapıyorsun.
-Hayır, artık hiçbir şey şaka değil.”
Hayatında ilk kez böyle bir hata yapmış esas oğlan Ivan Locke, belki bunca yıllık örnek yaşantısının bir diyeti gibi görmüş olabilir bu hatayı. Ya da bir seferlik hata yapmaya hakkı olduğunu düşünmüş olabilir fakat sonuçlarının bu denli yıkıcı olabileceğini tahmin edememiş. Yine de hatasının sorumluluğunu alıyor ve bu durumu düzeltebileceğine inanıyor. Bu inancın altındaysa sadece kendine güveni ya da umudu değil, yukarıda bahsettiğim babasıyla yaşadıkları da yatıyor. Salt bir özgüven ya da umuttan ziyade, takıntı haline gelmiş bir sorumluluklarını yerine getirme duygusu denilebilir.
13 Haziran’da vizyona giren filmi izlemek isteyen sinemaseverlerin acele etmesini öneririm zira Ankara’da sadece dört salonda gösteriliyor.