Eski bir Arap atasözü şöyle der, “Kelamül-mülûk, mülükûl-kelam.” Yani, “Padişahların sözü, sözlerin padişahıdır.” Bu söz belki de tamamen geçerli değildir. Fakat Osmanlı Devleti’nin olanca şaşaası içinde bütün padişahlar şiire, edebiyata, sanata önem vermiştir. Tabii ki en şaşaalı dönemin padişahı sanat faaliyetlerine en çok önem veren olacaktır. Bu kişi Kanuni Sultan Süleyman’ın ta kendisidir. Avrupalı tarihçilerin Muhteşem Süleyman dediği bu padişahın saltanatına verdiği haşyet bütün dünyaya sadece onun bir ömür boyu atının üzerinden inmeyip, kılıcı elinden bırakmamasından mıdır? 46 yıllık saltanatının tek amacı pek tabii olarak idealinin peşinden koşmak olmuştur. Gerçekle alakası olmayan günümüz ithamlarına bir nebze dahi uymayan, bir ufuktan diğer ufka koşan Muhteşem’i peki ne o tahta oturtmuştur?
Memleket işleri için hummalı çalışmaları yanında, şiirle de uğraşması ve divan sahibi değerli bir şairimiz olması Kanuni’yi tamamlayan bir unsur olmuş ve onu Muhteşem yapmıştır. Sarayında o da dedeleri gibi sanatçılar, fikir adamları ve ilim erbabını barındırmıştır. Ayrıca klasik edebiyatımızın gazel rekortmeni de olan Kanuni, Muhibbî’nin yanında Meftûnî ve Âcizi mahlaslarını da kullanmıştır.
Onu anlatmak diğer padişahları anlatmaktan daha zordur, çünkü hem saltanatı çok uzun hem fetih sayısı fazla hem de sanat faaliyetlerine verdiği değer göklere çıkmıştır. Mithat Cemal Kuntay’ın dediği gibi,
“Devletin o ihtişamına rağmen, bir kale önünde ölecek kadar tahtından çok yüksekte oturan bu padişah hakkında fazla söz söylemeye hacet yoktur.”
Muhibbî
46 yıl hükümdarlık yapan Kanunî, asrının hatrı sayılır şairlerinden biridir. Çağdaşlık ettiği birçok şaire hamilik yapmasının yanında onlara meclisler kurmuş ve onlardan faydalanmasını bilmiştir. Bakî, Zatî, Hayalî ve Fuzulî gibi sesleri asırlar sonrasına uzananlardan da başka birçok şair Muhibbî’nin çağdaşıdır. Kendisinin ise en çok beğendiği ve onun gibi yazmaya çalıştığı şair Nizamî’dir. 3.200’e yakın gazeli olan padişah, divan edebiyatında gazel rekoruna sahiptir. Biri Farsça olmak üzere iki divanı vardır.
Kendi devrinde hiç küçümsenmeyecek bir yeri olan Muhibbî, dünya hayatını ve devasa saltanatını küçümsemiş, herkesin de bildiği şu gazeli yazmıştır:
Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
Saltanat dedikleri ancak cihân gavgâsıdır
Olmaya baht ü sa’âdet dünyede vahdet gibi
Ko bu ıyş u işreti çün kim fenâdır âkibet
Yâr-ı bâkî ister isen olmaya tâ’at gibi
Ola kumlar sagışınca ömrüne hadd ü aded
Gelmeye bu şîşe-i çarh içre bir sâ’at gibi
Ger huzûr etmek dilersen ey Muhibbî fârig ol
Olmaya vahdet cihânda kûşe-i uzlet gibi
Yazı dizisinin önceki yazıları için:
Üç Büyük Padişah Üç Büyük Şair – 1 (Fatih Sultan Mehmet) : http://gazetebilkent.com/2014/01/17/uc-buyuk-padisah-uc-buyuk-sair-1/
Üç Büyük Padişah Üç Büyük Şair – 2 (Yavuz Sultan Selim) : http://gazetebilkent.com/2014/02/09/uc-buyuk-padisah-uc-buyuk-sair-2/
[box_dark]Yazı Dizisi Kaynakçası[/box_dark]
1-) http://www.yenibahardergisi.com/yenibahar/newsDetail_getNewsById.action?newsId=270702
2-) http://www.yagmurdergisi.com.tr/archives/konu/sultanlarin-siiri—siirlerin-sultani
3-) Yücebaş, Hilmi. (1960), Şair Padişahlar, İstanbul Matbaası
4-) İsen, Mustafa.(1997), Sultan Şairler , Akçağ Yayınları