Gevende’yle buluşmam, onları öğrenmem çok garip olmamıştı; aslında tam olarak nasıl bulduğumu da bilmiyorum. Tanrı bana acımış olmalı ki internette zavallı zavallı dolaşırken onları karşıma çıkardı. Kendisine hala minnettarım bu konuda. Gevende’yi anlamaya, her şarkısını dinlemeye öğrenmeye çalıştım. Beni bu kadar etkileyen bir müzikle karşılaşmamıştım o zamana kadar. Hala da karşılaşmadım diyebilirim. Önüme gelen herkese, müzik muhabbeti açıldığında ” ‘Gevende’ var bilir misin?” diye sorar, “hayır” cevabını alırdım. Birilerinin Gevende’yi dinlemesi gerekiyordu. Birileriyle onlar hakkında konuşmak ve o müzikleri beraber dinlemek istiyordum.
Uzun arayışlarım sonunda, benimle bu amacımı unuttuğum zamanlarda kaşıma müzik arşivi ve zevki çok yüksek olan biri çıktı. Konu elbette müziğe geldi. Ben elimde olan iki üç grupla olaydan kotarmaya çalışırken, o sayfalarca şarkı diziyordu, ben hepsine bilmiyorum dedikçe yenisini açıyordu. Birden ben de umutsuzca “Gevende var bilir misin?” dedim. Ağlamaya başladığımızı söylesem inanır mısınız? Bence inanın. Ağladık. Kahkaha atarak ağladık. O da arayıp durmuş Gevende dinleyen. Bulduk ve sanırım ben bunu görev edindim kendime; herkes Gevende’yi bilecek ve dinleyecek. Daha gençler, 14 yaşındalar henüz. 2000 yılında hemencecik yanımızda Eskişehir’de kuruldular.İki albümleri çıktı şimdiye kadar “Ev” ve “Sen Balık Değilsin ki”. İkisinde de muhteşem parçalar var. Biz pek tanımasak da yurt dışında yaşlarının iki katı kadar festivallere katıldılar. Gavurlar işi biliyor demek geliyor içimden.
Psychedelic folk ile güzel bir hafta geçirin. Gevende sizlerle olsun!
Bir şeyler dinlemek için: http://gevende.com/