Türkiye’de müze kültürünün tam olarak oturduğunu söylemek henüz mümkün değil. Fakat diğer ülkelere gittiğimizde sistemin güzelce işlediğini, insanların da belki bu sebeple belki de kendi ilgilerinden müzelere rağbet ettiği gerçeğiyle karşı karşıya kalıyoruz. Ben de bu yaz Berlin’e yaptığım 3 günlük ziyarette ilk günümün ‘Lange Nacht der Museen’ günü olduğunu öğrendim. Yani bu gündüz olduğu gibi gece de müzelerin açık olacağı anlamına geliyordu. Berlin müze zenginliği ile ünlü şehirlerden birisi. Hatta Museumsinsel yani Müzeler Adası anlamına gelen bir kompleks de mevcut. Burası aynı zamanda 16 yıldan beri UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde bulunuyor.
Bu yıl da bir cumartesi gününe denk gelen 29 Ağustos’ta ‘Lange Nacht der Museen’ gerçekleşti. Hareketiyle, atmosferiyle de en canlı yer Müzeler Adası oldu. Her yerde müzelerin en güzel hallerini yakalamak isteyen insanlar, bina önlerinde uzun turist kuyrukları… Bu gecede alacağınız biletle, ki bu yıl 18 Euro idi, Berlin’de tramvaya, müzeler arası mekik dokuyan otobüslere binebiliyor ve müzelere girebiliyorsunuz. Bu oldukça güzel bir fırsat, böylece ulaşımınızı rahatça sağlayabiliyorsunuz. Müzeleri gece 2’ye kadar gezebilirken, ulaşım ağını gece 5’e kadar kullanmanız mümkün. İlk başta Müzeler Adası’nda gezinize başlar iseniz burada birçok ünlü müze bulmanız mümkün. Altes Museum (Eski Müze), Neues Museum (Yeni Müze), Bode Müzesi, Mısır Müzesi, Pergamon Müzesi, Berliner Dom (Berlin Katedrali) bunlardan birkaçı. Müzelerde dikkat etmeniz gereken bazı hususlar var, örneğin girişte sırt çantalarınızı olası bir kaza ihtimaline karşı bırakmanız gerekiyor, sessizliği sağlamanız da oldukça önemli hatta bazen uyarılar alabiliyorsunuz, bazı yerlerde fotoğraf çekilirken bazı yerlerde çekilemiyor. Aynı zamanda müze çıkışlarında stantlardaki görevlilere hangi müzeye nasıl gidileceği, müzelerin içerikleri gibi konularda soru sorup yardım alabilirsiniz. Kendinizi haritadan takip ederseniz de işiniz kolaylaşacaktır.
Vaktiniz yeterli olursa müzelerin çoğunu gezmek elbette çok güzel fakat kendimce kısıtlı vaktiniz varsa hemen Müzeler Adası’ndan başlamak oldukça mantıklı. Berlin’deki bu uygulama benim çok dikkatimi çekti, çünkü hem turistler için uygun bir fiyata Berlin’de geçirilecek unutulmaz bir gün demekti, hem de orada yaşayan fakat gündüz çalıştığı için müze gezme fırsatı olmayanlar için büyük bir avantajdı.
Ben bunu kendimce sadece Berlin’de var diye düşünmüştüm fakat öyle değilmiş. Dünya genelinde Long Night of Museums olan uygulama ilk olarak 1997’de Berlin’de başlamış. Sonrasında ise diğer Avrupa ülkelerine de yayılmış, hatta Arjantin ve Filipinler’de de uygulama halindeymiş. Bu güzel günü görünce bunun İstanbul’da da harika olabileceğini düşündüm. Hem gelen turistler için harika bir deneyim ve ülkelerine döndüklerinde uzunca anlatacakları bir organizasyon olurken hem de İstanbul’da yaşayanlar için bir değişiklik, müzeleri gezme fırsatı haline gelecektir. Umarım bu yaz İstanbul’da da bu geceyi yaşama fırsatı buluruz.