Misafir yazarımız Tolga Dehmen’a teşekkür ederiz.

Nostalghia(1983), Andrei Tarkovsky’nin yönetmenliğini yaptığı ve İtalya’da çektiği ilk filmiydi. Konusu ise 18. yüzyıl Rus bestecisi(Pavel Sosnovsky) hakkında araştırma yapmak için İtalya’yı ziyaret eden bir Rus şair ve yazarı (Andrei Gorchakov) ele alıyordu. Gorchakov vatan hasreti çeken bir karakter olarak karşımıza çıkıyordu. İtalya’ya adapte olma ve araştırmalarını yapma yolculuğuna da çevirmeni Eugenia eşlik ediyordu. Bir gün Gorchakov ve Eugenia, rahatsızlıklarına çare arayan insanların, dumanı tüten suda yürüdüğü, St. Catherine’in sıcak havuzunda mola veriyordu. Havuzdaki insanlar, deli dedikleri, havuz kenarında yürüyen Domenico adında bir adam hakkında konuşmaya başlıyorlardı. Gorchakov, ilgisini bir hayli çeken Domenico ile konuşmak istiyordu. Domenico, daha sonra Gorchakov’a, yanan bir mumla Aziz Catherine Havuzu boyunca yürüyebilirse, bunun dünyayı kurtaracağını söylüyordu. Ama oradaki insanlar onun deli olduğunu varsayıyordu ve havuza girmesine izin vermiyordu, bundan dolayı, dünyayı kurtarma görevini üstlenmesi için Gorchakov’a yalvarıyordu. Filmin sonuna doğru, havuzda yürüme sahnesi gerçekleşiyordu. Bu sahnede Gorchakov, elimde mum ile boş havuzu boydan boya, mumun ateşini söndürmeden, geçmeye çalışıyordu.

Mumun ateşi, kişinin iç ateşi ile bağlantılı bir biçimde yanıyordu. Gorchakov, yaşadığı tüm zorluklara rağmen hem kendi hayatındaki hem de mumdaki yanan o ateşi yanar halde tutmak istiyordu. Eğer o mumu taşıyacak isteği kendinde göremez ise, mumun ateşinin ve dolayısı ile içindeki umutlarına duyduğu ateşinin de yavaş yavaş sönmeye başlayacağına dair bir inanç geliştiriyordu. Bu inanç, mum ile somutlaşıp umudun imgesi oluyordu, mumun ilahisi de inanca evriliyordu. İlk başlarda başarısız da olsa yılmıyordu ve diğer denemelerinin birinde başarılı bir şekilde, mum ile boş havuzdan geçmeyi başarıyordu. Bu çaba gerçek ve çok içten bir haykırışa da bırakıyordu kendisini, umuda. Bu çabası, umudunun ateşini yakıyordu. Kişinin kendi dünyası, bireysel umutlarına şekil veriyordu ve yine mumu taşıyacak olan kişi, kendisi oluyordu. Mumun ilahisi, ancak o ilahiyi söyleyenin inancı ve çabasına dönüşüyordu. Filmdeki bir diğer önemli sahnede ise, Domenico’nun, Roma şehir anıtında, tüm insanlık adına yaptığı ve sonunda kendini ateşe verdiği konuşmada da aslında bireysel umutlarının elçisi oluyordu.

Kolektif umut arayışları da bireysel inançlardan doğuyordu. Domenico, Roma şehir anıtındaki heykelin üzerine çıkıyordu ve sonrasında halka, halkın kendi yozlaşmışlığını haykırıyordu. Toplumun birbirinden ne kadar da koptuğunu ve bu bireyselleşme ile dünyaya ve çevreye nasıl da zarar verdiğini bağıra bağıra anlatıyordu. Bir bağırış aslında bu denli naif olabiliyordu çünkü daha fazla acı çekmesin dünya ve insanoğlu diye yapılıyordu. Ancak, kolektif bilinç tüm bu çabalarına rağmen dünyada zayıf kalıyorsa, işte o zaman bireysel umutlar da yavaş yavaş

tükenmeye başlıyordu, ilahi daha sessiz söyleniyordu, mum daha kısık yanıyordu ve hatta Domenico kendini ateşe veriyordu. Sırf bedeninde dolaşan o ateş, tüm insanlık adına da yansın diye yapıyordu. Ama farkında da olmalıydı, insanlık kendi yozlaşmışlığında çoktan kül olmuştu ve onu orada dinleyen kulaklar ne onu tam olarak duyuyordu ne de onu gören gözler içindeki o ateşi görmeye yetiyordu.

Referanslar

[1] Samardzija, Zoran. “1 1=1: Impossible Translations in Andrey Tarkovsky’s ‘Nostalghia.’” Literature/Film Quarterly, vol. 32, no. 4, 2004, pp. 300–304. JSTOR, www.jstor.org/stable/43797724. Accessed 13 Mar. 2021.

[2] “Nostalghia” – Andrei Tarkovsky (1983). www.filmsufi.com/2019/01/nostalghia-andrei-tarkovsky-1983.html.

[3] “Nostalghia.” Wikipedia, Wikimedia Foundation, 26 Feb. 2021, en.wikipedia.org/wiki/Nostalghia.

[4] “Nostalghia.” IMDb, IMDb.com, 2 June 1983, www.imdb.com/title/tt0086022/.

Leave a Reply