Son bir haftadır süren ve ülke gündemine oturan Gezi Parkı olayları için sanatçılardan da halka destek yağdı. Gerek Eylemlere bizzat katılarak gerekse Twitter ve medya aracılığı ile Gezi Parkı olayları ve buradan tüm ülkeye sıçrayan eylemler hakkında sanatçılar bakın ne dedi:
Fatma Girik onur ödülü aldığı Quality Dergisi’nin düzenlediği gecede Gezi Parkı protestolarıyla başlayıp ülke genelinde iktidarı eleştiren bir eyleme dönüşen olaylar için de konuştu. Fatma Girik sözlerine bir teşekkür konuşması yapmak yerine gündemle ilgili birkaç şey söylemek istediğini belirterek başladı. “Bugün burada, bana verilen bu ödül için bir teşekkür konuşması yapmak; elli yılı aşkın bir süredir içerisinde olmaktan gurur duyduğum sanat dünyamız üzerine bir kaç şey söylemek için bulunmak isterdim. Ancak üzerinde binlerce yıldır sanatsal faaliyetler yapılan; onlarca uygarlığa ev sahipliği yapmış bu topraklar; gözü dönmüş bir iktidar tarafından acımasızca, zalimce zehirlenmekte; insanlık dışı bir davranış sergilenmektedir. barbarlığın fırtınası estirilmektedir. Belki bedenim bu salonda; ellerim bir mikrofon tutuyor ama vicdan sahibi herkes gibi aklım Gezi Parkı’nda, Taksim’de, Dolmabahçe’de, İzmir’de, Antalya’da, her yerde … Yüreğim, üzerlerine biber gazı sıkılan, yerlerde sürüklenen ama düştüğü yerden her defasında kalkmayı başarıp, iktidara baş kaldıran yüz binlerin yanında…” diyen Girik konuşmasını “Bu duygularla bana verilmiş olan bu anlamlı ödülü “Gezi Parkı direnişçilerine yani Çapulculara adıyorum” diye bitirerek iktidarın eylemler karşısındaki tutumunu eleştirdi.
Ülkemizin saygıdeğer sinema sanatçılarından bir diğeri Türkan Şoray da çığ gibi büyüyen direnişten, dayanışmadan çok etkilendiğini ve olayları izlediği zaman gözyaşlarını tutamadığını belirtti. Direnişlerin her medeni ve demokratik ülkede olduğu gibi düşüncelerini özgürce dile getirmeleri için mücadelelerinin anlayış ve duyarlılıkla sahiplenilmesi gerektiğini vurgulayan Şoray “Siyasetin görevi halkı mutlu etmektir. Bizim insanımız her şeyin en iyisine layıktır. Fikir ayrılığında bile, ülkemin güzel insanına sunulması gereken biber gazı değil, sevgi dolu çiçek olmalıdır” dedi. Sanatçı “Ülkesini çok seven bir sanatçı olarak benim bugün Başbakandan ve siyasetçilerden beklentim, hiçbir ayrım yapılmaksızın toplumun her kesiminin kucaklanmasıdır. İleride çocuklarımıza herkesin birbirini sevdiği, öteleştirmediği, kaynaştığı bir arada mutlu yaşadığı bir ülke bırakalım” diyerek hükümete de olaylar karşısında daha duyarlı olması yönünde bir mesaj gönderdi.
Türkan Şoray gibi Filiz Akın da hükümete duyarlı olma çağrısında bulunurken halktan da bu süreçte barışçıl bir yol izlemelerini istedi: Yetkililerden halkın bir kesimi demeden; rahatsız olunan konularda anlayışla, sabırla ve uzlaştırıcı, rahatlatıcı, yükselen gerginliği yok edici kararlar almalarını umuyoruz. Halkımızdan da bu süreyi itidalle yönetmelerini bekliyor, sükûnete barışçı tavırlara davet ediyoruz. Aman dikkat, hepimiz ama hepimiz, kutuplaşmaya, inada değil; sükûnete, barışa ve birliğimizi bozmamaya bugün her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.
Cüneyt Arkın da halkın direnişi karşısında sessiz kalmayan sanatçılarımız arasındaydı. “Uzun süre herkes yazdı çizdi. Türk Halkı bu kadar uyuşuk muydu, bu kadar sessiz kalabilir miydi? Anadolu’da bir köylü çömeldiği yerden kalkarken, yerden, topraktan güç alarak kalkar. Bu yaşananlar da aynı böyle” diyen Arkın da hükümetin olaylar karşısındaki tutumunu eleştirdi: Burada yönetenlerin, inatlaşmaktan çok, bir sağduyu içerisinde, nedir bu hareket ki Taksim’de başlayıp, Dünya’ya kadar yayıldı diye düşünüp karar vermelerinde fayda var bence. Aksi halde bu şekilde tahrik etmeye devam ederlerse açıkçası olacaklardan korkuyorum.
Gazeteci ve yazar Ece Temelkuran ise Twitter’da yaptığı açıklamada “İktidarı destekleyen herhangi biri bugünden itibaren vicdandan, sivillikten, özgürlükten söz etmesin. Bugün susan daha da konuşmasın” sözleriyle dikkat çekti. Diğer bir yandan Temelkuran BBC’ye yazdığı “Gezi Parkı: Türkiye’de Devrim mi Oluyor?” başlıklı yazısında gündemden ve olaylardan şöyle bahsetti: Türkiye, ‘yatağının altında canavar mı var?’ diye titreyen bir çocuk olmaktan bıktı. Hep birlikte yataktan kalkıp bakıyor. Ve görüyor ki tek canavar korku. Türkiye canavarını öldürüyor bugünlerde.
İlk günden beri direnişe destek veren Okan Bayülgen de gene Twitter üzerinden yaptığı açıklamada medyanın sessizliğine şu sözlerle dikkat çekti: İstanbul’un her yerinde arkama en az on kamera, onlarca foto muhabiri takılır. Gezi’den habercisi de, magazincisi de namevcut!
Eylemlere katılan ve Twitter’da olaylarla ilgili aktif paylaşımlarda bulunan Levent Üzümcü de medyanın sessizliğini attığı şu tweet ile eleştirdi: Bu durumun ne kadar önemli olduğunun en büyük kanıtı, kendine haber kanalı diyen kanallara haber olmaması
Twitter’da olaylarla ilgili bir çok paylaşımda bulunan ve gerek eylemlere katılarak gerekse bu yolla desteğini
esirgemeyen Can Bonomo “Direnişin medya yüzü olan Gezi Parkı huzur dolu iken diğer şehirlerimizde şiddet ve çatışmalar devam etmekte. Direnişin ilk gününden beri ‘Her yer Taksim her yer direniş’ sloganıyla sokaklara dökülen vatandaşlarımızı unutmayalım. Orantısız güce karşı verdiğimiz mücadele yalnızca Taksim ve çevresine yapılan saldırıların kesilmesiyle sona ermemelidir” dedi.
Oyuncu Ahmet Mümtaz Taylan da yine Twitter’dan şunları söyledi: Şiddet Çözümsüzlüktür. Şiddete başvuran kim olursa olsun ideolojik gerekçeye sığınarak haklılık kazanamaz. Şiddet ikliminin kazananı olmaz. Sanatçı, başbakana da “Başbakan yapıcı bir ‘balkon konuşması’ ile sokaktaki on binlere seslenebilir. Makuliyet provokatörleri kovacaktır. Söze dönüş. Halka güven!” sözleriyle mesaj gönderdi.
Olayların ilk gününden beri eylemlere katılan ve gözler önünde olan bir diğer sanatçı da Memet Ali Alabora idi. Alabora hükümeti
kızdıracak açıklamalarının ardından Twitter’da “Taksim Dayanışması’nın siyasi bir tarafa dönüşmesinin hiç gereği yoktu” dedi.