Toplumun Yalnızlaştırdığı Dev Böcek

“Gregor Samsa bir sabah huzursuz düşlerinden uyandığında, kendini yatağında
dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu.”

En tanınmış kitap girişlerinden birine sahiptir, Dönüşüm. Aslında bir öyküye başlamak için oldukça sert, çarpıcı bir giriş bu. Kafka, okuyucuya daha ilk cümleden kendini tanıtıyor, karanlık iç dünyasının ağır kapılarını sonuna kadar açıyor. İçeri girmemek imkânsız, böyle bir girişin ardından neler olabilir diye meraklanmamak da. Merakına yenik düşen herkes Gregor Samsa’nın bu ilginç öyküsünün içine girer. Onun ailesi ile beraber, endişe ile salonda oturur, kız kardeşini sakinleştirmeye çalışırken bir yandan da aklımı mı kaybediyorum diye kendini sorgular. Öyküsünün içine çektiği herkes, Kafka’nın yer altı dünyası hikayelerinde kendini kaybetmiş bir kurbanı olur.

Gregor Samsa, her zaman hayalimde Kafka olarak canlanmıştır. Bu benim için çok sık yaşanan bir şey değil doğrusu. Yazar ile figürü eşleştirmekten hep kaçınırım. Çünkü bunun hayal gücümü sınırladığına inanırım ancak Dönüşüm’ün olaylı ilk cümlesinden, son cümlesine kadar her anında Gregor Samsa benim için Kafka’nın ta kendisiydi. Romanı daha doğrusu uzun öyküyü bitirdikten sonra hakkında okuduğum yorumlar, izlenimlerimi paylaştığım insanlar doğrultusunda bu konuda yalnız olmadığımı fark ettim. Bu biraz da içgüdüsel bir tepki bence: Kafka’nın yaşamını, yazım tarzını bilen herkesin bu tür bir tepki vermesi çok normal. Fakat içgüdülerimiz bir yana, ben gerçekten Kafka’nın Gregor Samsa’yı kendi yalnızlığını, aile kavramına bakışını ve toplumsal düzene yönelik eleştirilerini bize aktarmak için kurguladığını düşünüyorum.

Dönüşüm

Kafka, ürpertici öyküsünü sadece konusu ve karakterleri ile ilgi çekici kılmıyor, dili ustaca kullanarak sözcüklere daha büyük anlamlar yüklüyor. Bence dilin böyle ustaca kullanılması gerçekten büyüleyiciyi bir olay. Çekçede yani Kafka’nın anadilinde “sám” yalnız, “sá” ben demektir, “Samsa” da böylece “yalnızım” anlamına gelmektedir. Gerçekten de kendini bir sabah yatağında dev bir böcek olarak bulan Gregor, toplum içinde yalnızlaştırılmış bir figürdür. Yalnızlık ve toplumdan dışlanmış hissetme, birçok romanın konusu olmuştur ancak burada yalnızlık teması adeta okuyucunun derinlerine kazınarak işleniyor. Gregor, böceğe dönüşmüş olarak uyansa da ilk aklına gelen iş yerinde çıkabilecek olan problemler ve sorumluluklarıdır. Yaşamı, sonraki yılları, ailesi, dostlukları bunlar hep ikinci planda kalmış hatta aklına bile gelmemiştir. Ailesinin para kaynağı olarak görüp üzerinde baskı yarattığı bu figür aile bağlarına da sahip değildir. Zaten yaşadığı olay sonucu ailesinin tepkileri ve ölümü sonrası yaşadıkları rahatlık da bunu göstermektedir.

Dönüşüm ile ilgili en ilgi çekici gerçeklerden biri de ana figürün dev bir böcek olmasına rağmen bir okuyucudan, benden kazandığı sempatidir. Konu böcekler olunca çığlıklarımla ünlü biri olarak en küçük boyutlardaki türlerine bile tahammülüm yoktur. Ve burada insan boyutunda dev bir böcekten bahsediyoruz. Duvarlara tırmanan, kapıyı açmaya çalışan, kocaman bir yatağı kaplayan ve konuşmak için garip sesler çıkarmakta ısrar eden dev bir böcek. Anlamadığım kısım şu; nasıl oluyor da Kafka böyle bir ana figüre karşı sempati besleyip ona acımamıza ve onu yalnız bırakan topluma, ailesine kızmamıza sebep olabiliyor? Galiba burada Kafka’nın ne kadar usta bir yazar olduğunu kendime bir kez daha hatırlatmam gerekiyor…

Kaynakça

Kafka, F. (2015). Dönüşüm. İstanbul: İş Bankası Kültür Yayınları

 

O zaman bu da bonus olsun :

Umut Sarıkaya'dan

Umut Sarıkaya’dan

Leave a Reply

2 comments

  1. Sıla

    umut sarıkaya karikatürünü eklemen beni benden aldı :) tebrik ederim yazı çok güzel.

  2. İrem Tekinel

    Umut Sarıkaya bazen nokta atışı yapıyor gerçekten :) Teşekkür ederim