Klasik müzik bir tutku. Birçok insana hitap etmediği düşünülen; fakat bir kez tadına varıldı mı ruhu besleyen en güzel lezzetlerden biri. Özellikle genç kuşak arasında diğer müzik türleriyle harmanlanmadığı takdirde popülaritesi çok da parlayamamış klasik müziğin. Belki şarkı sözleriyle süslenmediği belki de besteyi ahenkle dans ettiren müzik aletleri sebebiyle klasik müzik konser katılımları yüksek oranlara sahip değil. Müzik türleri arasında hem dinlendirip hem de düşündürebilen ender türlerden birisi aynı zamanda klasik müzik. Yumuşak ezgiler kulaklarınızdan kalplerinize ılıkça akar, orkestrayı izleyen gözleriniz gerçeklikten hayal dünyasına dalar. Mutluluklarınız, coşkularınız, hüzünleriniz, pişmanlıklarınız ve daha niceleri bir telde, bir nefeste ya da bir vuruşta hayat bulan notalarla kare kare geçer zihninizden. Konserlerde her bir müzik enstrümanı hikayesini anlatır kendine özgü sesleriyle ve hepsi bir ağızdan konuşmaya başladıklarında büyük şölen başlar.
Orkestranın temel elemanları haricinde konuk müzik aletleri de sahnede ağırlanmakta. “Bagetler Kimin İçin Çalıyor” konserinde daha önce dinlemediğim ve tınıları hakkında hiçbir fikrim olmayan iki müzik aletiyle tanıştım. İsimleri marimba ve vibrafon olan bu iki enstrüman küçüklük hatıralarımızdan aşina olabileceğimiz ksilofon ve metalofonun daha kapsamlı versiyonları olarak tasvir edilebilir. Vibrafon, maden çubukların üstüne tokmakla vurularak çalınan, her bir çubuğun altında bulunan borunun içindeki havanın, elektronik araçla titreştirilmesiyle elde edilen tınıya sahip çalgı. Jazz ve perküsyon sanatçısı Sylvie Reynaert tarafından ustalıkla konuşturulan vibrafon, aynı ailenin üyesi olduğu marimba ve orkestra ile büyük bir uyum içerisindeydi.
Marimba ise tahtadan yapılmış tuşlarına metal bagetlerle vurularak özgün bir tını elde edilen vurmalı çalgılar ailesi üyesi. Marimbanın günümüzde genellikle solo performanslar, tahta nefesli gruplarıyla yapılan performanslar, konçertolar, jazz grupları ve orkestral kullanımı yaygın. Hem klasik Batı müziği geleneğinden hem de popüler kültürden (jazz, rock ve Avrupa dışı) ilham alan sanatçı Emmanuel Séjourné konserde marimbanın ritmik, romantik aynı zamanda enerjik tınısını dinleyiciye başarıyla aktardı. Konserde dinleyicilerin beğenisine sunulan “Vibrafon, Marimba ve Orkestra için İkili Konçerto” Emmanuel Séjourné’e ait üç bölümden oluşan klasik formlu bir eser. Genel esin kaynakları olarak klasik müzik, film müzikleri, jazz ve popüler ve Balkanların halk müziklerini esas aldığını belirtmiş Séjourné. Konserde bu ezgileri dinlerken enstrümanların tınıları ve orkestra ile uyumları bir peri masalı dünyasını anımsattı bana. Titreyen metalik sesler büyülü bir atmosfer yarattı salonda. Salonu dolduran dinleyiciler olarak bu lezzete doyamadığımız için susmayan alkışlarımızla Séjourné ve Reynaert’tan bir parça daha dinlemeyi başardık.
Aranın ardından Onur Türkmen’nin “Dün Bugün Yarın Prelüt ve Âşıkların Dansı Konser Versiyonu” karşıladı bizleri.
Yapıtta insan ve doğa ilişkisinin geçmişten bugüne geçirdiği dönüşümler bir aşk öyküsü biçiminde ele alınmış ve birbirlerine hem çok yakın da hem de çok uzak olan, derinlerinde bu aşka ait özü taşıyan bu iki sevgilinin, yani doğa ve insanın ayrılıkları, ikisinin de önce kaybolup sonra yok olmaları anlamını taşımakta.
Son olarak Bela Bertok’un beş bölümden oluşan “Orkestra için Konçerto” adlı eseri dinleyenlerin beğenisine sunuldu. 20. yüzyılın başlarında sembolizm akımından etkilenen Bartok, insan psikolojisine dair tüm bilinenleri temelden sorgulayan psikanaliz ışığında farkına varılan durumları ifade etmek ve sembolizmle harmanlamak için Macar halk müziğini benimsemiş. “Mutlak gerçekliğin” endüstrileşmiş burjuva toplumlarından uzaklarda aranabileceğine inanmış ve Macar köylülerinin müziklerini araştırmış. Eserlerinde formüllere karşı çıkarak her eserin kendi “ruhunun” aranması gerektiğini savunmuş. Amerika’ya yerleştikten sonra müziği pek anlaşılamamış ve geniş kesimlere hitap edememiş; fakat bu durum yine de değerinin fark edilmesini önleyememiş.
Konseri üç bölümde incelemem gerekirse ilk bölüm olan marimba ve vibrafon eşlikli eserler daha neşeli ezgiler barındıran ve bahsettiğim gibi büyülü bir dünyayı anımsatan eserlerdi. İkinci yarı ilkine kıyasla daha melankolik ve durağan geçti. Özellikle Bartok’un konçertosu bana çok hitap eden özellikte değildi; ama yine de ruhumuzun müziğe doyması bakımından oldukça tatmin edici eserlerdi. Özellikle yeni müzik aletleriyle tanışmak isteyen ya da hali hazırda tanışmış olanlar için unutulmayacak ezgilere sahip, hoş bir konserdi. Klasik müziğe doymanız dileklerimle…
Kaynakça
https://tr.wikipedia.org/wiki/Marimba
http://www.dersimiz.com/terimler-sozlugu/Vibrafon-Nedir-20702.html#.VlICnHbhDIX
“Bagetler Kimin İçin Çalıyor” konser programı