Her şiirin bir hikâyesi vardır. Şairinde bıraktığı izler, bir süre sonra şairin içinde duramayıp patlar ve akıverir kâğıda. Hele ki derin aşklar sonucu yazılmış şiirler vardır ki yazıldığı andan itibaren pek çok kimsenin sesi soluğu haline geliverir. Esas hikâyeleri ise unutulup gider çoğu zaman. İşte unutulan hikâyelere bir örnek Özdemir Asaf’ın Lavinia’sı. Unutulmuş bir hikâye, belki çoğu insan tarafından fark dahi edilmemiş bir platonik aşkın hikâyesi. Yıllar sonra parçaları birleştirerek şiirlerin hikâyelerini araştıran Haluk Oral tarafından ortaya çıkarılmasa belki hala da bilinmeyecekti Lavinia’nın öyküsü. “Şiir Hikâyeleri” adlı kitaptan öğreniyoruz Lavinia’nın güzeller güzeli Mevhibe Beyat olduğunu. Ve maalesef bu aşkın platonik kalmaya mahkûm olduğu gerçeğiyle yüzleşiyoruz.
Güzelliği dillere destan bir kadın Mevhibe Beyat. Ama bu özelliğinden ziyade samimiyetiyle, insanlarla olan yakın ilişkileriyle ön plana çıkıyor. En yakın arkadaşı Melda Kaptana “Ben Bir Bizans Bahçesinde Büyüdüm” anı kitabında bu güzel kadının güzelliğini önemsemediğini yazıyor. Bunun yanında Rita Hayworth’a benzetilerek “Gilda” lakabı takılıyor Lavinia’ya. Marilyn Monroe’ye benzettiği için onu “Marlin” diye çağıranlar da var. Her zaman çevresindeki erkeklerin ilgi odağı olmuş olan Mevhibe Beyat, Özdemir Asaf’ın Lavinia’sı olmanın dışında, çok bilinmese de Oktay Akbal’ın da “Hisya”sı. Kendisine şiirler, hikâyeler adanan bir kadın özetle. Ama kendisine gönlünü kaptırmış olanlara bakmıyor Lavinia. “Hayatımda iki kişiye aşık oldum.” dediğini aktarıyor Melda Kaptana. Bunlardan ilki resim hocası Edip Hakkı Köseoğlu. Diğeri ise 1952 yılında evlendiği İlhan Selçuk. İlhan Selçuk yıllar sonra bir yazısında Lavinia’nın adını vermeden ondan ve Özdemir Asaf’tan söz eder: “Lavinia’ya âşıktı Özdemir. Oysa o yıllarda Lavinia yere bakan birine tutulmuştu; fırtınalı bir ilişkinin tensel terinde köpüklenen dalgasını yaşarken, gönüllerde dolaşmanın çekiminden de vazgeçemiyordu; ileride bunun hesabının acıyla vereceğinden habersizdi.” Gönüllerde dolaşmanın çekiminden kurtulamaması, Lavinia’nın İlhan Selçuk ile evliliğinin noktalanmasına sebep olur. Ardından ünlü sinema oyuncusu ve komedyen Öztürk Serengil ile evlenir. Muhtemelen hiç bilmez Özdemir Asaf’ın Lavinia’sı olduğunu. Çünkü şair kendine gizlemiştir adını. “Adını gizleyeceğim / Sen de bilme Lavinia” der Özdemir Asaf. Belki umut göremediğinden, belki de Lavinia’sını kaybetmekten korktuğundan ismini açıkça söylememiştir. Bu durumu anlayanlar da onun Lavinia’sını kendine saklama isteğine saygı göstermiş ve açıktan isim vermemeye dikkat etmişlerdir. Yine de Lavinia’nın deşifre olması engellenemez.
Şiirin hikâyesine gelinecek olursa, rivayete göre Özdemir Asaf platonik aşkının neticesinde Lavinia şiirini yazar. Açılan bir yarışmaya şiirini gönderir. Kader bu ya, şiiri kazanır ve şiiri kürsüde okuyacağı vakit Mevhibe Beyat da salondadır. Normalde konuşurken “r” harflerini söyleyemez Asaf. Bu yüzden lisedeyken şiir okutmazlar ona. Hatta lisede hocasına neden kendisine şiir okutmadığını sorduğunda “Sen şiir okumuyorsun, şiirin canına okuyorsun.” cevabını almıştır. Yine de çok güzel bir diksiyonla şiir okuduğu söylenir Asaf’ın. Ancak şiir okunurken salonu terk eder Lavinia. Asaf şiirinin son dörtlüğünü okumaya başlar:
“Sana gitme demeyeceğim
Ama gitme Lavinia
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme Lavinia..”
Asaf’ın kırık kalbi tuzla buz olur belki, şiirinde yazdığını yaşamaya başlar. Adını gizler Lavinia’nın, ona söylemeye çekinir hayatı boyunca. Lavinia da ondan habersiz şekilde yaşarken üç kere evlenir, gerçek aşkı ararken gönüllerde gezinir. Aradığı aşkın Özdemir Asaf olup olmadığını hiçbir zaman bilemez.
Kaynakça
http://www.nuveforum.net/416-hikayeler/53205-lavinia-nin-olum-cicegi-oykusu-nedir-anlatir/
http://www.hurriyet.com.tr/ozdemir-asaf-bir-aksam-21362025
http://egoistokur.com/sana-gitme-demeyecegim-ama-gitme-lavinia/
http://gulcinnur.blogspot.com.tr/2012/07/laviniann-hikayesi.html