Burası, resme olan yetenek ve ilgisini babasından alan, sanat okulunun kısıtlayıcı kurallarına baş kaldıran, kübizm akımının öncülerinden sayılabilen ispanyol asıllı bir sanatçının gençlik ve orta yaşlı haliyle tanışabileceğiniz bir sanat müzesi.
Resim öğretmeni ve aynı zamanda küratör olan bir babaya sahip olan Pablo Picasso, sanatla kaçınılmaz bir şekilde iç içe olan hayatını henüz on yaşındayken bilmeden şekillendirmeye başlamış. Öyle ki ilk başta babasını taklit ile başlayan sanat çizgisi giderek onu “Picasso” yapan fırça darbeleriyle anlam kazanmış. Kız kardeşinin ölümü ve yakın arkadaşının zamansız intiharı gibi keskin olaylar, onun hayatında olduğu kadar sanat çizgisinde de izi kalan yaralar bırakmış. Bu izler onun sanat kariyerini, mavi ve pembe olarak adlandırılan, paletteki renkler ile duyguların sıkı bir ilişki içerisinde olduğu dönemlere ayırmış. Mavi Dönem, fakirlik, ölüm ve yaşlılık gibi hüznün ev sahipliği yaptığı konulara başlık olurken; üzüntünün yerini cambaz ve soytarı figürlerinin almaya başladığı Pembe Dönem olarak onun sanat tarihinde tanıtılıyor. Daha sonrasında ise geometrik şekillerin insan anatomisi üzerindeki gücünü keşfeden sanatçının, kübist sanat akımının en önemli temsilcilerinden biri olduğu görülüyor. Picasso’nun tüm bu ayrışmış sanat dönemlerinden sayısız izler bulabileceğiniz müze, Barcelona’nın gotik sokaklarında gezerken gününüzün son bulabileceği bir durak.
La Ribera bölgesinde yer alan müze 9 Mart 1963 yılında açılmış ve günümüzde 4251 esere ev sahipliği yapıyor. Picasso’nun okul öncesi dönemine ait kara kalem çizimlerinden, aile üyelerinin portrelerine kadar sanatının tüm çizgilerini bu müzede adım adım gezebilirsiniz. Kübizmin temsilcisi olarak anılan sanatçının müzede bu akım yönünde fazla sayıda eserinin bulunmaması müzeye uğrayanları biraz hayal kırıklığına uğratsa da henüz çocuk yaşlarında olan Picasso’nun çalışmalarına hayret etmeniz muhtemel. İçeri girdiğiniz andan itibaren müzenin bembeyaz duvarlarına minimalist bir şekilde yerleştirilmiş çalışmaları takip ederken saatleri hızla tüketecek ve çıkış kapısına zamanın bu denli akışının şaşkınlığıyla ulaşacaksınız. Barcelona’da geçirebileceğiniz gün sayısı açısından şanslıysanız tüm gününüzü bu müzeye ayırmak alacağınız en güzel kararlardan biri olabilir. Öyle ki müze, içeri girdiğiniz andan itibaren sizi Picasso’nun çocukluğuyla tanıştırarak bir zaman yolcusu yapıyor ve onunla birlikte sanatının büyümesine sizi en yakın şahit olarak seçiyor. Ayrıca bu zaman yolculuğunda koridor geçişlerine yerleştirilmiş olan dinlenme alanlarındaki büyük masalarda diğer Picasso meraklılarıyla tanışma imkanı bulabilir ve müzeye ait broşürleri karıştırarak eserlerin iç dünyasına daha da derinden bakabilirsiniz. Gözlerinizin alışmış olduğu müzenin sarı ışığına veda ederken, Picasso’nun ününün önündeki o büyük perdeyi kaldırmış ve sanki onu yeni bir arkadaş edinmiş gibi en samimi şekilde tanıyacaksınız.
*Sergilenen eserlere ait ayrıntılı bilgilere ve fotoğraflara müzenin internet sitesinden de ulaşabilirsiniz:
http://www.museupicasso.bcn.cat/en/
Kaynakça:
http://www.museupicasso.bcn.cat
https://tr.wikipedia.org/wiki/Picasso_Müzesi_(Barselona)