“Rembrandt’ın Kayıp Oto-portresi Bulundu!”. Son bir haftadır çeşitli kültür-sanat yayınlarında bu habere rastlamak mümkün. Fakat bence esas mesele bizim bununla gerçekten ne kadar ilgilendiğimiz. Rembrandt kimdir? Kaybolan bu otoportrenin bulunmasının önemi nedir? Dünyada ne kadar kayıp sanat eseri var? Kayıp sanat eserleri ve bazılarının ortaya çıkışı kültür-sanat dünyasını nasıl etkiler?
Rembrandt’ın Kayıp Otoportresi
Öncelikle habere bir göz atalım. Çeşitli gazete ve dergilerde neredeyse tıpatıp aynı şekilde yazılmış haberlere göre söz konusu oto-porte Rembrandt’a ait “Sakallı Yaşlı Adam” tablosunun altında bulunuyor ve Ernst Van de Wetering isimli bir sanat tarihçisi tarafından farkediliyor. ABD ve Fransa’daki labaratuvarlarda çeşitli bilimsel yöntemlerle incelendikten sonra oto-portrenin gerçekten de Rembrandt tarafından 1630 yılında yapıldığı ortaya çıkıyor.
Ulusal açıklamalara göre ise bu eser Rembrandt’ın çıraklık dönemine ait olmakla birlikte, ressamın nasıl ustalaştığını anlamak için büyük bir önem taşımakta. Tablo şuanda hala bir koleksiyoncuyua ait; fakat gelecek yıl Amsterdam’daki Rembrandt Müzesi’nde sergileneceği açıklanmış.
Rembrandt Notları
Rembrandt 17. yüzyılda yaşamış, Avrupa Sanat tarihinin en önemli ressamlarından biridir. Özellikle portreleri, oto-portleri ve İncil’deki hikayeleri resmettiği tablolarıyla ün kazanmıştır. Hollandalı ressamın yaşadığı dönemde, ülkesi sanat ve bilim alanında altın çağını yaşamaktaydı. Sanatçının bu gelişime katkısı da oldukça büyüktür.
Kayıp Sanat Eserleri
FBI olarak bildiğimiz Amerikan Federal Soruşturma Bürosu kayıtlarına göre; dünyada 170.000 sanat eseri hala kayıp. Üstelik bunlar sadece var olduğu bilinen eserler. Bu listenin içinde 166 adet Rembrandt tablosuyla birlikte, Renoir, Dali, Warhol gibi isimlerde yer alıyor. Kayıp eserlerin birçoğu özel koleksiyonculara ait ve evlerde ya da depolarda tutuluyorken, bir kısmı ise satılmak üzere çalınmış. Yapılan araştırmalara göre bir yıl içinde, sadece çalınan eserlerin ortalama değeri 2006 yılı kayıtlarına göre yaklaşık 7 milyar dolar.
Neden bu kadar önemli?
Bu eserlerin keşfedilmeden kaybolması, çalınması ya da zarar görmesinin kültürel ve tarihsel olarak bir kayıp olduğu aşikâr. Bu yüzden bu soruyu sormak anlamsız görünebilir. Fakat burda asıl vurgulamak istediğim buzdağının görünmeyen tarafı.
Sadece tabloları elde etmek için kişisel amaçlarla yapılan hırsızlıklar veya birçok tehlikeli örgütün para yerine değerli tabloları araç olarak kullanması. Ayrıca politik sebeplerle, kaza veya hırsızlık süsü verilerek yok edilen tabloların sayısı da oldukça fazla. Örneğin Adolf Hitler’in toplum için zararlı olduğunu öne sürdüğü pek çok eser İkinci Dünya Savaşı zamanında Nazi’ler tarafından katledilmişti. Ayrıca benzer sebeplerle kendi eserlerini yok etmeye zorlanan ressamlar da mevcut.
Eğer bu konuda ufak da olsa bir araştırma yapacak olursanız karşılaşacaklarınızın sizi çok şaşırtacağına, hatta bazen sinirlendirebileceğine ve hatta bazı hırsızlık girişimleriyle güldürebileceğine garanti verebilirim. Yok, ‘ben araştırma yapmakla uğraşamam’ diyorsanız da Simon Houpt’un Kayıp Eserler Müzesi kitabına bir göz atmanızı tavsiye ediyorum.