Muhteşem bir öyküden sahneye uyarlanan ve insanın içindeki kötü ve iyinin çatışmasını ele alan Jekyll&Hyde üzerine uzun uzun konuşulması gereken bir oyun. Daha önce hem sinemaya hem de tiyatroya birçok kez uyarlanan bu hikâye müzikale ilk kez 1990 yılında uyarlanmış. Oyun o dönem gişe rekorları kırmış ve eleştirmenlerden tam puan alarak iki kez uzatılmış. 2022 yılında ise başrollerini Hayko Cepkin ve Elçin Sangu’nun paylaştığı versiyonuyla İstanbul’da sahnelemeye başladı. Daha sonra Elçin Sangu’nun oynadığı Lucy rolünü Öznur Serçeler devraldı. Müzikal üç saate yakın süresi ve şimdiye kadar topladığı övgüler göz önüne alındığında tekrar sahnelenmesi oldukça zor bir oyun bence. Hikâye sizi içine çekmekte zaten çok başarılı ama oyuncuların performansları bu hissiyatı kat kat artırıyor ve kendinizi İngiltere’de 1880’lerde kendi doğrularıyla toplumun doğruları arasında kalmış bir doktorun yanında buluyorsunuz. Onun sıkışmışlığı ve aynı zamanda kararlılığı müziğin her notasında içinize işliyor ve ona inanmayanlara karşı beraber savaşmak istiyorsunuz.
Ana karakter dışında bütün karakterlerin hikâyesi de oldukça ilgi çekici ve hepsi hikâyeyi kendi bakış açısından da seyrettiriyor. Burada kesinlikle oyuncuların muazzam başarısını hissediyorsunuz. Böylesine uzun bir performansta hem şarkı söyleyip hem de dans ederek bu kadar iyi oyunculuklar sergilemek kesinlikle şapka çıkartılacak bir durum. Bir müzikalin temel taşları olan ve hikâyeyi taşıyan dans sahneleri son derece keyifliydi. Dansçıların çok başarılı olmasının yanı sıra koreografiler de çok katmanlıydı. Koreografın bu başarısı hem harika bir görsel şölen oluşturuyor hem de duygu geçişlerini başka bir seviyeye taşıyor. Orkestra da aynı şekilde üç saat boyunca mükemmel bir performans sergiliyor. Ayrıca ben şarkıların Türkçe çevirilerini de bayıldım. İngilizcelerini severek dinlemiş olsam da ana dilimde güzel bir çeviriyle dinlemekten çok keyif aldım. Umarım yakın zamanda bir dijital platformda bu kayıtlar yayınlanır.
Hayko Cepkin ve Öznur Serçeler ’in performanslarına da ayrıca değinmek istiyorum. Jekyll ve Hyde karakterlerinin aynı bedende zıtlıklar içinde sıkışmış olması oyunun ana odağı ve geçiş anlarında bunu görmeyi bekliyorsunuz. Hayko Cepkin her dönüşüm sahnesinde beklentilerinizin daha üstüne çıkmayı başarıyor. Jekyll ve Hyde’ın arasındaki zıtlığı sesine o kadar başarılı bir şekilde yansıtmış ki oyun bittikten sonra bile bir süre o sahnelerin etkisinden çıkamıyorsunuz. Oyunun ışık efektleri de çok başarılı ve Hayko Cepkin ’in sahne performansıyla birleştiği zaman ortaya çok özel bir gösteri çıkıyor. Öznur Sereçler de hem sesiyle hem de danslarıyla tam bir Broadway oyuncusu gibiydi. Oyun süresince zaman zaman durup kendime performansın canlı olduğunu ve bir Broadway gösterisinin kaydını izlemediğimi hatırlatmam gerekti. Lucy karakterine gerçekten çok yakışmış ve müzikale başka bir renk katmış. Hayko Cepkin bir röportajında yurt dışına açılmak istediklerini ve gelmiş geçmişi en iyi versiyonunun kendileri olduğunu düşündüğünü söylemiş. Ben de bu versiyonu çok beğendim. Umarım oyun yurt dışına açılır ve hak ettiği ilgiyi başka ülkelerde de görür.
Oyun bittikten sonra Hayko Cepkin ve Öznur Serçeler başta olmak üzere bütün ekip dakikalarca ayakta alkışlandı. Bu sezon izlediğim tüm oyunlar arasında seyircinin bu kadar coşkuyla karşıladığına şahit olduğum ilk oyundu. Müzikal severlerin hepsine gözü kapalı önerebileceğim bir oyun. Umarım Ankara’da bu kalitede daha fazla oyun seyrederiz. Nisan’da ben tekrar seyirciler arasında yerimi almış olacağım, sizi de beklerim.