Ne acayip şey şu duygulu hücreler!

1 aylık aradan sonra bugün sizlerle yeniden bir tiyatro oyununa karşı görüşlerimi paylaşmak üzere geldim buralara sevgili bu satırları okuyanlar. Bu ayın başlangıcında Congresium’da sahnelenen ve ara ara Ankara’ya uğrayan , yazarlığını Engin Günaydın’ın yaptığı oyunda Cengiz Bozkurt, Şinasi Yurtsever, Nilperi Şahinkaya, Kubilay Aka, Deniz Cengiz ve Gökçen Gökçebağ gibi oyuncular yer alıyor ve güzel bir komediyi izleyicilere sunuyor. Ah bir de demeden geçemeyeceğim , önlerden izleme fırsatını yakaladığım için ve ilk defa bir tiyatroyu önlerden izlediğim için özel olarak bir sempati besliyorum kendisine

Oyun ilk başında bedenin yaşadığı bir travmaya vücudun nasıl tepki verdiğini işliyor , ah bu arada yukarıda bahsetmeyi unuttum ama her zamanki gibi spoiler vermemeye dikkat edeceğim. Travma sonucu oluşan duygulara , basit diye tabir edebileceğimiz , ortaokulda öğrendiğimiz , sindirim hücrelerinin nasıl tepki verdiğini izliyoruz ve ilginçtir ki ikincil olarak da bu basit hücrelerin düşünce gücümüzle nasıl bir alakaları olduğunu işliyor ve düşüncelerin , öğrendiğimiz bilgilerin onlar üzerinde nasıl bir etkisi olduğunun üzerinde duruyor. İlk başta bahsettiğim travma ve onun etkilerinden sonra olaylar bitmiyor tabii , biraz istilalara biraz da göç gibi olgular işleniyor. İstila kısmı mesela bana sorarsanız en çok güldürü barındıran sahnelerin başında geliyor. Engin Günaydın’ın canlandırdığı bir yağ hücresi oldukça güzel bir kadınla tanışıyor ve tahmin edebileceğiniz gibi o hücreyle bizim yağ hücresi arasında flört dolu diyaloglar bir hayli komik hoş sonrasında olanlar daha komik ama spoiler vermeme adına şu an buna değinemeyeceğim maalesef. İstila kısmına devam edecek olursak vücudumuz daha bir sürü istilaya uğramaya devam ediyor ve vücutta yani hücrelerimizin dünyasında kıtlık gibi gerçek dünyada karşılaşabileceğimiz olaylar onların dünyasında gösteriliyor. Hatta baştan uyarı olarak oyunda çeşitli politik olguların da mevcut olduğunu söyleyeyim ve oyunun sonlarına doğru önemli bir yer kaplıyor çünkü zihinle de bağlantısı var bu olguların ve hücrelerin geleceği açısından önemli olduğunu ekleyeyim.

Kurgu açısından böyle ilerleyen hikaye karakterleri açısından da bir hayli çeşitli. Yukarıda bahsettiğim yağ hücresinden tutun nöron hücresine kadar uzanan bir karakter çeşitliliği var yani oyuncu çeşitliliği açısından da beni mutlu etti diyebilirim çünkü basit bir şekilde yağ hücrelerinin hayatına da değinebilirdi oyun ama diğer hücreleri de oyuna katması hoşuma gitti.

Sahne ve ışıklandırmanın detaylarına girecek olursam onlar da oldukça güzeldi ama bence bu konuda Congresium’un oldukça güzel bir sahnesinin olmasının büyük bir önemi var. Ara sıra oyunda slayt ekranından video gösterilmesi gerekiyor ve slayt ekranının boyutu önlerde olmama rağmen rahatsız edici bir devasalığa sahip değildi ve göz hakimiyetini hiçbir noktada kaybetmedim , sahnenin en arkalarından izleyenler için de sahnenin iki yan tarafına ne olup bittiğini gösteren dev ekran konmuştu ve en arkadakiler de rahatlıkla slaytlar kısmında ne olup bittiğini görebiliyordu. Sahnede kullanılan dekorlar ve renkler ise oldukça hoşuma gitti , modernist bir yaklaşımla konulan yağ deposundan tutun muhtemelen güldürü katması açısından eklenmiş bar köşesi bile vardı. Bide asıl komik olan asansör detayını bahsetmeden geçemeyeceğim , nedense oyunda oldukça önemliydi.

Oyunculuklara burada hiç değinmedim bu arada çünkü oyuncular zaten oldukça profesyoneldi ve bu oyunu defalarca kez sahnelediklerinden olsa gerek hiç negatif bir duygu hissetmedim oyunculuklara karşı. Sonuç olarak da ben oyundan mutlu bir şekilde ayrıldım ve önerir misin sorusuna rahatlıkla öneririm diyorum ama bence en önlerden yer alınacak kadar para harcamaya değer bir oyun değildi , gitmek isteyen olursa daha arkalardan yer almalarını tavsiye ederim beklentilerinin çok yükselmemesi adına. Daha farklı yazılarda görüşmek üzere kendinize iyi bakın…

Leave a Reply