Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, geride bıraktığımız son dört gündür, yoğun bir şekilde birçok kesim tarafından, özellikle de Batı medyası ve Batılı liderler tarafından, eleştirilere maruz kalıyor. Eleştirilerin sebebiyse bir hayli çarpıcı: Putin’in en dişli muhaliflerinden olarak görülen Boris Nemtsov’un Kremlin’in karşısında bulunan Balşoy Moskvoretskiy Köprüsü’nde geçtiğimiz Cuma günü şüpheli şekilde öldürülmesi.
Eleştirilerin sebebini anlamak ve olay üzerine fikir beyan edebilmek adına cinayetin gerçekleştirilme anını ve Nemtsov’un Rusya’daki politik duruşunu bilmek gerekiyor. Bütün bu bilgilerin ışığı altında dahi yorum yapmak aslında bir hayli zor, zira ortaya atılan komplo teorileri bitmek bilmiyor.
Hem Rus hem de Batı medyasında yer alan görüntülere göre, Nemtsov, Cuma gecesi 23.31’de köprüde bekleyen bir kişi tarafından öldürülüyor ve ardından onu bekleyen bir arabaya binerek kaçıyor. Bu sırada, Nemtsov’un yanında kız arkadaşı olduğu iddia edilen Anna Duristkaya var.
Aynı haftanın Pazar günü, yani Nemtsov’un öldürülmesinden iki gün sonra 1 Mart’ta, muhalefet gruplarının “yolsuzlukla mücadele ve devlet yönetiminin yerelleştirilmesi” talepleriyle düzenleyeceği ve Nemtsov’un da destek vereceği bir yürüyüş gerçekleştirilecekti. Ne var ki, bu yürüyüş Putin’i en ağır şekilde eleştiren Boris Nemtsov’u anma yürüyüşüne dönüştürülecekti.
Boris Nemtsov, RPR-PARNAS (Cumhuriyetçi Parti-Halkın Özgürlüğü Partisi) siyasi partisi Eş
Başkanı olarak hükumet karşıtı açıklamalarda bulunuyordu. Çeçenistan Savaşı’nda ve özellikle, Kırım- Ukrayna- Rusya üçgeninde Putin’e karşıt bir politika izlemiş ve ağır eleştirilerde bulunmuştu. Ayrıca, Boris Yeltsin başkanlığı döneminde, Putin’in yerine Nemtsov’un başkanlık koltuğuna oturması bekleniyordu. Fakat Rusya’nın içinde bulunduğu istikrarsız ekonomi ve kriz ortamıyla beraber Yeltsin tercihini Putin’den yana yaptı denilebilir.
Sözün kısası, bu iki ismin “ezeli rakip” sıfatlandırmasını hak ediyor olması muhtemel.
Gelelim ortaya atılan komplo teorilerine.
Öncelikle “dış mihrakların oyunu” diyenlerden bahsedelim. Putin’in sözcüsü Dmitri Peskov tarafından gelen açıklamayla bu cinayetin “yüzde yüz provakatif” bir eylem olduğunu ve “Putin’in popülaritesinin yanında Nemtsov’un sadece bir figür olduğunu” dile getirildi.
Soruşturma Komitesi de aynı şekilde, bu cinayetin Rusya’yı politik olarak güçsüzleştirmeyi amaçlayan “dış güçleri” hedef aldı.
Ayrıca, “Putin benim ilahım” diyerek ona olan sevgisini daha öncelerde defalarca belirtmiş olan Çeçenistan’ın Başkanı Ramzan Kadirov da Nemtsov’un Avrupa ve Amerika’nın hükümeti suçlamak adına kurban edilenlerden olduğunu ifade etti.
Öte yandan Charlie Hebdo olaylarında sergildiği tutum yüzünden tehditler aldığı söylenen muhalif liderin IŞİD militanları tarafından öldürülmüş olabileceği söyleniyor. Anlaşılan o ki, tüm dünyanın yeni trendi “dış mihraklardan” sonra şimdi de IŞİD olmuş durumda. Bu iddia her ne kadar “yok artık!” dedirtecek olsa da, bu terör örgütünün yapamayacakları arasında değil, maalesef.
Bunun yanı sıra, cinayetin Nemtsov’un kız arkadaşı olduğu iddia edilen Anna Duristkaya’yla bağlantılı olabileceği iddiaları var ancak bu iddia Duritskaya tarafından yalanlanmış durumda.
Tüm bunların yanında, Nemtsov’un bu ani ölümünden kısa bir süre önce, Putin tarafından öldürülebileceğini dile getirmesi de kafaları karıştıran başka bir nokta oldu.
Bana kalırsa, bütün bu iddiaların tek tek değerlendirilmesi gerekiyor. Her ne kadar eleştiriler ve iddialar Putin hükümetini suçlasa da, Rusya’nın içinde bulunduğu ekonomik durumu ve dünya basınındaki imajını düşünecek olursak, böyle bir suikastın Putin’i kısa ve uzun vadede zor duruma düşürebileceği aşikâr. Özellikle de AB ve ABD’den gelen ambargo kararından sonra böyle bir cinayetle dikkatleri toplamak çok da mantıklı gözükmüyor. Haliyle, Putin’i bu olayın şüphelisi olarak göz önünde bulundurmak ne kadar gerçekçi olur, bilemiyorum. Ancak bu cinayetin ülke çıkarlarına ve Putin’in imajına zarar vereceğine dayanarak da bu ihtimali saf dışı bırakmak da “ahmakça” olabilir.
Her halükarda, Putin’i, bu cinayeti aydınlatılana kadar Batılı medya ve liderler ağır eleştirilere maruz bırakmaya devam edecek. Nemtsov’sa büyük bir bilinmezlik ve şüpheyle on binler tarafından uğurlanırken “hesabı sorulması beklenenler” listesinde yerini alacak.