Dün yaşanan alçak saldırıda hayatını kaybeden herkese Allah’tan rahmet, saldırının hedefi olan milletimiz ve tüm insanlığa başsağlığı diliyorum. Yasımızı tutarken olası yeni saldırıların ihtimalini azaltmak ancak teröre karşı bir tavır geliştirmek, terör olaylarının artmasına sebep olan olanların ve zihniyetlerin iyi tahlil edilmesi ile mümkündür. Bu yüzden bir süredir artarak devam eden ve devam edeceği hepimizce tahmin edilen bu durumun analizine yönelik sorular sorup cevaplamakla sorumluyuz.
Teröre karşı gözüne fener tutulmuş tavşan gibiyiz. Yaşadığımız afallama yüzünden sağa sola çarpıyoruz, önümüzü arkamızı göremiyoruz. Bu afallamaya alışmadan, acil bir şekilde, kararlılıkla gidip bizi afallatan fenerin kaynağını kesmemiz gerekiyor.
Karşılaştığımız sorunlara verdiğimiz/veremediğimiz tepkilere bakınca sıkıntılarımızın tahlilini tam olarak yapamadığımızı görüyorum. Yaşadığımız kaosun içinde daha fazla kaybolmamıza, daha çok ölmemize, daha çok korkmamıza neden olan bu durumun içinden acilen çıkıp doğru sorular ile çözüme yönetici adım atmak zorundayız. İnsanlığın karşılaştığı en ilkel, en vahşi, en zorba sorunun terör olduğu tespitini yapmak ve buna karşı tüm birikimimizle savaşma iradesi göstermek yapılacak en doğru ilk iştir. Dünkü patlama haberlerinin ajanslara düştüğü anda sorulan ilk sorulara bakınca çözüme çok uzak olduğumuz tespitini maalesef yapabiliriz.
Nedir çözüme çok uzak olmak?
[pullquote_left]Çözüme çok uzak olmak bundan önce patlayan birçok bombadan sonra bildiğimiz gibi bu bombanın da son bomba olmadığını kolaylıkla tahmin edebilmektir.[/pullquote_left]Çözüme çok uzak olmak bundan önce patlayan birçok bombadan sonra bildiğimiz gibi bu bombanın da son bomba olmadığını kolaylıkla tahmin edebilmektir. Her seferinde ölen canlarımızın yasını tutarken daha ölecek yeni canlarımıza kendimizi hazırlamak demektir bu. Bu çok açık bir güvenlik zafiyetinin hepimiz tarafından bilindiği anlamına gelir. Çözüme çok uzak olmak ise bunu bilerek hala en yanlış noktalar üzerinde sosyal medyada, yandaş medyada, ana akım medyada durulmasıdır. Bu akıl tutulmasıdır. Yarım saat önce patlamış Bombayı televizyondan değerlendirirken ‘anayasa ihtiyacından bahsetmek’ siyasi çıkar ilişkilerinin insan hayatları üzerine kurgulandığını, çözüm için adım atamayacak durumda olduğumuzu gösterir.
Bataklıkta Çırpınmak
Bir diğer yanlış yönelim ise bütün enerjimizi, bombaların ve silahların nasıl havalimanına girebildiği soruları üzerine harcamamızdır. Bu soruların güvenlik güçleri tarafından mutlaka cevaplandırılması gerekse de bizlerin asıl üzerinde durması gereken konu bu değildir. Bu sıkıntımızın köküne inmiyor: yani eğer bomba Atatürk Havaalanı yerine Aşti de patlasaydı bu soru geçerli olmayacaktı. Halbuki bizim bundan önce zamandan ve mekandan bağımsız, cevaplandırılması gereken sorularımız var. Bombalar, teröristler nasıl bir sene içinde ülkenin dört bir yanında taarruza geçebilecek konuma eriştiler? Yapılacak beyin fırtınasının bizi ilk götürdüğü yerler çözüm süreci sırasında barış politikasının manipüle edilerek teröre göz yumulması ve Suriye iç savaşından kaçan mazlumlara sahip çıkmak gibi onurlu bir iş yaparken güvenlik politikalarının sınır geçişlerinde askıya alınmasıdır. Bu süreçte yaşanan sıkıntılar o dönem ve şimdi hala iktidarda olanlar tarafından bile itiraf edilmiş olsa da hala bir hesap verme mekanizmasının devreye girmemiş olması asıl üzerinde durulması gereken konudur. “Savunma hattı yoktur, savunma sathı vardır. O satıh bütün vatandır.” gerçeğine aykırı hareket edenler ortaya konulmuş toplum sözleşmesine uymamanın, gereğini yap(a)mamanın bedellerini ödemeden helalleşmeye girişilmesi anlamsızdır ve sonuç vermeyecektir. Siyasetin helalleşme üzerine kurgulanması yerine, toplum sözleşmesini kabul etmiş her tarafın hesap verme mekanizmalarında değerlendirilmesi çözüm odaklı bir yoldur.
Diğer aşmamız gereken husus terörün kimliğini sorgulama karanlığıdır.
Zulme Kimlik Sorma Gafleti
[pullquote_right]Zalimin ve mazlumun tek kimlikleri zalimlik ve mazlumluktur. İnsan olan zalimin karşısında, mazlumun yanında yer alır.[/pullquote_right]Saldırı haberi ajanslara yeni düşmüşken ‘PKK mı, IŞİD mi?’ soruları ve bu soruların muhtemel cevaplarının halkta yarattığı farklı tepkiler ise bir diğer önemli bariyerdir. Hala etnik siyaset yapma gafletinde olan kesimler ve hızla terör ideolojisi olma yolunda ilerleyen siyasal İslamcılar bataklığın en dibinde terörün kimliğini aramak çaresizliği içinde boğuluyorlar. Bu zihniyetlerin maalesef fazla olan nüfusu ve nüfuzu ulusumuzun tamamını da hızla bu bataklığın dibine çekme gayretindedir. Karanlığın aşılması için bu iki yüzlü terör kınayıcılarının bu tavrının bastırılması gerekir. Bu da ancak şu gerçeğin hepimizce kabul edilmesine bağlıdır: ‘Zalimin ve mazlumun tek kimlikleri zalimlik ve mazlumluktur. İnsan olan zalimin karşısında, mazlumun yanında yer alır.‘
Türkiye kimlikleri ve kişileri tartışmaya devam ettikçe siyasetimizin göbeğinde terörün kaynağına bakan etnik bölücüler, sosyal hayatımızı bombalar üzerinden dizayn etme çabasında olan siyasal İslamcılar, bizi sürekli geri götüren bu değirmenin suyuna dönem dönem su taşıyan kendine liberal diyen yanılmaya programlanmış kalemler ve tüm bu karmaşanın altında ölen bizler olacağız. Unutmayalım, küçük beyinler kişileri, normal beyinler olayları, büyük beyinler fikirleri tartışır. Bugün ihtiyaç duyduğumuz bu büyük beyin denilen bilince erişerek zulmü aşma gayretinde olmaktır.