Birleşik Haziran Hareketi (BHH) ‘Teslim Olmayacağız’ adıyla 20 Kasım’da İstanbul Kartal’da miting çağrısı yaptı. BHH’nin çağrı metninde vurgu yaptığı noktaların birçoğu Türkiye için geçerli tespitler içermekte. Demokratik eylemler yoluyla da bu tespitlerin kitlelerle birleşmesi ve bir mücadele alanı yaratılması da önemli. Fakat bu geçerli bazı tespitler ve demokratik mücadele asla bizim BHH çevresinde eklemlenen tutarsızlıkları görmemizi engelleyemez. Kaldı ki bu tutarsızlıklar zaten BHH’nin çok küçük bir kitle tarafından ciddiye alınmasına neden oldu.
Milyonların sokakta canı pahasına direndiği Gezi Direnişi’nin hitap ettiği kitleye oranla BHH’nin muhatap olabildiği kitle arasındaki uçurumun en önemli sebebi de birazdan üzerinde durmayı deneyeceğim tutarsızlıklar. Hal böyle olunca, BHH kitleler tarafından çok da fazlı ciddiye alınmadığından, yapılan çağrının hangi kitle örgütleri/partiler tarafından sahipleneceği, destekleneceği mitingin de çağrı sahibinin de çoktan önüne geçmişti. Hatta HDP’nin hemen mitinge destek olmasının ardından CHP’nin bu miting için alacağı tavır medya için de siyaseti kurgulamaya çalışanlar için de hepsinden daha önemliydi. Neticede CHP mitinge katılmayacağını açıkladı ve bu tutarsızlıklara sahip çıkmadı.
Miting çağrısının ‘Teslim Olmayacağız’ başlığıyla yapılması ve CHP’nin mitinge katılmamasını birlikte değerlendiren bazı çevreler CHP’nin teslim olduğunu ve zaten CHP’nin çok bozduğunu tekrar tekrar dile getireceklerdir muhakkak. Bu muhtemel değerlendirmelerin sığ olduğunu ve BHH-HDP etrafında eklemlenmiş tutarsızlıkları örtbas etme amacında olduğunu söylemeliyiz. CHP’nin mitingin gerçekleşmesinden önce bu mitinge katılmayacağını açıklamasını da bu tutarsızlıklar ile değerlendirmek mümkün.
Öncelikle CHP’nin bu mitinge katılmaması en çok AKP ve medyasını üzmüştür, bunu belirtmekte fayda var. HDP’nin terörist cenazelerinde boy göstermesi, PKK kıskacında etnikçilik yapması gibi yanlışları CHP ile birlikte görüntü vererek kendini aklamaya çalışmaktadır. HDP’nin CHP yaptığı tüm çağrılar bu sebepledir. HDP’nin bu amacı ise en çok AKP’yi memnun etmektedir kuşkusuz. AKP de halk nezdinde kendi yaptığı yanlışları (devleti Fethullahçılara teslim etme, PKK ile pazarlıklar yapma vs.) muhtemel CHP-HDP birlikteliğine karşı Bahçeli ile ortaklıkla örtbas ederek Başkanlık dayatmasını meşrulaştırmayı denemektedir. AKP medyasının en çok üzerinde durduğu olmayan CHP-HDP bloğudur. HDP’nin, liberal çevrenin kafasında kurguladığı bu saflaşma Türkiye açısından tehlikelidir. Bu görüntü Başkanlık dayatmasının artması ile de görülüyor ki AKP lehinedir. HDP-CHP gibi yapay bir blok oluşmasını isteyen, liberaller, etnikçiler, Fethullahçılar bu tespiti ‘İlkeleri unutup algılarla mı siyaset yapacağız?’ diye eleştireceklerdir. Bu durum ise başlı başına tutarsızlıktır; çünkü bu çevreler yakın geçmişte ilke dedikleri şeyler yüzünden devletin tüm kurumlarını AKP’ye teslim edip rejim üzerinde pazarlıklar yapmıştır. Bu eleştirileri ele almaya dahi gerek yok bu yüzden.
BHH-HDP; etraflarında eklemlenen çarpık ilişkileri, etnikçi söylemleri, karşı çıktıklarını söyleseler de gerici bağlar örtbas etmek için CHP imajını kullanmaya çalışıyor. Türkiye’yi kuran iradeyi temsil etme iddiasında olan ve 1923 Cumhuriyet devriminin öncüsü CHP; uzun yıllar İkinci Cumhuriyetçilik oynayan liberal sol ile, tüm siyasetini radikal demokrasi adı altında etnikçilik üzerine kurmuş HDP ve farikası ile, Gezi’nin imajına çöreklenip bu toprağın en ilerici devrimine saldıran gerici figürleri baş tacı etmiş siyasi hareketler ile saf tutarsa işte o zaman teslim olmuştur. Neden mi?
Çünkü BHH daha sahiplenmeye çalıştığı Gezi Direnişi’nin sembolünü bilmiyor. Gezi direnişi Türkiye’nin sokaklarına yayıldığında alanlarda en çok dalgalanan Atatürk’lü Türk Bayrağı idi. Gezi’ye dair akılda kalan fotoğrafların birçoğunda da öne çıkan figür Atatürk ve Türk bayrağı idi. Bakın bakalım 20 Kasım’da Kartal’da kaç tane Atatürk posteri, kaç tane Türk bayrağı bulacaksınız?
BHH çağrısına destek veren HDP siyasetini etnikçilik üzerine kurup AKP ile birlikte pazarlıklar yapmadı mı? Daha birkaç yıl önce hiçbirimiz ne olup bitiyor bilmeden masallar dinlemedik mi? İçeride başkanlık pazarlığı yaparken CHP sizi şeffaf olmaya, pazarlık yapmamaya, halktan kaçıp kapalı kapılar ardında rejim, bölünme tartışmaları yapmamaya çağırmıştı. BHH Gezi’ye sahip çıkadursun, HDP ile teslim olmayacağız desin. HDP, AKP ile arasında su sızmazken Gezi Direnişi’ne sahip çıkmaya korkmuş, pazarlıklarda elini güçlendirmek için Gezi’ye darbe demişti. Gezi’de ölen çocukları savunmak da yine CHP’ye düşmüştü. Kimse bu tutarsızları, pazarlıkları unutmadan konuşmasın.
CHP içinde de bazı kişiler tüm bunları unutmuş numarası yaparak HDP ile birlikte hareket etme, Taraf gazetesinin bazı yazarları ile görüntü verme derdine düşmüştür. Fethullahçıların, liberallerin, HDP’lilerin, topyekun ikinci cumhuriyetçilerin, CHP’nin varlık sebebi olan devrimleri yok etme hedefinde olduğunu unutmuş bu insanların da ya aklını başına getirmesi ya da bir an önce CHP’nin arkasına saklanmaktan vazgeçmeleri gerekiyor. AKP ve medyası bu insanların varlığından oldukça memnundur; çünkü yaptıkları hatalar neticesinde oluşan imaj sıkıntısını bu insanların varlığı ile örtbas etmeye çalışıyorlar. AKP ve medyası kendi geçmişlerini CHP çatısı altındaki bu kişilerin yanlış söylemleri ile aklamaya çalışmaktadır. Bu algı yönetimini ortadan kaldırmanın yolu bellidir. CHP asıl bu insanları içinde barındırmaya devam ederse teslim olacaktır.
Teslimiyet İkinci Cumhuriyetçiliktir. Teslim olan AKP ile 10 uzun yıl birlikte hareket etmiş olan liberallerdir. Teslimiyetçilik 2010 referandumunda yargıyı Fethullahçılara teslim etmek için çırpınan liberal sol yetmez ama evetçileridir. Teslim olan AKP-Öcalan arasındaki Başkanlık pazarlığının postacısı olan HDP’dir.
Bütün bunları yaptıktan sonra, AKP’ye bu kadar destek verip her türlü kurumu teslim ettikten sonra, rejim tartışmalarını AKP’den bile daha önce kendi aranızda yaptıktan sonra insanların karşısına geçip ‘Teslim Olmayacağız!’ deyince komik oluyor. Sizler gizli başkanlık görüşmelerini ileri demokrasi, çözüm şeysi diye cumhuriyetin altını oyarken dalga geçtiğiniz CHP’liler ve CHP yönetimi, içeri atıldıklarında alkış tuttuğunuz, yetmez ama evet dediğiniz Ergenekon mağdurları sokaklarda laik, demokratik cumhuriyete sahip çıkıyordu. Siz onlarla faşist, eski Türkiye kafalı, laikçi teyze diye dalga geçip her türlü devlet kurumunu gericiliğe teslim ettiniz. Şimdi çıkıp ‘CHP teslim oluyor’ diyerek kendi tutarsızlıklarınızı, kirli geçmişinizi, etnikçiliğinizi örtemezsiniz. Başka kapıya.