Ortadoğu’da çatışmalar, gerginlikler saymakla bitmez ancak İsrail ve İran arasındaki gerilim bütün bölgedeki hatta dünyadaki ülkeleri ve oluşan ittifakları etkileyecek cinsten. 1979 İran İslam Devrimi’nden sonra bir anda tersine dönen ilişkiler, kalıcı bir şekilde düşmanlık seviyesi durumunda. Hatta öyle ki, iki ülke arasındaki bu düşmanlık hükümetlerin kendilerini ve politikalarını meşrulaştırmak için kullandıkları ciddi bir enstrüman haline geldi. Tabi ki bu durumun İran ve İsrail’in dış politikalarında da çok önemli bir öncelik yarattığını da ifade etmek gerekir. İsrail, İran’ı sadece kendisi için değil tüm dünya için bir tehdit olduğunu savunmaya çalışırken İran da görece kısıtlı nüfuz alanı çerçevesinde İsrail’e karşı aynı politikayı güdüyor. Son yıllarda bu gerilimin en büyük ayağını ise İran’ın nükleer faaliyetleri oluşturuyor. İsrail bu faaliyetleri direkt olarak tehdit olarak algılarken yanına da başta Batı ülkeleri olmak üzere dünyadan da destek isteyerek İran’a karşı bir koalisyon oluşturmayı ve bunun sonucunda da caydırıcı etki yapmayı hedefliyor.
Ancak ABD’nin bu konuda aldığı insiyatifler ve Obama döneminde yapılan girişimler sonucu 2015 yılında P5+1 ülkeleriyle ( ABD, İngiltere, Fransa, Çin, Rusya ve Almanya ) İran arasında nükleer anlaşma imzalandı. Bu anlaşma İran’ın nükleer faaliyetlerini ciddi ölçüde sınırlandırmayı ve uluslararası denetimler getirmeyi, bunun sonucunda da İran’a yönelik yaptırımların kalkmasını içeren bir anlaşma olarak yürürlüğe girdi. Ancak bu yapılan anlaşma ve varılan bu yumuşama İsrail’in ve hatta Suudi Arabistan’ın İran’la olan ilişkilerine kesinlikle yansımadı. Anlaşmanın imzalandığı tarihten itibaren süreci sabote etmeye çalışan İsrail, Trump’ın ABD başkanı seçilmesiyle rüzgarı kendi arkasına aldı denilebilir. Zira Trump, konuyla ilgili yaptığı her açıklamada İran’la yapılan nükleer anlaşmanın ABD tarihinde yapılan en kötü anlaşma olduğunu belirtti. Trump’ın ABD İsrail Büyükelçiliği’nin Kudüs’e taşınması kararı da İsrail’in ABD’ye yönelik uğraşılarının ve lobi faaliyetlerinin karşılığını alması olarak yorumlanabilir. Ancak AB ülkelerini bu denklemin dışında tutmamız gerekir çünkü ne büyükelçiliğin Kudüs’e taşınması durumunda ne de imzalanan nükleer anlaşmaya karşı İsrail lehinde hareket etmiyorlar. Son günlerde İran ve İsrail arasında yaşanan olaylara bahsetmeye çalıştığım arka plandan bakmakta olayları daha iyi anlamak adına yarar olduğunu düşünüyorum.
Netanyahu’nun geçtiğimiz hafta yaptığı açıklama ise dünya gündemine bomba gibi düştü. İsrail Başbakanı, İran’daki istihbarat kaynaklarından aldığı bilgilere göre İran’ın 2015’te yapılan nükleer anlaşmadan sonra nükleer silah üretme programlarına gizli bir şekilde devam ettiğini söyledi ve anlaşmaya imza atan ülkelere geri çekilmeleri yönünde çağrı yaptı. Ancak anlaşmaya imza atan Avrupa ülkeleri; Fransa, Almanya ve İngiltere ise bu iddiaları kanıtlanmış olarak görmediklerini belirttiler. Fakat başkanlık görevi öncesinde ve sonrasında sürekli olarak İran’la yapılan nükleer anlaşmadan ABD’yi çekeceğini söyleyen Trump, AB’nin karşı yöndeki ısrarlarının ve son olarak da Macron’un Washington ziyaretine rağmen an itibariyle Trump’ın Beyaz Saray’da yaptığı açıklamayla birlikte anlaşmadan resmen çekileceğini deklare etti. Trump’ın bu açıklamaları üzerine, ABD’nin asla sözünü tutmadığını gördük diyen İran Devlet Başkanı Ruhani anlaşmanın diğer 5 ülkeyle devam edeceğini söyledi. Gelişmeler bu kadar sıcakken yorum yapmak zor fakat uluslararası arenada işler gittikçe içinden çıkılamayacak bir hale bürünüyor. Bundan sonra AB ve ABD arasındaki kopmayı daha ciddi bir şekilde görebiliriz. Bunun yanısıra amacına büyük ölçüde ulaşan İsrail’in, İran’ı başta Suriye olmak üzere bütün bölgede daha güçlü bir şekilde sıkıştıracağını, en azından Suriye üzerinde taraflar arasında karşılıklı saldırılar olabileceğini söylemek çok da isabetsiz olmasa gerek.
KAYNAKÇA:
https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-44029064
http://www.haberturk.com/netanyahu-dan-iran-la-ilgili-nukleer-program-iddiasi-1946217
Ana Görsel: https://www.cisomag.com/iran-orchestrates-thousands-cyber-attacks-daily-israel-military-israeli-general/
Ara Görsel: Nicholas Kamm/AFP/Getty Images