Hepimizin bildiği üzere 24 haziranda erken seçime gidiyoruz. Seçimin tarihi veya yapılma şekli bir yana benim asıl konuşmak istediğim konu muhalefet. Özellikle de Cumhuriyet Halk Partisi. Erken seçim tarihi açıklandığından beri Chp büyük bir coşkuyla kazanacaklarını iddia ederek hodri meydan naraları atmakta. Haberleri ne zaman açsak bir Chp yetkilisinin seçime aslında nasıl hazır oldukları, nasıl kazanacakları ve erken seçime nasıl karşı olmadıklarına dair bir anlatısını dinliyoruz. Fakat gördüklerimiz o kadar da olumlu bir tablo koyamıyor ortaya.
Bu söylemlerin inandırıcı olmamasının en büyük sebebi ise aday meselesi. İktidar ve bazı muhalefet partilerinin adayları hazır olmakla beraber, ana muhalefet partisi ortaya somut bir isim koyabilmiş değil ne yazık ki. Elimizde ki en kayda değer isim bir çatı aday formülü altında eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’dü. Saadet Partisi, Chp ve İyi Parti bir araya gelecek ve çatı aday olarak Abdullah Gül desteklenecekti. Fakat bu manzara, benim düşünceme göre muhalefetin neden bu seçimleri de kaybedeceğinin bir tablosu gibi. Ortada bir muhalefetsizlik durumu var. Neredeyse ülkenin yarısının oyunu almış bir blok kendi içerisinden bir aday çıkarmayı bir türlü başaramıyor. İktidarı destekleyen kitlelerden oy alabileceğini düşündükleri tek aday ise iktidarın kurucularından. Seçilmemesi için mitingler düzenledikleri bir isim. Muhalefetin bu çatı aday projesi bir yenilgi beyanı aslında. Biz insanlara bir alternatif sunamıyoruz ve kendi tarafımıza yeni kitleleri çekemeyeceğiz demektir bu. Çünkü siz seçimlere giderken bir isme karşı mücadele etmiyorsunuz. Siz o ismin ve partisinin temsil ettiği politikalarla ve zihin yapısıyla da mücadele ediyorsunuz aslında. Kendi politika ve düşüncelerinizin daha iyi olduğunu anlatarak alternatif bir dünya koyuyorsunuz ortaya. Seçmene umut aşılayarak, onu bu alternatife inandırarak kazanmanız ve Türkiye’yi bu yönde ilerletmeniz gerekiyor. Ancak bu denkleme Abdullah Gül eklendiği takdirde, aynı gelenekten ve düşünce yapısından gelen birini iktidara bir alternatif olarak sunmaya çalışıyorsunuz. Muhalefetin bunca senedir karşı çıktığı ve düzeltmek istediği her karar ve politikanın altına yıllarca imzasını atmış bir isimle, ne yazık ki bu yapılamaz. Bu bir oy hesabı değil, bir zihniyet meselesi. Belki Abdullah Gül seçimleri kazanabilir fakat bu muhalefetin en büyük yenilgisi olacak. Ortaya koydukları dünya görüşünün aslında halkın nezdinde nasıl karşılıksız kaldığı veya bu görüşü anlatmakta ne kadar başarısız olduklarının bir gösterecek hepimize.
Her ne kadar bu çatı aday projesi çökmüş olsa da, bize gösterdiği bu muhalefetsizlik problemi ortada durmaya devam ediyor. Seçimlere altmış günden az bir süre kalmış olmasına rağmen hala ana muhalefet partisi ortaya bir seçenek sunabilmiş değil. Bu soruna çözüm olarak ise İyi Parti ve Meral Akşener verilebilir belki de. Lakin bu seçenek de bazı sıkıntılara sahip. Öncelikle her ne kadar Meral Akşener kişisel karizması ve yeni oluşumuyla muhalif kanada bir umut parıltısı getirebilmiş olsa da, henüz insanlara alternatif bir Türkiye sunabilmiş değiller. Ekonomi, dış politika, iç politika ve hukuk gibi alanlarda ki büyük problemlere nasıl bir çözüm getirecekleri konusunda bilgiye sahip değiliz. Ülkemiz hakkındaki vizyonları henüz tam olarak seçmene yansımış gibi gözükmüyor. Ama henüz daha erken ve seçimlere hala yeterli bir zaman var. Muhalefet iktidar olan zihniyete teslim olmak yerine, kendi zihniyetinin neden daha iyi olduğunu anlatmalı ve bu seçimi kazanmalı. Eğer bunu yapamıyorsa, ortaya koyduğu vizyon seçmeni etkilemiyor ve bu vizyonu anlatmayı da beceremiyorsa muhalefet kaybetmeli. Dibi gördükten sonra bu yenilgiden ayağa kalkmayı yeniden öğrenmeli. Muhalefetin amacı isimlere karşı çıkmak değil, ortaya yeni bir Türkiye anlayışı koymak.