3 Haziran itibariyle Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın 100. gününü gördük. Kiev cephesinin geçtiğimiz ay kapanması nedeniyle, şu an savaşta daha çok Donestk ve Donbass cephesinde ciddi çatışmalar görmekteyiz ama bu bölgelerde de hızlı bir Rus ilerleyişi şimdilik mevcut değil. Son haftalarda görülen en önemli askeri olay Mariupol’deki Azovstal tesislerinin düşmesiydi. Haftalarca kuşatma altında direnen Ukrayna birlikleri mayıs ayının ikinci yarısında teslim oldu. Teslim olan askerlere ne olacağı ise henüz belirsizliğini koruyor. Ukrayna tarafı askerlerin esir takasıyla birlikte Ukrayna’ya geri geleceğini söylerken, Rus tarafının bu askerleri mahkemeye çıkarma ihtimalini de göz önünde bulundurmalıyız çünkü Rusya Azovstal tesislerindeki askerleri Naziler olarak tanımlıyordu. Ayrıca Kiev cephesinin Ukrayna açısından güvenli hale gelmesinin ardından, Boris Johnson gibi birçok AB yetkilisi Kiev’i ziyaret etti. Bu da batılı devletlerin Ukrayna’ya hala çok büyük destek verdiklerinin bir diğer göstergesi.
Savaşta 100. günü aşmamız nedeniyle, ülkelerin ve bölgelerin bu savaştan nasıl etkilendiklerine değinmek istiyorum. Öncelikle Ukrayna’dan göç eden insan sayısına değinmek istiyorum. Birleşmiş Milletler raporlarına göre savaşın başından bu yana yaklaşık 7 milyon insan Ukrayna’dan göç etmek zorunda kaldı. Ukraynalıların en çok göç ettiği ülke ise beklendiği gibi Polonya. AB devletleri Ukraynalı mültecilerin herhangi bir sorunla karşılaşmamaları için sınır bölgelerinde olabildiğince kolaylık sağlıyor. Ukrayna dışına gidenler haricinde, Ukrayna içinde de yoğun bir göç dalgası var. Bu göçlerde de ana durak Polonya’ya en yakın büyük şehir olan ve savaşta ulaşılması daha zor olan Lviv. Kiev’in Rus işgal girişiminden kurtulmasının ardından ülke dışına giden bazı Ukraynalıların da geri döndüğünü belirtmekte fayda var.
Ukrayna’dan göç edenlerin sayısı arttıkça, bu durum tüm dünyayı da olumsuz anlamda etkiledi. Savaşın başında bu yana Ukraynalıların yarısı işini kaybetti. Bu da global anlamda bazı ürünlerin temininde büyük sorunlara yol açtı ve açacak. Ukrayna ayçiçeği, tahıl ve mısır tedarikinde dünyanın sayılı ülkelerinden. Bazı ülkeler bu ürünlerin tedarikinde tamamen Ukrayna’ya bağlı. Fakat Ukrayna’nın bu ürünleri ürettiği bölgeler de savaştan olumsuz anlamda etkilendi. Bu ürünlerin yetiştiği alanlarda önümüzdeki yıl ekim yapılamayacak. Bu da bu diğer ülkeler açısından çok ciddi gıda krizlerine yol açabilecek bir durum. Şimdiden bile Avrupa’da yükselen enflasyonları görmekteyiz. Sonbahar aylarına geldiğimizde de bu krizin daha da ciddi şekilde insanları etkilemesi bekleniyor.
Gıda probleminin yanında şimdiden karşılaşılan ama ilerde etkisi daha çok hissedilebilecek bir diğer problem ise enerji. Savaşın başından bu yana batılı devletler ve Rusya arasındaki en büyük tansiyonun sebebi de bu sayılabilir. Hala AB ülkelerinin Rus gazına bağımlı olduğunu söylemekte fayda var. Ama Rusya bu gazı kesme kararı aldığında, AB ülkelerinin ne gibi bir cevap veya çare bulacakları henüz net değil. Şimdilik ABD, Birleşik Krallık ve Kanada Rus gazına ambargo koydu ama diğer Avrupa ülkeleri aynı tavrı gösteremedi. Özellikle Almanya enerji konusunda en çekingen ülke. Savaşın başından bu yana artan benzin fiyatlarını da hepimiz görmekteyiz. Savaş devam ettikçe benzin fiyatlarının da artışta olacağı çok muhtemel gözüküyor.
Çok gündeme gelmeyen ama bir diğer problem olabilecek sorun ise Ukrayna’ya yapılan askeri sevkiyatlar. Bu sevkiyatlar Ukrayna’nın kendini savunması için çok büyük önem arz etmekte fakat ilerleyen zamanlarda bu silahların bir şekilde terörist yapılanmaların eline geçmesi de korkutucu bir senaryo. Bu tip olaylar her savaşın ardından yaşandı ve bu da bölgedeki radikal yapılanmaların güçlenmesine yol açtı. Bence bu da dikkat edilmesi ve acilen önlem alınması gereken bir diğer noktadır.
Sizin de tahmin edebileceğiniz üzere, savaş uzadıkça savaşın orta vadedeki etkileri daha da can yakıcı olacak. Şimdilik bir gıda kıtlığından bahsetmemiz mümkün değil. Sadece artan gıda fiyatlarını görmekteyiz. Enerji konusunda da dünya çapında bir krizle karşı karşıya değiliz. Fakat şu anki durumun sürdürebilmesi de pek mümkün değil. Umarız ki savaş en yakın zamanda sona erer ve sonbahar aylarında dünyayı daha da kötü etkileyecek olaylarla karşılaşamayız. Bunun da olması için, Ukrayna ve Rusya’nın bir şekilde masaya oturtulması şart. Umarız ki savaşı daha da ateşleyecek tavırlardansa, taraflar daha yapıcı ve barışçıl diyaloglarda bulunurlar. Aksi halde birçok krizin kapıda olduğunu bilmemiz gerek.