Yıl 2022. Değişim rüzgarlarının estiği bir tarihte her görüşten gelen seslere kulak vermeye çalışırken bir yandan yaşam mücadelesi verdiğimiz bir 2022 yılı… Yılın son demlerini yaşarken 2023 seçiminin ayak sesleri duyuluyor. Seçime yaklaştıkça muhalefetin sesi güçleniyor, iktidar partisinin koltuğu koruma çabaları artıyor, ittifak kurma çabaları sıklaşıyor. Yenice doğmuş partilerin tiz sesleri yetişkinlik çağlarındaki partilerin tok seslerine karışıyor, bazen halkın dikkatini cezbedecek seviyeye ulaşıyor.
Gazete Bilkent Politika ekibi olarak değişim rüzgarı var gücüyle eserken partilerin hangi politikalarla bu rüzgarın karşısında dikileceklerini açıklığa kavuşturmak için bir seçim dosyası oluşturmaya karar verdik. Her partinin parti politikasını en yalın ve açık haliyle okuyucularla paylaşmak, seçim sürecindeki duruşlarını eleştiri büyüteci altında incelemek adına önceliği ilk seçim yılını yaşayacak olan Memleket Partisi’ne verdik. Gazete Bilkent ekibince gidilen Memleket Partisi genel başkanı Muharrem İnce ile röportajda dikkatlice incelenmiş parti politikalarının maddelerinin daha net bir biçimde açıklanması ve bu politikaların yöntemlerinin belirtilmesi istendi. Heyecanlı bir görüşmeydi. Hayatımız boyunca gerek toplum gerek medya tarafından siyasi figürler bir “ulaşılmazlık” sembolü gibi gösterilmişti. Onlar yalnızca ekranlarda ya da adları sayfalarda kelimelerin arasına sıkışmış olabilirdi. O an geldiğinde ise tam karşımızdaydı. Ne bizi uzaklaştırmaya çalışan soğuk bir güvenlik görevlisi, ne de ekranlarda karşımıza polisler… Hiçbir engel olmadan özgürce sorularımızı sorabileceğimiz, siyasetin altın tepside sunulmuş bir nimetten ziyade teorik öncüllerle pratik bir çözüme gitmeyi amaçlayan bir toplum devlet ilişkisi inşası olarak görülen bir yerdeydik. Gazete başkanı, üç genç politika yazarı ve heyecanlı bir kameraman… Heyecanla oturmuş, Muharrem İnce’nin parti politikasında din, eğitim, yönetim, teknoloji ve iç ve dış siyaset konularındaki söylemlerini bizim gibi genç ve sorgulayıcı öğrencilere daha detaylı anlatmasını bekliyorduk. Karşımızda yalnızca bir politika figürü değil, bir insan oturuyordu. Bütün duygu ve çelişkileriyle bir insan… Biz de gazeteciler olarak yalnızca bir parti politikası incelemesi yapmıyorduk o an, aynı zamanda tüm çelişkileriyle ve duygusallığıyla bir bireyin devlet içindeki düşünsel dönüşümünü gözlemlemiştik.
Gazete Bilkent ekibi olarak Muharrem İnce ile söyleşimize liyakât ve idari işleri konu alan maddeleri inceleyerek başladık, bunları takiben birtakım geniş veri tabanı ve büyük ölçekli altyapı çalışmaları gerektiren planlar üzerine konuşuldu. Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullar dahilinde düşünüldüğünde liyakât en çok sorunun yaşandığı konulardan biri olarak görülebilir. Aynı zamanda devlet- toplum-birey ilişki üçgeninin yapı taşlarından biridir liyakât. Sağlıklı bir devlet, toplum ve birey gözünde güvenilirliğini ve yasalarının yaptırım gücünü bu ilkeden alır. Bu düşünce doğrultusunda liyakâtın nasıl sağlanması gerektiği sorulduğunda liyakâtın yalnızca yasalarda olmaması gerektiği, bir kültür haline getirilip toplumun tabanına yayılması lüzumluluğunun altı çizildi. İnce’ye göre, liyakât devletin toplum nezdinde saygınlığını ve güvenilirliğini artırmak için öncelikli bir koşuldu. “3 A” diyordu İnce: akıl, adalet ve ahlak. Ahlakı burada bir nevi eşitlik ve adalet koşulu olarak görmüş. Liyakâtın sağlanması için gerekli koşullarınsa iyi bir eğitim, gerekli yasa ve yaptırımlarla sağlanabileceği umudunu taşıyor ve bir düzenin hiçbir zaman kişilerin dürüstlüğünün üzerine kurulamayacağını vurguluyor. Liyakâtın sarsıldığı noktalardan biri olan mülakatların kaldırılması konusuna gelindiğinde ise Muharrem İnce mülakatların büyük çoğunluğunun kaldırılması fakat kaldırılamayacağı durumlarda da kişinin itiraz hakkının olması ve kameralar aracılığıyla izlenmesi gerekliliğinin üzerinde önemle duruyor. İnce’nin devlet ve birey arasındaki ilişkiye bakış açısı hükümet içerisinde yer alan bir politikacıya nazaran büyük ölçüde birey odaklı fakat devletin koruyuculuğu altında ancak bir bireyin özgür olması durumunun sağlıklı toplumsal ilişkileri getireceği yönünde. İnce’nin bu bakışı parti politikasındaki maddelerinden birinde bahsi geçilen yönetici akademisi oluşturma konusundaki düşüncelerine de yansıyor. Kişilerin en az şekilde mağdur olmasını sağlamak ve eğitim ve idari işlerde deneyim ve bilgiyi ön planda tutmak. Günümüzde “Mülakat içeri, liyakât dışarı” bir anlayışın söz konusu olduğunu belirten İnce haksızlığın tamamen önüne geçilmesi için gereken bütün adımların gerek yönetici akademisi olsun gerek mülakatları büyük ölçüde kaldırmak olsun atılacağını söylüyor. Fakat bu söylemlerin hepsi halihazırda parti politikasında bahsedilen durumlar ve bunların açıklaması ne parti politikasında tam teşekküllü bulunmakta ne de Muharrem İnce ile gerçekleştirdiğimiz söyleşide. Röportaj sırasında oluşturulacağının söylendiği yönetici akademisinin hangi üste kademedeki yöneticileri kapsayacağı sorulduğunda alınan yanıt “Tabi ki de tek tek kimi hangi görevde konumlandıracağımızı düşünmedik” şeklinde oldu. Liyakât kültürünün Türk toplumunda yerleştirilmesi gerektiğini belirtiyor, bunun için atacağı temel adımları söylüyor fakat her adımın ayrıntılı detaylandırması yok. Daha odaya ilk girdiğimizde karşılaştığımız tepki şaşırtıcıydı: “Neden bu kadar ayrıntılı hazırladınız soruları? Daha genel olmalıydı.” Bu tavrını söyleşinin devamında da sürdürdü. Daha önceki söyleşi ve toplantılarında ve demeçlerinde kullandığı söylemlerin aynısıydı bize yaptığı açıklamalar. Sorularımızın yönünü İnce’nin devletin itibarını ve güvenilirliğini artıran unsur olarak gördüğü liyakât unsurundan parti politikasında bahsi geçen büyük veri bilimine ve altyapı sorunlarının çözümüne döndürdük.
Parti politikasında sözü geçen “E-devlet uygulamalarını düzenli olarak güncelleyip yenileyeceğiz. Dijital dönüşümü, sadece hizmetlerin online olarak verilmesini ifade eden e-devlet ile sınırlı tutmayacağız. Ülkemizin bütün sorunlarının çözümünde politikalar geliştirirken başvuru kaynağı olacak büyük veri bankası oluşturacağız.” Maddelerininde sözü geçen büyük very bankası için gerekli olan ve eğitiminin verilmesinin planlandığı büyük veri biliminin daha geniş bir açıklaması istendi. bir devlet güvenilirliği yakalamak için yalnızca liyakât kültürü inşası değil, aynı zamanda gerçekçi verileri halk ve yatırımcılar tarafından erişilebilir kılması gereklidir. Bu durumu İnce şu sözlerle açıklıyor: “Kurumlara güven.. Sorular çalınıyor, Merkez Bankası’nın kur koruma mevduatla ilgili ne kadar para ödediğinin açıklaması yapılmıyor, hazineden 128 milyar doları açıklayamıyor, enflasyon oranlarına kimse inanmıyor. Devlete olan güven…”. Devlete olan güvenin gerçeği yansıtan verileri erişilebilir kılan bir büyük veri bankasının kurulması gerekliliğinin üzerinde duran İnce, aynı zamanda e-devlet sistemini tepeden tırnağa güvenilir bir hale getireceğini açıklamalarında belirtti. Veri biliminin eğitim öğretim sürecine katılması gerektiğini belirtirken teknoloji kullanımının etkinleştirilmesinin de altını çizdi Muharrem İnce. Teknoloji kullanımının etkinleştirilmesi gerekliliğini öngördüğü alanlardan biri yerel yönetim. Parti politikasında akıllı kentlerden söz etmesi üzerine ortaya çıkabilecek very hırsızlığı ve özel alana müdahale sorunlarının önlenmesi üzerine düşünüp düşünmediğini ve hangi çözümleri öne sürdüğünü sorduk. Muharrem İnce ise bu soruya bunu uzmanına sormamız gerektiği, bu sorunun muhattabının o olmadığı yanıtını verdi. Ardından fazla detaya inip dağın arkasına bakmaya çalışmaktansa öncelikle dağın önündeki soruna odaklanmamız gerektiğini belirtti. Dağın önünde acilen çözülmesi gereken bir deprem problem vardı. Özellikle Türkiye üzerinde çok sayıda fay hattı bulunan genç bir toprak parçasında yaşayan bir ülke olduğundan şehir yapılanmalarında ve kent yönetimlerinde teknoloji aracılığıyla önceden depremi öngörebilecek ve önleyebilecek sistemler kurulmalıydı. Teknoloji ve veri biliminin üzerinde bu denli duran Muharrem İnce’den aynı zamanda eski CHP adayı olarak CHP’nin eski seçimlerde yaşadığı altyapı sorunları yaşamamak için geliştirilen çözüm önerilerinden bahsetmesi istendi. Güçlü bir altyapı ancak iyi miktarda sermaye ile sağlanabilir. Yeterli miktarda sermayeye sahip olamayacak kadar yeni ve ne kadar ün kazanırsa kazansın küçük çaplı olan parti kendi maddi şartları bünyesinde kısıtlı altyapı kurma çabalarında bulunurken diğer muhalefet partilerinin de el ele vererek ortaklaşa çalışmaları gerektiğini savunuyor.
Söyleşi boyunca Muharrem İnce’nin sorularımızı dikkatlice dinlemesi, bazı yerlerde notlar alması genç nesilde değişim potansiyeli gördüğünü ve aynı zamanda yenice kurulmuş bir parti olarak daha stratejik oynayarak ve güzel reklamlarla halk karşısına çıkmaya çalıştığını gösteriyor. Bu röportaj sonunda odadan yalnızca parti politikalarını genç gazetecilerle paylaşan bir politik figürü değil, aslında bir bireyi tanımış bir şekilde ayrılmış olduk. Değişim rüzgarının karşısında dikilen bir politik figürün farklı pozlardan fotoğraflarını çekerek sizlere çelişkili gözükebilecek yanlarını da aktarmış olduk. Şimdiyse değişim rüzgarının devirmemesi için çaba sarf eden, yeni yola başlamış ya da uzun süredir bu yolu kat eden politik figürlerle karşınıza çıkmak üzere kısa bir hoşça kalın diyorum.