Sezona çok iyi bir giriş yapan Beşiktaş için işler, Galatasaray derbisinin ilk yarısı sonunda harika gidiyordu. Ancak derbinin ikinci yarısında yenilen gollerle gelen mağlubiyetten ziyade maç sonundaki olaylar siyah beyazlılar için rüzgarın tam tersine dönmesini sağladı. Rüzgar tersine döndü dönmesine ancak bir sonraki hafta gelen Antalyaspor mağlubiyetiyle, bir de fırtınaya döndü. Sezona 4’te 4 ile giren Beşiktaş ve herkesin beğenisini kazanan oyunu, Antalyaspor maçıyla beraber taraftarın bütün umutlarını boşa çıkarmıştı. Herkesin kafasında takımın krize girdiği düşüncesi vardı. Aynı 2004 yılındaki Samsunspor maçı sonrası yaşanan süreç gibi. İşte bu açıdan Eskişehirspor deplasmanı çok önemliydi. Ligin en zor Anadolu deplasmanlarından biri olan üstelik yeni sezona da iyi başlayıp her takımı içeride dışarıda zorlayacağının sinyalini veren EsEs karşısında alınan galibiyet Beşiktaş için sadece bu kriz döneminden çıkış için önemli değildi. Aynı zamanda milli takım arasına galibiyetle giden Beşiktaş’ın bu iki haftalık arada Oğuzhan gibi takımın en önemli oyuncularından birinin yanı sıra Holosko gibi bir silahın da sakatlıktan kurtularak tam kadro lige dönmesi son derece önemli. Öte yandan Beşiktaş için bir diğer önemli nokta da Trabzonspor ve Galatasaray derbileri ile Bursaspor ve Eskişehir deplasmanlarını da içeren ilk 7 haftalık periyodu 15 puanla tamamlamak. Yeni kurulan bir takım için ilk 7 haftada böyle bir fikstürden 15 puan çıkarmak son derece önemli. Oyun olarak ilk 4 haftanın gerisinde kalınsa da böyle kritik bir süreci atlatabilmek büyük takımlara özel bir durumdur. Bunu her büyük takım da yapamaz. Bu noktada teknik kadro ve yönetim çok önemlidir. Biliç ve ekibi, Önder Özen gibi önemli bir futbol adamının da yardımıyla bu süreci çok iyi atlattı diyebiliriz. Beşiktaş’ın ve Biliç’in aldığı cezaların takımı çok fazla etkileyeceğini düşünmüyorum. Zaten seyirci rekoru kırılan maçta bile Atatürk Olimpiyat Stadı rakibi baskı altına alabileceğiniz bir stat değil. Sadece kulübe maddi olarak destek sağlıyordu olimpiyat stadı. Öte yandan Biliç’in teknik ekibi son derece önemli futbol adamlarından oluşuyor. Bu nedenle Hırvat hocanın cezalı olması Beşiktaş’a çok zarar vermez diye düşünüyorum.
Gelecek haftalarda oyununu Bursaspor maçındaki seviyede tutabilirse fikstür avantajıyla şampiyonluk yarışında öne geçebilir Beşiktaş. Sakatların dönmesi ve Kerim Frei, Ömer Şişmanoğlu ve Eneramo gibi yeni transferlerin de takıma uyum sağlamasından sonra, Beşiktaş ilk haftalardaki ivmeyi tekrar yakalayabilir. Son olarak İbrahim Toraman ve Sezer Öztürk arasındaki olaya kısaca değinmek istiyorum. Bu tip olayların hayatın bir parçasıdır. Her takımda böyle olaylar oldu ve eminim bundan sonra da olacaktır. Ancak iki oyuncu da maalesef bu konularda “vukuatlı” durumundalar. Üstelik İbrahim Toraman’ın takımda kalış ve Sezer Öztürk’ün de transfer ediliş süreçleri son derece enteresan. Bu iki olayda inisiyatif alan başkan ve yönetim kurulu acaba bu kavgadan sonra da inisiyatif alabilecek mi bekleyip göreceğiz…