Geleneksel olarak kafamızda sınıflandırdığımız branşların ötesinde, yeni bir akımla karşı karşıyayız. Bilindiği üzere bilgisayar üzerinden gerçekleşen müsabakalar artık spor kategorisinde sayılıyor ve adına da “e-spor” diyorlar. Peki ama niye, e-spor gerçekten spor mu? Bu yeni ve giderek büyüyen konsepte daha fazla yabancı kalmamak adına e-spor hakkında tartışma başlatmak istiyorum.

Öncelikle artık herkesin kolaylıkla erişebildiği bilgisayarlar bu oyunların kitlesini çok genişletmiş durumda. E-spor kategorisine giren birçok oyunu internet bağlantısıyla rekabetçi olarak oynayabiliyorsunuz. İşin spor boyutu elbette bir profesyonellik gerektiriyor fakat benim odaklanmak istediğim nokta e-sporun bildiğimiz spor tanımına ne kadar uyduğu. Genel olarak sporu şöyle tanımlayabiliriz: belli kurallara ve tekniklere uyularak yapılan, bedensel gelişmeye yararlı, eğlenmek, eğlendirmek ve yarışmak amacı da bulunan beden hareketlerinin tümü. E-sporun bu tanımdaki ögelerin hepsine uyduğunu rahatlıkla gözlemleyebiliriz. Oyunların belirli kuralları ve teknikleri var, el-göz koordinasyonu, parmak hareketi-hassasiyeti gibi konularda gelişim, yüksek rekabet ve eğlence e-sporda mevcut ve bu çekişme sahnede on binlerce kişiyi, ekranları başında ise milyonları kendisine çekmeyi başarıyor. Buna ek olarak zihinsel ve fiziksel efor birlikte bulunmadığı sürece başarı mümkün olmuyor. Dolayısıyla diğer sporlardan o kadar da uzak görünmüyor.

League of Legends tarihinin en başarılı ismi Faker(ortadaki) ve takımının 2015’te Dünya Şampiyonu olduğu zamandan bir kare

Bildiğimiz en köklü ve büyük spor organizasyonu olan Olimpiyat Oyunları’nın başkanı Thomas Bach geçtiğimiz sene 2024’te e-sporun olimpik oyunlara dahil edilmesi konuşulduğu sırada, e-sporun olimpik kurallara aykırı ve spor değerlerine ters olduğuna dair bir açıklama yapmıştı. Fakat bu kadar büyük bir kitleyi ve gerçeği bir noktada görmezden gelmek zor olacaktır. Neyin spor olduğu geçerli bir tartışmadır ve herkesin konu hakkında söyleyecekleri vardır. Örneğin satranç da bazıları tarafından spor kabul edilmese de literatürde spordur. “Gerçek” sporun doğal bir fiziksel aktiviteye ve gelişime dayalı olduğunu savunan ciddi bir kesimden söz edebiliriz. ESPN başkanı John Skipper da 2014’te bu minvalde bir açıklama yaptıktan 1 yıl sonra sitenin spor kısmına e-spor kategorisini eklemekten başka çare bulamamıştı.

Türkiye’nin uluslararası alanda en başarılı e-spor(CS:GO) takımı “Space Soldiers”

Bu noktada, spor eğer sporcular yani “atletler” tarafından icra ediliyorsa, bunu e-spor oyuncuları için de söyleyebilir miyiz? Tuhaf gelse de bunu hak ettiklerini iddia edebiliriz. Fiziksel efor olarak normal bir insandan çok daha fazla aktifler ve başarılar yoğun çalışmanın ürünü. Bazılarına göre anlamsız, dakikada 400-500’ü bulan klavye-maus hareketi ciddiye alınması gereken bir aktivite. Günün yarısını kapsayacak şekilde antrenman yapan ve dünyanın dört bir yanında düzenli liglerde mücadele eden profesyonel oyuncular işin boyutunu göstermekte. Sadece buradan yola çıkarak e-spor’un diğer sporlar gibi amatör ve profesyonel ayrımını yapabiliyoruz. Tartışmanın diğer bir boyutu ise bunun gerçekten önemli olup olmadığı, yani e-spor eğer mücadeleci ve seyirci toplayan bir aktiviteyse gerisinin belki de fazla bir önemi yoktur. Yıldız bir futbolcuyu izlemek ile süper bir e-spor oyuncusunu izlemek arasında ne gibi farklar var? E-spor’un da diğer sporlar gibi hikayeleri, şampiyonluk mücadelesi, büyülü anları mevcut. Sanırım burada ayırt ettiğimiz nokta biraz Thomas Bach’ın da vurguladığı olimpik ruh ile ters düştüğü düşüncesi. Olimpik sporlar (daha rafine ve doğallıkla özdeş, insan vücudunun kapasitelerini ön plana çıkartan sporlar) özelinde buna katıldığımı söylemem gerekiyor, fakat satranç ile bariz bir farkı yok ise spor kategorisine alınmasında bir engel göremiyorum. E-sporun alışkanlık bozan tarafı geleneksel zihinlerde krize yol açıyor, örneğin satrancın bu kadar tartışıldığını hatırlamıyorum. Bundan yüzyıllar sonra futbolun 90 dakikalık az aksiyonlu ve arkaik bir oyun görülüp e-spor hayatın merkezinde olduğu bir senaryo uzak değil ve tarihin yanlış tarafında olmak istemeyiz.

Kuzey Amerika League of Legends liginin oynandığı salondan bir kare, takımlar yan yana dizilmiş ve seyirciler mücadeleyi dikkatle takip ediyor.(2016)

Bu tartışmanın çok su götüreceğine şüphem yok, ve bir sonuca varması pek mümkün değil. Ancak şu an için e-spor gerçeği azımsanamayacak noktada. Profesyonel spor kulüpleri devasa e-spor yatırımlarını yapıyorlar ve market gitgide büyüyor. (örneğin NBA ve Avrupa’nın büyük spor kulüpleri). Çok yakın gelecekte, örneğin 50 sene sonra e-sporun hakim olacağı bir dünyada yaşayabiliriz. Bu yüzden geleneksel anlayışımıza uymasa da, henüz “spor” diyemesek de bu rekabetçi branş en azından “e-spor” olarak kendi başına bir kategori olmayı hak ediyor.

Referanslar
http://www.dailymail.co.uk/sport/esports/article-4812762/Why-esports-real-sports.html

https://edition.cnn.com/2016/05/31/sport/esports-is-professional-gaming-a-sport/index.html

https://www.theguardian.com/commentisfree/2017/aug/11/esports-olympic-video-games-ioc-gaming

http://www.zam.com/article/736/the-hidden-worlds-of-esports-stages

Leave a Reply