Kadın olmak, hiçbir zaman için kolay bir şey değil. Kadınlar çoğu zaman sadece kadın oldukları için bir çok engelle karşılaşıyorlar. Sporda da durum pek farklı değil maalesef, kadın sporcu olmak da zor.

8 Mart Dünya Kadınlar Gününde de dünyaya ilham vermiş, adından söz ettirmiş kadın sporculara dair mini bir dosya hazırlamak istedim.

İşte dünyaya adını altın harflerle kazımış kadın sporcular…

JİMNASTİĞİN PRENSESİ: NADİA COMANECİ

Montreal’in ev sahipliği yaptığı 1976 olimpiyatları ile hayatımıza girdi Nadia Comaneci. Kenarlarında Romanya bayrağının renklerinde şeritler taşıyan beyaz mayosu ile jimnastik salonunda boy gösterirken sadece 14 yaşındaydı. Yarıştığı her alette izleyenleri büyülüyordu. Ancak bir tanesi öylesine özeldi ki onu dünya tarihine altın harflerle kazıdı. Asimetrik paralelde takımının son sporcusu olarak yarışıyordu. Bar rutini izlemesi oldukça keyifliydi ve kusursuz görünüyordu. Ancak Comaneci yere inip rutinini bitirdiği zaman sonuç tabelası 1.0 ‘ı gösteriyordu. Herkes büyük bir şaşkınlık içindeydi, böylesine bir rutin 1.0 puanı hak etmemişti. Oysa hakemler 10.0 yazmak istemişlerdi ancak Montreal’deki bilgisayarlar bu puanı yazmak için tasarlanmamış olduğundan 1.0 olarak görünüyordu, kendi değimi ile Nadia Comaneci’nin. Bu teknik hata kısa bir süre içinde düzeltildi ve tabelada 10.0 yazısı belirdi. Bu tarihi bir andı ve Nadia Comaneci’yi sonsuza kadar dünya tarihine kazıyacaktı. Dönemin bugünden çok farklı olan puanlama sisteminde o güne kadar hiç kimse “Perfect 10” yani tam puan alamamıştı. Montreal’de 14 yaşında ufak tefek bir kız ilk kez bunu başardı ve  olimpiyat oyunları boyunca altı tane daha 10 tam puan aldı. Montreal’deki başarısının ardından sadece jimnastik dünyasının değil tüm dünyanın bildiği bir isim haline geldi Nadia Comaneci. Aradan geçen yıllara rağmen jimnastik denince akla yine ilk onun adı geliyor…

YAŞAYAN EFSANE: SERENA WILLIAMS

Günümüzde tenis denince akla gelen ilk isim onunki belki de. Amerikalı raket şu an 23 Grand Slam sahibi. Oynadığı tenis ve karakteri ile dünyaya yepyeni bir tenisçi profili armağan etmiş bir isim Serena Williams, ablası Venus ile birlikte. Güçlü vuruşları, sert servisleri ile dünyada alışılagelmiş olan kadın tenisçi profilini tamamen yıktı. Onu tarihe kazıyan sahip olduğu Grand Slam şampiyonlukları, oyunu değil sadece. Serena Williams, cinsiyet eşitliği, kadın hakları gibi konularda verdiği savaş ile genç kızların idolü aynı zamanda. Siyahi bir kadın olarak, kariyeri boyunca pek çok kez ırkçılık ile mücadele etmiş bir isim olarak ırkçılığa karşı duruşu ile de gerçek bir savaşçı Serena. O bir anne aynı zamanda. Kadın sporcuların doğum yaptıktan sonra tekrardan spora dönebileceğinin en güzel örneklerinden biri. Tenisi ve uğruna savaş verdiği değerler ile tarihin her zaman konuşacağı bir sporcu Serena Williams. Zaman zaman kötü bir kaybeden olmasından kaynaklı olarak, tenis kortlarında farklı fırtınalar estirse de Serena tüm tenisseverlerin kraliçesi.

O tenisin yaşayan efsanesi…

Ufak bir dipnot: Serena ve ablası Venus Williams’ın, babalarının emekleri ile nasıl dünyanın konuştuğu efsane sporcular haline geldiğini anlatan “King Richard” adında bir film çekilecek. Dünya tenis tarihini değiştiren bu kadınların hayatı film oluyor ve beyaz perdeye taşınarak hikayeleri ölümsüz hale getiriliyor görünen o ki.

REKORTMEN: LARİSA LATYNİNA

Uzun hali ile Larisa Semyonovya Latynina, 1934 Ukrayna doğumlu Sovyet jimnastikçi. Döneminin en parlak isimlerinden olan Latynina, her yarıştığında zarif jimnastik tarzı ile izleyenleri büyülemeyi başarmış bir isim. 1956-1964 arasında SSCB’yi temsil etmiş olan jimnastik takımı ile 4, bireyselde ise 14 olimpiyat madalyası kazanmış bir kadın. 18 madalyalı bu koleksiyon yıllar boyunca yani tam 48 yıl boyunca kadın erkek fark etmeksizin hiç bir sporcu tarafından geçilemedi. 2012 Londra Olimpiyatları’nda ABD’li efsane yüzücü Michael Phelps Latynina’nın rekorunu kırdı. Ancak Latynina hala en çok olimpiyat madalyası olan kadın sporcu.

HENÜZ GENÇ OLSA DA: ADA HEGERBERG

Ada Hegerberg, o 1995 doğumlu yani henüz oldukça genç bir isim. Ondan efsane diye bahsetmek ne kadar mümkün bu tartışılabilir. Daha doğrusu kariyerinin bundan sonraki kısmı Norveçli futbolcuya ne getirir bilinmez ama onun adının tarihin bir yerlerinde mutlaka kalacağı kesin. Ballon D’or, Altın Top, her yıl FIFA tarafından verilen, dünyanın en prestijli futbol ödülü 2018’de ilk kez kadınlara da verildi. Olympic Lyon’un santraforu Hegerberg de bu ödülü kazanan ilk kadın oldu. Aslında Ada için hak edilmiş bir ödül. Lyon’un üst üste üç yıl Şampiyonlar Ligi’ni kazanmasında en önemli katkı Hegerberg’e ait. Bundan sonrası ne getirir bilinmez ama Ada Hegerberg aldığı Ballon d’or ile adını tarihe yazdırdı orası kesin.

***

 

Resimler 

defendernetwork.com
www.eonline.com
www.zed.fr
www.lifeinnorway.net
en.wikipedia.org
tr.pinterest.com
www.urbanjoker.com

Leave a Reply