Olimpiyatlar Tarihinde Kara Bir Leke: Münih Katliamı

Yaz Olimpiyatları dünyanın en önemli spor organizasyonu olarak kabul edilir. 4 yılda bir düzenlenen Olimpiyat Oyunları’nda olimpiyat felsefesine uygun bir anlayışla insanın dengeli gelişimini gerçekleştirmek olimpik hareketin temel hedefidir. Ülkeler arasındaki dostça rekabetin ve etkileşimin bir sembolü olarak görülen yaz olimpiyatları bundan 47 yıl önce ne yazık ki korkunç bir trajediye sahne oldu.

İsrail olimpik takımı Münih Olimpiyatları açılış töreninde seyircileri selamlarken.

26 Ağustos 1972’de başlayan Münih’teki Yaz Olimpiyatları tüm hızıyla ve coşkusuyla devam ediyordu. Tüm dünya sporun güzelliğine ve rekabet ortamına kilitlenmiş, müsabakaları heyecanla takip ediyordu. Ancak takvimler 4 Eylül 1972’yi gösterdiğinde dünya Münih’ten gelen haberle sarsıldı. Olimpiyat köyünü basan Kara Eylül adlı örgüte bağlı silahlı 8 Filistinli terörist, İsrailli sporcuları rehin almıştı. İlk çıkan arbedede 3 sporcu, 4 doktor ve 2 yönetici saldırganlardan kaçmayı başardı ancak 2 İsrailli sporcu onlar kadar şanslı değildi ve arbede esnasında ne yazık ki teröristler tarafından öldürüldüler. Olaylar bununla bitmemişti. Saldırganların elinde hâlâ 9 İsrailli sporcu ve 1 antrenör vardı. Saldırganlar ellerindeki rehinelere karşılık olarak İsrail hapishanelerinde tutuklu bulunan 200 Filistinlinin serbest bırakılmasını istediler. Ancak İsrail hükumeti çok net bir şekilde teröristlerle pazarlık masasına oturmayacaklarını Alman hükumetine bildirdi ve Almanya’ya kendi birliklerini göndermek istedi ancak bu istek Alman hükumeti tarafından reddedildi. Alman yasaları yüzünden olaylara Alman ordusu da müdahale edemiyordu. Bütün bu olanların üstüne Alman polislerin acemiliği de eklenince durum iyice işin içinden çıkılmaz bir hâl aldı. Saldırganlar ile pazarlıklar devam ederken polisin operasyon hazırlığını televizyondaki canlı yayından fark eden saldırganlar polisi durması için uyardılar. Operasyon hazırlığı iptal edilmişti.

Teröristlerin ellerini kollarını sallaya sallaya olimpiyat köyüne nasıl girebildikleri hâlâ bir gizem.

Dünya şoktaydı, olimpiyat komitesi oyunlara bir gün ara vermişti. Dünya ilk defa uluslararası bir terörizme tanıklık ediyordu. Saldırganlar Kahire’ye gitmek için bir uçak ve havalimanına gitmek için de helikopter istediler. İsteği kabul eden Alman makamı saldırganlara 2 adet helikopter tahsis etti. Alman polislerinin planı, saldırganları havalimanının tepesine yerleştirdikleri keskin nişancılarla etkisiz hale getirip rehineleri kurtarmaktı. Ancak Alman polisler o kadar acemiydi ki daha saldırganların kaç kişi olduklarını bile bilmiyorlardı. Üstelik burada şöyle bir gariplik daha vardı ki havalimanının çatısına keskin nişancı olarak yerleştirilen polislerin aslında hiçbiri keskin nişancı değildi, onlar sadece iyi atış yapan gönüllü polislerdi. Zaten ellerindeki silah standart ordu silahı olan G3’tü ve bu silahta gece görüşü ve dürbün gibi hiçbir ekstra ekipman yoktu. Bu nedenle operasyonda projeksiyon ışıkları kullanılacaktı. Saldırganlar rehineler ile birlikte kendilerine tahsis edilen helikopterlerle havalimanına gittiler. Saldırganlardan ikisi helikopterden inip uçağı kontrol etmeye gitti. Saldırganlar Kahire’ye uçuşa hazır bir uçak bekliyorlardı ancak uçağın işi bomboştu. Bunun Alman polisinin bir oyunu olduğunu anlayan teröristler helikoptere doğru koşmaya başladılar. Bu esnada havalimanı çatısına yerleştirilmiş olan projeksiyon ışıkları yakıldı ve keskin nişancılar(!) ateşe başladılar. İlk ateşte 2 saldırgan öldürüldü fakat diğer saldırganlar bu ateşe anında yanıt verip ışıklandırma kulelerini etkisiz hale getirdiler. Işıkların bertaraf edilmesiyle avantajını kaybeden Alman polisi 45 dakika sonra zırhlı araçlarla rehineleri kurtarmak için yeni bir operasyon başlattı. Bir çıkış yolu kalmadığını gören teröristler elleri ve gözleri bağlı bir şekilde helikopterde bekleyen İsrailli sporcuları el bombasıyla katlettiler. Teröristlerin olimpiyat köyünü basıp İsrailli sporcuları rehin almasıyla başlayan trajedi tam 19 saat sonra sona ermişti. 11 İsrailli sporcu, 1 Alman polisi ve 5 terörist can vermiş 3 terörist de sağ ele geçirilmişti. Alman polisi tarafından kurtarma operasyonu olarak başlayan müdahale adeta bir katliama dönüşmüştü.

Alman polisinin kurtarma operasyonundaki acemiliği 11 İsrailli sporcunun hayatına mâl oldu.

Olaylar nedeniyle olimpiyatlara bir gün ara verildi fakat 6 Eylül tarihinde yapılan cenaze töreninin ardından(İsrail başta olmak üzere pek çok ülkenin olimpiyatları bırakıp ülkelerine dönmesine rağmen) oyunlar devam etti. Ölen 5 teröristin cenazeleri Libya’da oldukça tepki çeken bir şekilde devlet töreniyle gömüldüler. Arap ülkeleri içinde sadece Filistin ile ilişkisi iyi olmayan Ürdün bu olayları kınadı. Zaten 5 yıl önce yaşanan Altı Gün Savaşları nedeniyle Arap ülkeleriyle arasında gergin bir ilişki bulunan İsrail, bu olaylardan sonra daha fazla sakin kalamadı ve Suriye ve Lübnan’daki Filistin kamplarını bombaladı. Etkisi bugün bile hissedilen Münih Katliamı, İsrail ile Arap ülkeleri arasında onarılamayacak bir hasara yol açmasının yanı sıra dünya kamuoyunu uluslararası terörizm ile tanıştırması açısından da önemlidir. Alman polisinin operasyon fiyaskosundan da ders alan birçok ülke anti-terör timleri kurdu ve bu tür olaylara nasıl müdahale edileceğini daha kapsamlı düşünmeye başladı.

Kaynakça

Large, David Clay. Munich 1972 : Tragedy, Terror, and Triumph at the Olympic Games. Lanham, Md : Rowman & Littlefield Publishers. 2012.

Fotoğrafların Kaynakçası

http://www.salom.com.tr/arsiv/haber-62643-munih_1972.html

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/tarihe-kanli-olimpiyat-olarak-gecti-3832196

https://www.prpchannel.com/tr/attualita/cultura/1972-massacro-delle-olimpiadi-monaco/

 

 

 

Leave a Reply