Nusret Demiral
Mumcu davasının savcısı
Devlet Güvenlik Mahkemeleri tarafından görevlendirildi.
[box_light]Neden DGM?[/box_light] Devlet otoritesini zaafa uğratmak ve bozmak suçu ya da kamu güvenliğini yüksek seviyede tehdit etmek suçunun işlendiği bu derecede kesin miydi de DGM olayı üstlenmişti? Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok davalarında hiçbir sonuca varamayan DGM bu kez ne yapabilirdi? ??????????
İnterStar televizyonuna gelen bir telefonda “Olayı İslami Kurtuluş Örgütü olarak üstlendik” deniyordu. İç işleri Bakanı İsmet Sezgin’in Meclis konuşmasında da yer alan bu bilgi dava dosyasının, hükümetin başına bela olmaması adına gayet kıymetliydi. Şimdi olayı DGM üstlendi dedik. Peki neden? Yıl 2012. PKK-MİT Oslo görüşmesi ses kaydı ortaya çıktı. Gündeme bomba gibi düştü. Müsteşar Hakan Fidan PKK temsilcisi Sabri Ok ile oturmuştu masaya. Türkiye çalkalandı. Terörist ile aynı masaya nasıl oturursunuz denildi. Bir süreç vardı ve işliyordu. Bir de şunu hatırlayalım; 1992 yılında Eşref Bitlis Paşa Kuzey Irak sınırına 67 karakol kurdurmak için Barzani ve Talabani ile sürekli yakın temasta bulunuyor, adeta iki ülke arasında mekik dokuyordu. Amaç PKK terör örgütünü ortadan kaldırmak! Yani çözüm süreci dediğimiz olay 1992 yılında yürürlüğe koyulabilirdi. Bitlis Paşa şu anki BDP milletvekili Ahmet Türk ile dahi bir televizyon programına çıkmış ve kamuoyu yoklaması yapmaya çalışmıştır. Ama 93 buna izin vermemiştir! Konuya dönecek olursak, çözüm süreci aynı çözüm süreci. Yani PKK ve MİT’in temas halinde bulunması muhtemel. TBMM 26 Ocak 1993 günlü 59’uncu birleşiminde Refah Partisi sözcüsü Oğuzhan Asiltürk şu ifadeyi kullanıyordu; Uğur Mumcu’nun son açıklamalarında PKK-MİT ilişkilerinden bahsettiğini, onu belgelerle açıklayacağını ifade ettiğini hepimiz biliyoruz, duyduk. Evet, gazeteci arkadaşları da bu ifadeyi kullanmışlardı. Gizli yürütülen bir süreç vardı ve bir noktada kırılmıştı. Eşref Paşa’nın makamında kabul ettiği o gazeteci sürece giden ilk adımdı ve sürecin yok olması için işe ondan başlamışlardı. PKK-MİT görüşmesinin kamuoyuna açıklanması Mumcu’nun son kozuydu belki de. Zora düşürülmüştü. Gafil avlanmıştı…
Kimdi bunlar? Kökleri Panama’ya kadar dayanıyordu belki de. Ülkeleri yönetecek adamları dahi onlar seçiyordu. DGM de olayı örtbas ederek yardım ediyordu onlara bir nevi. ‘Karşı’ bir güçtü bunlar. Katlettiler Mumcu’yu. İslami örgütleri soktular araya, bize de inanın dediler. İnandılar, inandık. Dur demenin vakti gelmedi mi?
“Kadı ola davacı ve muhbir dahi şahit, ol mahkemenin hükmüne derler mi hiç adalet?”
Bir sonraki yazı : Adnan Kahveci Dosyası