Osmanlı  Devleti’ne yaklaşık 450 yıl başkentlik yapmış olan İstanbul, hem dünya hem de Türk tarihinde ayrı bir öneme sahiptir. İmparatorluğun gözbebeği olan bu şehre asırlar boyunca büyük ihtimam gösterilmiş ve günümüzde de gösterilmektedir.  Osmanlı devrinde bu kent, özgün bir dokuya sahip olmuştur. Çeşitli mimari üsluplarda inşa edilen yapılar, bu dokuyu oluşturan ana unsurlar olmuştur.  Bu farklı üsluptaki yapıların altında yatan faktörlerden biri de kentte istihdam edilen yabancı mimarlardır. Yazımızın konusu olan ve daha çok Ayasofya’da yaptıkları restorasyon çalışmaları ile tanınan Gaspare Fossati ve kardeşi Giuseppe Fossati de bu nadide kente kendi mühürlerini vurmuşlardır. Bu yazımızda bu iki mimarın İstanbul’da inşa ettiği bazı yapılara kısaca göz gezdirdikten sonra, Ayasofya’da yürüttükleri restorasyon projesi üzerinde duracağız.

Gaspare Fossati, 1809 yılında İsviçre’de doğmuştur. Ailesinde pek çok mimar ve ressam bulunan  Fossati, kendisi de bu yolda çalışmayı seçmiş ve Milano’daki Brera Akademisi’de eğitim almıştır. O dönemde Brera Akademisi’nde hakim olan Neo-Rönesans üslubu üzerine aldığı eğitim, kendisine ileride Rusya’da çalışmanın kapılarını aralayacaktır. Mezuniyetini müteakip iki sene İtalya’da kalmış ve tarihi binaların restorasyonu üzerine çalışmıştır. 1832 yılında, o dönemde Rusya’da çalışan ve kendisi gibi bir mimar olan amcasının yardımıyla Rusya’ya gitmiş ve bazı özel evler ve hanlar inşa etmiştir.  Rusya’da aristokratlar için çalışan genç Fossati, yakaladığı başarılarla Saray Mimarı unvanını almıştır.

Gaspare Trajano Fossati

Gaspare Fossati ‘nin Osmanlı Devleti ile yolunun kesişmesi meşhur İstanbul yangınları sonucu olmuştur. 1831 yılında çıkan bu yangında Rus Elçilik binası da büyük hasar görmüştür. Bu ahşap binanın yerine daha gösterişli bir bina yapılması için Gaspare Fossati görevlendirilmiş ve Rus çarlığı bu genç mimarı İstanbul’a göndermiştir. Kardeşi Guiseppe’yi yanına alan Gaspare Fossati,  1839 yılında yeni bir elçilik binası inşası için çalışmalara başlamıştır. Bu iki kardeş, neo- klasik üslupta inşa edilen ve bugün hala kullanımda olan Elçilik Sarayı’nı inşa etmişlerdir.  100 metre cepheli bu görkemli yapı, o dönemde Rus Çarlığı’nın Osmanlı ve Boğazlar üzerindeki emellerinin bir ifadesi olarak görülüyordu. İstanbul’un siluetine aykırı bir görüntüye sahip olması ve Boğaz’a yakın bir konumda bulunması nedeniyle, Boğaz’dan geçen savaş gemilerine bir uyarı niteliği taşıyordu. O dönemde İstanbul’daki  yabancılar arasında, bu ihtişamlı yapının gelecekte Boğaz kıyılarına sahip olacağına inanılan Rus çarına ikametgâh olarak hazırlandığı söylentileri de dolaşıyordu.

Hazine-i Evrak Binası ( kaynak : https://www.devletarsivleri.gov.tr)

Rus Elçilik binası ile İstanbul’da büyük ün kazanan Fossati kardeşler, İstanbul’da durdukları süre içerisinde yeni siparişler almışlardır.  Günümüzde de işlevini sürdüren Hazine-i Evrak adındaki arşiv binası bu örneklerden biridir. Alay Köşkü karşısındaki, geniş saçaklı kapının iç tarafında sağda yer alan ortası kubbeli bina, Bâb-ı Âli arşivini muhafaza etmek üzere inşa edilmiştir. İstanbul’da geçmiş yıllarda büyük yıkımlara yol açan yangınlar, Gaspare Fossati’nin ehemmiyet gösterdiği bir husus olmuştur.  Belgeleri yangın tehlikesinden korumak için binanın merdiveni, kat döşemeleri, hatta kapı kanatları İstanbul Tersanesi’nde demirden yaptırılmıştır.

Fossati’nin İstanbul’da üstlendiği en önemli iş ise Ayasofya restorasyonudur. Sultan Abdülmecid, Ayasofya’nın tamiratı için Fossati kardeşleri görevlendirmiştir. O devirde Osmanlı Devleti’nin inşaat işlerini yapan Ermeni Balyan Ailesi’nin bu görev için  tercih edilmemesi de üzerinde durulması gereken bir husustur.  

Ayasofya’nın restorasyonu için önceleri düşük bir bütçe ayrılmıştı lakin Şeyhulislam Mekkîzâde Mustafa Âsım Efendi’nin mirası da bu iş için istimal edilince daha büyük bir onarım projesine girişildi. Fossati’nin liderliğinde 800 işçinin görev aldığı restorasyonda ilk olarak Ayasofya’nın yapısal sorunları çözülmüştür. Tarihi yapıyı ayakta tutabilmek için kubbedeki çatlaklar onarılmış, galerilerdeki sütunlar güçlendirilmiştir.  Duvar ve zeminde bulunan mermerler temizlenmiştir.

Fossati’nin yaptığı çizimler
Teteriatnikov, (1999)

Fossati, kemerlerde ve galerilerdeki tonozlarda yapılan çalışmalar sonucunda, badana tabakalarının altında eski Bizans mozaiklerinin yerlerini tespit etmiştir. Sultan Abdülmecid’in bu mozaiklerin ortaya çıkarılmasını istemesi üzerine, yapılan hummalı çalışmalar sonucunda birçok mozaik gün yüzüne çıkarılmıştır. Fossati kardeşler çalışmalar esnasında buldukları mozaikler hakkında çizimler yaptılar. Ayasofya’nın mozaiklerini içeren bu belgeler günümüzde Ticino’daki kanton arşivlerinde muhafaza edilmektedir.

Fossati kardeşler, İslam inancındaki çeşitli yasaklardan ötürü insan figürü ve haç işareti içeren mozaiklerin üstünü kapatmışlardır. Badana ile kapatılan bu mozaiklerin üzerine, Fossatiler tarafından ortamın dokusunu bozmayacak şekilde süslemeler yapılmıştır.

Üzeri kapatılan bazı mozaikler, yaklaşık 80 sene sonra yapılan restorasyonda çok az hasarla tekrar gün yüzüne çıkarılmıştır. Erken Cumhuriyet döneminde yapılan restorasyonun kilit ismi Thomas Whittemore, Ayasofya’nın mozaiklerinin günümüze kadar ulaşmasında, Fossati kardeşlerin yaptığı dokunuşların büyük katkısı olduğunu söylemektedir. Üzeri kapatılmadan önce kenet demiri ile güçlendirilen bazı mozaikler, günümüze ulaşmayı başarmıştır.

Fossati restorasyonunda haç işareti üzerine yapılan desenler / Cumhuriyet döneminde yapılan restorasyonda açığa çıkarılan haç işareti

Teteriatnikov, (1999)

Fossatiler bu kutsal mabede eklemeler de yaptılar. Yapı içine yeni kandiller takıldı, kıble duvarındaki pencerelere yeni vitraylar eklendi ve duvarlardaki nakışlar yenilendi. Daha önceleri kare biçiminde, küçük boyutta olan ve Arapça Allah, Muhammed, Ebubekir, Ömer, Osman, Ali, Hasan, Hüseyin yazılı levhalar, Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin yaptığı devasa ölçüdeki yuvarlak levhalar ile değiştirildi. Fossati kardeşlerin Ayasofya’ya yaptığı nadide dokunuşlardan biri de hünkar mahfilidir. Sultan III. Murat döneminde inşa edilen ilk hünkar mahfili, Fossati’lerin yeni tasarımıyla değişmiştir.  Kubbeye Nur Suresi’nin 35. Ayetinin işlenmesi de yine bu restorasyon sürecinde gerçekleşmiştir .

Fossati kardeşler Ayasofya’daki restorasyon çalışmalarını 1849 yılında bitirmişlerdir. Gaspare Fossati, yaptığı bu restorasyon çalışmasından geriye, bu ihtişamlı mabedin iç ve dış resimlerini içeren bir albüm bırakmıştır. Başta Rus çarından bu konuda maddi destek talep etmiş fakat umduğu desteği bulamamıştır. 25 adet levha bulunan albümü Londra’da bastırmış ve Sultan Abdülmecid’e takdim etmiştir. Bu albüm, ilk sayfada Sultan Abdülmecid’in isminin yazılı olması ve ihtiva ettiği resimlerin Ayasofya’nın o dönemki yapısı hakkında bilgi vermesi nedeniyle günümüzde önemli bir belge niteliği taşımaktadır.

Fossati’nin Ayasofya albümünden birkaç levha:

Sultan Abdülmecid’in isminin yer aldığı giriş sayfası

KAYNAKÇA:

Can, C. (2020). İstanbul’un Yabancı ve Levanten Mimarları. Ankara: Arketon.

Çift, P., & Altunay, E. (2017). Ayasofya’nın gizli tarihi. Istanbul: Destek Yayınları.

Hillenbrand, R. (1999). Islamic art and architecture. London: Thames and Hudson.

Teteriatnikov, N. (1999). Mosaics of Hagia Sophia, Istanbul: The Fossati Restoration and the Work of the Byzantine Institute. Washington D.C., U.S.A: Dumbarton Oaks.

Leave a Reply