Geçmişten Günümüze Büyük Gökbilimciler Serisi: Galileo’nun Aristo İle İmtihanı-4

 

20150823_131607Büyük Gökbilimcileri işlediğimiz bu serinin dördüncü yazısında (serinin önceki yazıları -1-, -2-, -3-) tarihin gelmiş geçmiş en büyük gökbilimcilerinden olan Galileo Galilei’nin ilginç ve çileli hayatını inceleyeceğiz. Galileo, 18 Şubat 1564’te Pisa’da dünyaya geldi. Floransa’nın soylu ailelerine mensup olsa da yaşamının ilk evreleri pek de rahat geçmemişti. Nitekim çocukluğunda ailenin geçinebilmesi için çalışmak zorunda kaldı. Galileo’nun sanata olan ilgisi, Yunanca ve Latince bilgisi sayesinde, 17 yaşında Pisa üniversitesine girmesi zor olmadı. Babası Tıp okumasını istiyordu ama Galileo Üniversite yıllarında matematik ile tanıştıktan sonra yapmak istediği işe kesin karar vermişti. Artık babasının bütün çabalarına rağmen, Öklid’in kitaplarıyla matematik biliminde çok ilerlemişti artık. Dönemin bilim camiasında Aristo’yu ezbere bilmek her öğrencisinin göreviydi, bu saygın öğretmenin çalışmalarından şüphe duymak kabul edilemez bir küstahlık olarak görülürdü. Lakin genç Galileo doğa kanunlarını kendince sorgulama cüretinde bulundu. Öğretmenleri, genç öğrencilerinin bitmez tükenmez çalışkanlığına saygı duysalar da, onu yanlış yola sapmış biri olarak değerlendiriyorlardı.

Yeteneklerinin zorla da olsa otoritelerce tanınmasıyla, Galileo 25 yaşında Pisa Üniversitesi’nde Profesörlüğe getirildi ve artık eski felsefenin takipçilerine meydan okuyacak gücü bulmuştu kendinde. En basit deneylerle çürütülebilecek bir söylemin sahibi eğer Aristo ise şüphe duymaya cüret eden herkese karşı alaycı bir tavır sergilenirdi. “Sen kendini Aristo’dan daha mı zeki sanıyorsun.”  Galileo yaptığı deneylerle, yıllardır nice eğitimli kimsenin kabul ettiği bu hatalı doktrinin akıl dışılığını gözler önüne sermiş oldu.

Galileo Galilei Pisa’dan ayrılıp Padova Üniversite’sine geçtiğinde artık tanınan biriydi. Sınıfları dolup taşıyordu ve hatta kendi evinde özel ders verdiği birkaç özel öğrencisi de vardı. Galileo’nun bu altın çağında, gökbilimi tam olarak değiştirecek olan icat onun tarafından insanlığa kazandırılmış oldu. Teleskopun icadını, eniştesi Landucci’ye yazdığı mektupta şöyle anlatmıştı Galileo:

III_2_galileo_20-power-_Florence1

Galileo’nun Teleskopu

Bu mektubu sana bir şeyi haber vermek için yazıyorum; gerçi duyduğuna sevinir misin yoksa üzülür müsün bilmiyorum. Vatanıma dönme umutlarım tükendi, lakin buna sebebiyet veren olayın hem yararlı hem de saygın sonuçları oldu. Bilmelisin ki iki ay önce burada bir haber duyuldu; Flandre’de birisi Nassau Kontu Maurice’e, 2 mil öteden bir adamın net bir şekilde görülebilmesini sağlayacak şekilde tasarlanmış bir cam göstermiş. Bu durum çok ilgimi çekti ve bu konuda düşünmeye başladım. Bana perspektif kuramında temellenmiş gibi geldiği için nasıl yapılabileceğini araştırmaya başladım ve nihayetinde Hollandalının yaptığından çok daha iyi bir tane yaptım. Bu durum Venedik’te duyuldu ve bir hafta sonrasında Majesteleri ve tüm senatoya sunmam emredildi; hepsi hayret içerisinde kaldı. Birçok efendi ve senatör -en yaşlısı bile- teleskopum olmadan 2 saatten evvel göremeyecekleri, limanın girişine doğru yelken açmış gemileri görmek için Venedik’in en yüksek çan kulelerine tırmandı ve açık seçik görebildi. Bu gereç uzaktaki bir cismi sözgelimi 50 mil ötedeki bir cismi sanki 5 mil ötedeymiş gibi gösteriyor.” (Ball 2014 s. 82-83)

            Galileo, teleskopun icadıyla gökyüzündeki yıldızların aslında varsayılandan 10 kat daha fazla olabileceğini fark etti ve yıldızların bir kürenin yüzeyinde ve gözlemciye eşit uzaklıkta olduğu gibi bir yanlış varsayımı da ortadan kaldırdı. Bunun ardından gökyüzündeki keşifleri hızla birbirini izledi. Çağlardır tüm doğaseverlerin hayranlıkla seyrettiği samanyolu galaksisi Padova’daki bu profesör yeni icadını ona doğrultuncaya kadar gerçek yüzünü göstermemişti. Jupiter’in ve çevresindeki 4 uydusunun da bulunmasıyla insanlık yepyeni ve Galileo’nun uzun süre canını sıkacak bir evren modeli ortaya koyuyordu. O dönemde henüz tam olarak kabul görmemiş olan Kopernik’in Dünyanın her gün kendi ekseni etrafında döndüğü ve güneş etrafında yılda bir kez dolandığı, Güneş merkezli sistem modeli ispatlanmış oldu.

 

 

20140911_181109

En sevdiğim bilim adamının Floransa’daki heykeliyle fotoğrafım

 

Galileo bütün bu ardı arkası kesilmeyen buluşları ve icatlarıyla Aristo’nun doğa felsefesi fikirlerini, gerçeklikten çıkarıp sadece bir bilim tarihi haline getirmişti. Artık herkese göstermişti ki, Galileo Aristo’yu yenmişti. Tarih sayfalarının arasında kaybolan ve onu incelemekten keyif alan bir Aristo hayranı olarak onun bu ağır yenilgisi hiç şüphesiz beni üzdü. Bununla birlikte, eğer Aristo, Galileo’nun döneminde yaşasaydı, eminim ki kendi varsayımlarına mutlak gerçeklik gibi bakan ve onlardan şüphe etme cesaretini bulamayan bilim otoritelerine verecek güzel bir cevabı olurdu. Aynı zamanda eminim ki gözlerinden yaşlar boşalarak, muhteşem bir saygıyla Galileo Galilei’nin elini sıkar ve onunla tanışmaktan duyduğu hazzı dile getirirdi. Galileo, Newton düzeyinde bir çığır açmamıştır belki ama en sevdiğim bilim adamları arasında yerini alır. Bunun nedeni kalıplara sıkışmış algıları kırması ve insanlara bilgiyi hediye etmesidir. Galileo Galilei’yi tek bir yazıyla anlatmak imkânsızdır. Bu yüzden bu bilge ve cömert adamın hiç hak etmediği çilesini anlatan bir yazı daha kaleme alacağım çok yakın bir zamanda.       

 

Kaynak:

Robert Stawall Ball, Büyük Gökbilimciler, Altınbilek Yayınları, 2014.   

Leave a Reply