İsrail-Filistin çatışmasının en merkezi sorunlarından birini oluşturan Kudüs sorunu, bugün hala dünya gündemini en çok meşgul eden konulardan biridir. Geçtiğimiz ay,  ABD Başkanı Donald Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ile tartışmalar tekrar alevlendi. Güncel tartışmalarda kimi zaman, tarihi sayfaları aralayarak durumları daha iyi yorumlayabiliriz. Bu yazımda sizlerle üç semavi dinin kutsal kenti Kudüs’te tarihi bir yolculuğa çıkacağız.

Hem Müslümanlar, hem Hristiyanlar hem de Museviler için önemli olan Kudüs, dünyanın en eski kentlerinden biridir. Uzun tarihi boyunca, birçok kutsal yapıya ev sahipliği yapmasından dolayı çok sayıda savaşa sahne olmuştur. 2 defa yok edilen şehir, 23  işgale ve 52 saldırıya sahne olmuştur.

Ağlama Duvarı, Kubet-ü Sahra – Mescid-i Aksa, Kutsal Mezar Kilisesi bir arada

Kudüs’te bulunan çömlek buluntular, şehirdeki yaşamın Bakır çağında, yerleşimin ise Bronz çağında var olduğunu göstermektedir. Bazı arkeologlara göre Kudüs, Kuzeybatı Samiler tarafından, milattan önce 2600 yılında  yerleşim alanı olarak Ofel Tepesi’nde kurulmuştur.  Uzun yıllar Mısır İmparatorluğu’nun himayesinde bulunmuş, Hz. Davud tarafından işgal edilmesi ile Birleşik İsrail Krallığı’nın başkenti ve krallığın dini merkezlerinden biri olmuştur. Davud’un ölümünden sonra oğlu Hz. Süleyman hüküm sürmüştür.  M.Ö. 10. yüzyılda gerçekleşen bu hadiselerden sonra Kudüs’te, başta Süleyman Tapınağı olmak üzere Yahudilere ait önemli kutsal miraslar bırakılmıştır.

M.Ö. 6. yüzyılda Pers akınları ile yerle bir edilen şehir, Pers yönetimine geçmiş ve Yahudiler Babil’e sürülmüştür. Kutsal topraklarından mahrum bırakılmanın üzüntüsü içerisinde olanlar, saldırılar sırasında yok edilen Ahit Sandığı’na ve On Emir tabletlerine ulaşınca beklenen mehdinin geleceğine dair yeni inançlar geliştirmişlerdir. Yaklaşık 50 yıl sonra, kendilerini Kudüs’ü tekrar kazanmaya adamış Musevi liderleri Ezra ve Nehemidh, Kudüs’e dönerek yıkılan Süleyman Tapınağı’nı tekrar inşa etmişlerdir. Süleyman Mabedi’nin restore edilmesini kutlamak üzere ufak bir testi içerisindeki ateşin 8 gün sönmediği söylenir. Hanuka (Işık Bayramı) adı verilen Musevi Bayramı da bu dönemde doğmuştur.

M.Ö 332’de Büyük İskender’in şehri ele geçirmesi ile Kudüs, birkaç yüzyıl Helen yönetiminde kalmıştır. Ancak bu dönem iç savaşlarla, kaosla geçmiştir.

Süleyman Mabedi

Bir süre sonra Kudüs’ü Romalılar ele geçirmiş ve inşa edilmiş olan tapınağı M.Ö. 63’te tekrar yıkmışlardır. Şehrin yeni adı Aelia Capitolina olarak kabul edilmiştir. Bu dönemde Yahudilerin kurban kesmeleri, sünnet olmaları gibi dini ritüelleri ölüm cezası ile yasaklanmıştır. Museviler bu yasaklardan sonra yalnızca Siyon tepesine hac ziyareti için çıkıp tapınaktan kalan tek duvar olan Ağlama Duvarı’na karşı yas tutabiliyordu. M.S 130’larda gerçekleşen isyanlarından sonra Hristiyanlar tarafından şehirden sürülen Yahudiler dünyanın dört bir yanına göç etmiş, “diaspora” adını verdikleri sürgün dönemini yaşamışlardır. Bu yasaklar milattan sonra 4. yüzyıla dek sürdü. 

Hz İsa, bu karmaşanın içerisinde yaşamış, Mesihliğini ilan etmiş ve çarmıha yine burada gerilmiştir. Kudüs bu dönemden kalan Tüm Halklar Kilisesi, Çile Yolu, Diriliş Kilisesi gibi birçok önemli Hristiyan mirasını içerisinde barındırır. Roma İmparatoru Konstantin’in Hristiyanlığı benimsemesi ile Kudüs, politik olarak Katolik bir şehre dönüşmüştür. 614’te Sasanilerin Yahudilerle iş birliği içerisinde işgal etmesi, Hristiyan hakimiyetine bir darbe vursa da İmparator Heraklitos, Kudüs’ü çok geçmeden geri almıştır.

Kubbet-üs Sahra ve Mescid-i Aksa

Bizans yönetiminde olan Kudüs, Hz. Ömer’in Müslüman ordusu tarafından fethedildi. İslam’ın erken döneminde, Müslümanlar tarafından şehir Madinat Bayt al Maqdis (Tapınağın Şehri) olarak anılmıştır. Daha sonra ise Al Quds adı verilmiştir. Nüfusunu Müslüman Arapların oluşturmaya başladığı şehrin mimari olarak Müslümanlaştırılması milattan sonra 620 yılında başladı. İslam inancına göre Hz. Muhammed burada Miraca yükselmiştir. Müslümanlar ilk defa gittiklerinde, Kur’anda adı geçtiğinden ve hadislerde bahsedildiğinden, Mescid-i Aksa’yı  ziyaret ederlerdi. Halife Abdülmelik, 7. yüzyılın sonuna doğru, Kubbet-ü Sahra’nın inşasına başlamıştır. Sonraki dört yüz yıl boyunca, Kudüs savaş konusu olmaktan çıkarak farklı Müslüman güçlerinin yönetiminde kalmıştır.

Dizinin ikinci yazısı Kudüs’te Haçlı Seferleri, Osmanlı Hakimiyeti ve Modern Dönem ile devam edecektir.

Kaynakça

http://www.internethaber.com/kudus-haritada-nerede-ve-kimin-kudusun-3-onemi-1828726h.htm

http://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-42248198

http://www.mynet.com/haber/guncel/kudusun-tarihi-kudus-nerede-ve-aslen-kime-ait-3538305-1

http://www.yolculukterapisi.com/kudustarihi/

 

Leave a Reply