İskender’den Önce Dünya-II: Göbekli Tepe ve Sembolizm-II

Yazı öncesi bir dönemde inşa edilen Göbekli Tepe’yi inşa edenler dünya tasavvurlarını semboller yoluyla insanlığa anlatmaktadır. Ancak bu sembolizm sadece doğum ve ölüm ile sınırlı değildir. Bunun dışında birçok hayvan figürleri ve soyut şekiller Göbekli Tepe sütunlarına işlenmiştir. Bu sütunlar dikkatle incelendiğinde bunların insanı temsil ettiği anlaşılacaktır. Gözleri ve ağzı olmayan insanlardır bunlar. Kolları göbek hizasında tutulmuştur, ayakları ise toprağın altında olduğu tahmin edilir. Bu duruş şekli insanlık tarihi boyunca karşımıza çıkmaktadır. Mari’de yürütülen arkeolojik çalışmalarda ortaya çıkarılan heykellerin de elleri göğüs veya karın hizasında birleşmektedir. Bu hareket Sümer toplumunda dindarlığın göstergesiydi. Aynı şekilde günümüzde Müslümanlar, ibadetleri sırasında ellerini karın veya göğüs hizasında birleştirmesi de Göbekli Tepe sütunlarının stilize şeklini andırır. Bu geleneklerden anlıyoruz ki bu sütunlar, ibadet eden insanları sembolize etmektedir. Neolitik çağdan günümüze ulaşan bu geleneğin Göbekli Tepe’de ortaya çıkması insanı çok heyecanlandırmaktadır.

Stilize İnsan Şeklindeki Sütunlar

Daha önce de bahsettiğimiz gibi Göbekli Tepe’yi inşa eden toplumun yıldızlar ve gökyüzü ile yakın ilişkisi vardı. Araştırmacılar, Neolitik çağ insanlarının gökyüzü incelemesini erken dönem takvimcilik girişimi olarak görürlerdi. Bunu da tarım toplumlarının ihtiyaçlarına bağlarlardı. Ancak Göbekli Tepe’de anlaşıldı ki Neolitik çağ insanlarının gökyüzü ile ilgisi takvimciliğin ötesinde bir ilişkiydi. Takımyıldızlarını, gök cisimlerini ve Büyük Yarık’ı çeşitli semboller ile anlatmaya çalışmışlardı. İngiliz tarihçi Andrew Collins, Göbekli Tepe anıtlarında merkez ikiz sütunların üstündeki sıçrayan tilkileri de bu bağlamda değerlendirilebileceğini düşünmektedir(187 vd).

Göbekli Tepe İkiz Sütunlardaki Sıçrayan Tilki Kabartmaları

Dünya mitolojilerinde tilkiler ve kurtlar evrenin entrikacıları olarak görülmüştür. Bunlar gökyüzünde gerçekleşen bazı kötü olaylar ile ilişkilendirilmişti. Göbekli Tepe D yapısındaki 18 numaralı sütunun üzerinde de tilki kuyruğunu andıran bir sembol yer almaktadır. Bu tilki kuyruğunun hemen üstünde ise kuyruklu yıldızın gök semasından girişini sembolize eden soyut çizimler vardır. Bu deliller ışığında son buzul çağı Genç Dryas sonrası (MÖ 9.600 sonrası) gök olaylarını inceleyen Andrew Collins bu sembollerin bir kuyruklu yıldız düşmesi sonucunda ortaya çıkan büyük felaketleri anlatmak için kullanıldığını tahmin etmektedir(221). Tabi ki bundan hiçbir zaman emin olamayacağız. Gelecek, insan için nasıl bilinemez ise geçmiş dahi bilinmezler ile doludur.

Tilki Derisi Zannedilen Sembol ve Üzerinde Kuyruklu Yıldıza Benzeyen Soyut Sembol

Göbekli Tepe’deki başka bir sembol ise dünyanın dört bir yanında görülebilen boğa başı sembolüdür. Boğa sembolü, Boğa Takımyıldızını(Taurus) temsil etmekle beraber bereket ve bilincin de sembolüdür. Göbekli Tepe’de 2000 yıl sonra kurulan Çatalhöyük’te boğa başları evlerin tabanlarına asılmış ve bunlara tapılmıştı. Daha sonraki dönemlerle Antik Mısır geleneğinde Boğa ve Öküz(Apis) ile tasvir edilen tanrı ortaya çıkmıştır. Sümer geleneğinde ise tanrıların başlarında boğa boynuzları takılmış şekilde tasvir edilmiştir. Günümüzde ise boğa sembolü Yahudi-Hristiyan kültüründe Mısır’dan çıkışta Harun Peygamber İsrail oğullarına tapmaları için bir öküz yapmıştır(Çıkışlar:32). Müslüman geleneğinde ise altın öküzü yapan Harun Peygamber değil Samiri adındaki bir adamdır(Taha:85). Musa peygamber bunun üzerine halkına ve Samiri’ye kızarak bu yaptıkları işten onları men eder. Günümüzde ayrıca üretkenliğin sembolü olduğu için boğa, borsanın işareti olarak kullanılır. Boğa kültüne ilk rastladığımız yer ise Göbekli Tepe olmuştur.

Solda Öküz Başı Sembolü, Sağda Soyut H Sembolü

Yukarıda gördüğümüz gibi Göbekli Tepe’yi inşa eden topluluk kendilerinden önceki topluluklardan çok ileri seviyedeydiler. Dünya üzerinde MÖ 10.000 itibari ile meydana gelen değişim gözle görülür şekilde olmuştur. Neolitik dönem ile başlayan bu dönemin örneklerini Göbekli Tepe tapınağında görmekteyiz. Kullandıkları sembolizmden yola çıkarak bazı araştırıcılar bunları Hermetik gelenek ile özdeştirmişlerdi. Cemil Meriç hermetizmi şu şekilde tanımlar: Hermes, Mısırlıların kendi tanrıları Toth’la aynı saydıkları Yunan tanrısı. Yeni-Eflatuncular, bu tanrıya Üç Defa Büyük Hermes(Hermes Trismegistus) adını verdiler. Üçüncü ve dördüncü asırlarda bu isim altında birçok felsefi ve mistik eser yayınlandı(Meriç, 248).

Hermes Trismegistus

Bu felsefi metinler mistizm, astoroloji, simya ve mantık gibi bilimleri içermekteydi. Harran ve civarında yaşayan Sabiiler bu metinlerin yazarları idi. Harran, İbrahim Peygamberin doğduğu ve ömrünün bir bölümünü geçirdiği yer olduğu tahmin edilmektedir. Yazımız için önemi ise Göbekli Tepe 60 kilometre mesafede bulunmasıdır. Göbekli Tepe’yi inşa eden insanların Göbekli Tepe’deki sit alanında yaşamadıklarını biliyoruz. Bu durumda bu insanlar kadim Harran’da yaşamış olabilirler. Kadim Harran şehrinde yaşayan Sabiiler ile Hermetizm arasında sıkı bir bağ vardır. Müslüman Arapların yukarı Mezopotamya’yı fethetmeleri ile zaman içinde Müslümanlığı kabul ederek tarih sahnesinden silindiler. Sabiilerin inanç sistemlerinin tam olarak bilinememesine rağmen yıldızlara ve meleklere taptıkları söylenmiştir(İbn Kathir, 194).

Sabiilerden Kalma Astolojik İnceleme Kulesi, Harran, Urfa

Şit veya İdris(Hanok veya Uhnuh) peygambere mensup oldukları belirtilmiştir. Bu bilgiler gerçekten çok ilginçtir. Çünkü 10. yüzyılda Basra’da ortaya çıkan “İhvan-ı Safa” adlı bilim adamları ve felsefeciler Hermes Trimegistus’un İslami gelenekte İdris, Yahudi-Hristiyan gelenekte ise Uhnuh veya Hanok peygamber olduğunu savunmuştur(Meriç,252). Daha sonraki dönemde Şii Müslümanlar bu öngörüyü kabul etmişlerdir. Tüm parçalar birleştirildiğinde Göbekli Tepe’yi inşa eden toplum ile İdris veya Hanok peygamber özdeşleştirilmiş oluyor. Müslümanların Peygamberler tarihi öğretilerinde İdris bahsinde geçen bilgiye göre İdris Peygamber ilk kez yıldızlar ve hisab(aritmetik) ilmini gözden geçiren, ilk şehirleri kuran, ilk kez iğne ile dikiş diken ve kendinden önceki ilimleri toplayan kişidir(Köksal,80). İngiliz tarihçi Andrew Collins ise İdris peygamberin Yahudi-Hristiyan kültüründeki eşdeğeri Hanok’un Göbekli Tepe’yi inşa eden topluluk ile sıkı bağlantısını Bible’dan çıkarılan “Hanok’un Kitabı” bölümündeki bir Bab(2:7-8) ile ilişkilendirir (Collins,369). Ona göre Göbekli Tepe’yi inşa eden ve Neolitik çağa girişteki ilerlemeyi sağlayan kişiler Hanok’un gözcüleridir(Collins,365). Göbekli Tepe’nin İdris veya Hanok peygamber ile kesin olarak ilişkilendirilmesi için daha çok erken. İleriki dönemlerde yapılacak olan arkeolojik çalışmalar bu konuda daha kesin bilgiler vermesini umuyoruz. Hermetik metinlerin akıbeti ise yazarlarının azalmasına rağmen okurlarının artması şeklinde oldu. Yani Harran’da yaşayan Sabiiler ortadan kalktı ama bu metinler, 1471 yılında Latince’ye tercüme edilmesi ile Avrupa’da Hermetizm yayıldı. Günümüzde Hermetik metinler araştırmacıların mercekleri altında incelenmektedir.

Hanok’un Kitabı

Göbekli Tepe, yazı öncesi(prehistory) insanların bilgi birikimleri ve dünya tasavvurlarını semboller yolu ile bize çok iyi anlatmaktadır. Bu arkeolojik sit alanında yapılacak ileriki çalışmalar ve sembolleri anlamlandırma medeniyet tarihimize çok şey vaat etmektedir. Ancak bizler, 21. yüzyılın insanları, zamanımızın kabullerinden ve düşünce dünyamızdan sıyrılarak eski çağ insanlarını anlamlandırmamız çok zor bir hadisedir. Orta Çağda yaşayan bir adama internetin ne olduğunu açıklamak gibi anlamsız bir iştir. Bu nedenle eski çağları değerlendirirken daha dikkatli olmalıyız ve kesin yargılardan kaçınmalıyız. Yazı öncesi dönemi incelediğimiz yazılarımızda ilk olarak Göbekli Tepe ve Neolitik çağa göz gezdirmeye çalıştık. Bir sonraki yazımızda merceğimizi tarihi devirlere geçmeden önce tüm dünyayı sarsan Tufan Miti üzerine tutacağız.

 

  • Bir Sonraki Yazı: İskender’den Önce Dünya-III: Tufan Miti

Kaynakça:
1. Collins, Andrew. Göbekli Tepe ve Tanrıların Doğuşu. Çev. Leyla Tonguç Basmacı. Alfa Yayınları. İstanbul. 2017
2. Schmidt, K. (2010) ‘Göbekli Tepe – the Stone Age Sanctuaries. New results of ongoing excavations with a special focus on sculptures and high reliefs.’ Documenta Praehistorica, XXXVII, 239-56:
3. Prof. Dr. Memiş, Ekrem. Eskiçağ Medeniyetleri Tarihi. Ekin Yayınevi. Bursa. 2015
4. Meriç, Cemil. Işık Doğudan Gelir. İletişim Yayınları. İstanbul. 2016
5. Köksal, Mustafa Asım. Peygamberler Tarihi. Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları. Ankara.1990
6. Bobaroğlu, Metin. Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, Göbeklitepe – Dünyanın İlk Tapınağı belgeseli.
7. İbn Kathir. Tafsir Ibn Kathir. Darusselam Publication. Malasia. 2003
8. Osborn, Henry Fairfield . Men Of The Old Stone Age – Their Environment, Life And Art. Charles Schinerber’s Son Publication. New York. 1915

Leave a Reply