SANATTA ÖZGÜNLÜK GERİLEMESİ: YENİLER NEDEN GERİ KALIYOR?

Her geçen yıl daha çok dinlenen, izlenen eski şarkıları, eski filmleri yani klasikleşmiş eserleri düşündüğümüzde  dünya çapında bir kalitesizleşme devrinin içinde olduğumuzu söylememiz gerekiyor. Özellikle yıllar geçtikçe çığır açan yeni teknolojilerin farklı alanlara da yansıması ve geliştirmesi beklenirken, şaşırtıcı biçimde bu gelişmişliğin el emeğini, insan zekasını ve yeteneğini değersizleştirdiği görülüyor.

Bunun belki de en çarpıcı olduğu alan müziktir. Melodik olarak her şeyin türetildiği ve orijinal tüm fikirlerin tüketildiği iddia edilen bir dönemdeyiz yıllardır. Günümüzün şartlarında şarkı sürelerinin kısalmış olması, özellikle de radyoda çalan şarkıların tekdüzeliği,  müzik konusunda şu sıralarda adeta herkesin aynı formülü takip ettiği duygusunu uyandırıyor. Sanki tüm fikirler bir makineye gönderiliyor ve ortaya çıkan tüm parçalar birbirinden ancak yeterli ölçüde ve gerektiği kadar farklı ürünler ortaya koyuyor gibi. İçerik olarak da o meşhur, hala unutulamayan eski şarkılarla kıyaslanabilecek seviyede şarkılar çıkmıyor.

Teknik boyutta ise CD’lerin kaybolmasıyla ve yerine Spotify ve Apple Müzik gibi streaming hizmetlerinin ortaya çıkmasıyla müziğin erişilebilirliği artmış ancak müziğin değeri azalmış gibi görünmektedir. Geçmişte, müziği bedelini ödeyip satın aldığımız CD’lerden tekrar tekrar dinlerken şu an her şeyin parmağımızın altında olması ve bir nevi bedavaya gelmesi, kalitesiz ve anlamsız şarkıların dinlenmesinin artmasına sebep olmuştur. CD almak belli bir sanatçıyı, belli bir albümü çok kere dinleyebilmek için yapılan bir yatırımdı, şimdi ise son dönemlerde çıkarılan şarkıların CD’si olsa bile çoğunluğun satin almadığı da bir gerçektir. Ancak streaming servislerinde sadece aylık ödeme ve sınırsız müzik imkanı olduğu için erişim ve başarı oranı anlamsız şekilde artmıştır. İnternetin ortaya çıkması ve dünyanın çok daha rahatça erişilebilir hale gelmesi, eskiden büyük yatırımlarla ve uzman yardımlarıyla ortaya çıkan albümlerin ve parçaların şu an herkes tarafından bilgisayardan üretilebilir, herkesin de kolaylıkla ünlenebilir hale gelmesine yol açmıştır. Bu normal şartlarda kesinlikle olumsuz bir şey olmasa da, bir yandan da kalitesiz parçaların orantısızca çoğalmasına neden olmuştur.

Ayrıca son dönemlerde çıkan yeni (özellikle de pop) albümlerin kalitesinden, özgünlüğünden ziyade reklam ve satış boyutu önemsenmektedir. Genel kitle de şarkı veya album eleştirisi yapmaktansa, sanatçı eleştirisine odaklanmayı tercih eder görünmektedir.

Filmlere gelecek olursak son 10 yılda çıkan ve başarı gören filmlerden orijinal bir senaryosu olan kaç film aklınıza geliyor? Parasite, belki Sinners. Son dönemlerde başarılı filmlerin yalnızca üç farklı konudan ibaret olması eleştiriliyor. Sektördeki başarılı filmlerin neredeyse tümünün eski klasik filmlerin yeniden yapımları, müzisyenlerin biopic filmleri ve çoğunlukla Marvel ve DC’nin yürüttüğü süperkahraman filmlerinden oluşması artık dikkat çekici bir boyuta gelmiştir. Nitekim son on yılın en çok kar eden filmleri de Avengers filmleri, Star Wars 7, Jurassic World, Aslan Kral’ın 2019 yapımı, Hızlı ve Öfkeli 7, Karlar Ülkesi 2 ve Black Panther diye sıralanmakta. Bu da bize seri filmlerin, remakelerin, süperkahraman filmlerinin ne kadar da ön planda olduğunu yine göstermektedir.

Aslında orijinal filmler sektörde yapılmıyor değil, ancak sinemada yayınlanan filmlerin günümüzde gerekli kriterleri sağlaması çok daha zorlaşmış halde.  Filmler için artık çok daha yüksek bütçelere ihtiyaç duyulması, bunun beraberinde DVD’lerin sektörden yok olması ve yerine geçen Netflix, Amazon gibi streaming hizmetlerinin yapımcılara sağladığı gelirin DVD’lerle karşılaştırılabilecek boyutta olmamasıyla, yapımcıların sinemada yüksek bütçeli, adını duyacağımız yapımlarla risk alma  ihtimalinin azaldığını görüyoruz. 

Teknolojinin bu boyuta gelmesiyle filmlerin ses kalitesi de kötüye doğru gitmektedir. Eskiden oyuncuların diyalogları, bir köşeye saklanmış tek bir mikrofondan duyulup iletilmekteyken günümüzde küçültülmüş mikrofonlar her kıyafette saklanabilir olmuştur. Böylelikle oyuncuya daha çok özgürlük tanıyan bir sistem gelmiştir ancak diksiyon konusundaki rahatlık ve ayrıca değişen teknoloji, altyazısız kelimelerin sıkça anlaşılamayacak hale gelmesine de sebep olmuştur. Ek olarak filmlerin ışık kalitesinin değişmesi, el emeğinin değerinin azalması, vb. şeyler de farklı boyutlarda film seyrinin zevkini değiştirmiş, azaltmıştır.

Benzer bir kalitesizleşmeyi kitaplarda da görmekteyiz. Dikkat seviyelerinin giderek azaldığı haberlerini eminim hepimiz görmüşüzdür. Özellikle biz “genç” jenerasyonunun dikkat  ve odaklanma sıkıntısı büyüktür. Okumaya ayrılan zaman ve toplum içinde yazıya verilen değer giderek azalmaktadır. Aslında okumaya ve kendimizi geliştirmeye çok ihtiyaç duyan bir nesil olmamıza rağmen vaktimizi çoğunlukla internette geçirmekte ve lazım oldukça gündem takibi yapmakla yetinmekteyiz. Ufkumuzu açıp bize direkt bir katkı sağlamayan ve daha çok vakit alan kitap okumanın giderek soyu tükenen bir hobi olduğu görülmektedir. Bu gidişata ayak uydurmuş olan yayıncılık sektörü de klasikleşebilecek, herhangi bir mesajı olan, anlamlı içerikli metinler yayınlamaktansa Tiktok’çu kitleye hitap eden, birbirinin son derece benzeri aşk, fantastik veya tekdüze hayat içerikli kitapları yayınlamayı tercih etmektedirler.

Amaç körü körüne “yeni” eleştirisi olmasa da, örneğin 1960’larda Bülbülü Öldürmek, Guguk Kuşu, Baba, Dune, Zamanda Kıvrılma gibi eserler yayınlanmışken son on yılda Kya’nın Şarkı Söylediği Yer, Normal İnsanlar, Evelyn Hugo’nun Yedi Kocası en çok sevilen kitaplardan olmuştur ve bunlar bile diğerleriyle maalesef yarışacak boyutta değildir. 

Eminim herkes muzun duvara yapıştırıldığı eseri görmüştür. 2019 yılında internette çok bahsedilen bu eserin sanatın her konuyu kapsayabileceğini, anlamlı olabilmek için kompleks veya masraflı olması gerekmediğini aktarmaya çalışır. Sanatçı bakımından geçerli bir açıklama olsa da bu ve benzeri eserlerin müzelerde sanat olarak sunulmasının sanata ne tür bir faydası olabilir? Geçmişte yapılan eserlerle günümüzdekileri karşılaştırınca, son 20-30 yılda yapılan ve aklımızda kalan tek bir tablo olmadığını söyleyebiliriz herhalde.

Buna ek olarak günlük hayatta gördüğümüz markaların da çok büyük bir çoğunluğunu son 10 yıl içerisinde logolarını basitleştirdiğini veya ürünlerini renksizleştirdiğini görüyoruz. Üstüne üstlük son iki yılda gelişen yapay zekayla internette karşımıza çıkan görsellerin ve videoların gerçek mi yoksa teknolojik bir ürün mü olduğunu ayırt edemez hale gelmiş durumdayız.

Neticede dünya çapında sanatın her halinin bir kriz döneminden geçtiği görülmektedir. Özgünlük ve düşünce yetimiz yerinde olsa da emeğin ve uğraşın gittikçe değersizleştiği bir dünyada sanatın da daha önce görülmemiş, nitelikli ürünler çıkaramayacağı görülmekte. Şu anki sistemimizde niceliğin, hızlı üretimin, tekdüzeliğin önem kazanmasıyla sanatın bu durmadan değişen akımları yakalaması imkansız, akımlara aykırı özgün ürünlerin başarılı olma ihtimali de olanak dışıdır.

Kaynakça:

BoxOfficeReport. (n.d.) Domestic 2010s box office grosses. http://www.boxofficereport.com/domestic2010s.html

Brand, A. (Eylül 2022). Is AI the death of art or the future of creativity? Medium. https://aronbrand.medium.com/is-a-i-the-death-of-art-or-the-future-of-creativity-78ed410673d3

Fiorillo, K. (Nov 2021). The 22 most popular books readers are sharing on TikTok from historical fiction to Y.A. romance movies. Business Insider.                        https://www.businessinsider.com/guides/learning/most-popular-books-on-tiktok

jneto716. (2022). 100 Highest grossing movies by decade worldwide: 2010 to 2019. IMDb. https://www.imdb.com/list/ls091813182/

k-stuff. (Ağustos 2021). Matt Damon explains why they don’t make movies like they used to. Youtube. https://www.youtube.com/watch?v=gF6K2IxC9O8&list=WL&index=3

Pire, T. (Sept 2023). Forget sharing playlists- The mix CD deserves a major comeback. PureWow. https://www.purewow.com/entertainment/mix-cd-revival

Vox. (Ocak 2023). Why we all need subtitles now. Youtube. https://www.youtube.com/watch?v=VYJtb2YXae8&t=263s

(n.d.) (Dec 2019). One banana, what would it cost? $120,000- if it’s art. The Guardian. https://www.theguardian.com/artanddesign/2019/dec/06/maurizio-cattelan-banana-duct-tape-comedian-art-basel-miami

Leave a Reply