Gün geçmiyor ki Yunanistan’ın ekonomik durumuyla ilgili yeni bir haber çıkmıyor. Gün geliyor bir Avrupa Devleti başkanı bir şeyler söylüyor, gün geliyor bir merkez bankanın başkanı Yunanistan’a bir şeyler yapmasını ya da bazı şeyleri yapmamasını öneriyor. Aşikâr ki kimse bizi nelerin beklediğini tam kestiremiyor. İzlanda, Portekiz derken Yunanistan çıkıverdi karşımıza. Ama ne hikmetse Yunanistan bir türlü atlatamadı bu krizi. Peki, ne yaptı da Yunanistan bu hale düştü? Şöyle bir bakarsak Yunanistan’ın geçmişine bakarsak diyebiliriz ki düşen büyüme oranları, bütçe açıkları, önü alınmamış borçlar, bütçe uyumlamalarında sıkıntılar ve istatistikî açıdan olan güvensiz tutumu Yunanistan’ı şu anki durumuna sürüklemiştir.
Yunanistan’ın 2008 yılından öngörülenden az büyüme oranları aslında bir daralmanın ibaresi olarak sayılabilir. Lakin Yunan hükümetleri yıllardır raporlarında yapılması gereken ekonomik reformlardan bahsedilmesine rağmen Yunan hükümetleri Türkiye gibi ülkelere karşı askeri yatırımları, savunma harcamalarına yön vermeleri Yunan ekonomisinde reformları zorlaştırmıştır.
Başarısız reform çalışmalarının yanında Yunan hükümetleri vergi toplama sistemlerinde de başarılı bir tutum sergilememiştir. 2004 – 2009 yılları arasında devletin giderlerindeki %90’a yakın artış buna karşılık, demiş olduğum gibi sadece %30 civarı artan vergi geri dönüşleri devletin sürekli artan borçlanmasına sebep olmuştur. Sürekli artan bu borçlanma ülke ekonomisinde büyük bir dengesizlik yaratmıştır.
Yunanistan’ın bu günlerde olmasında payı olan başka bir olay da var olan borç seviyelerinin ülke ekonomisinin kıyasla güçlü olduğu zamanlarda düşürülmemesi, ülkenin finansal kaynakların azaldığı dönemlerde daha bir sıkboğaza sokmuştur.
Bir de 1999 yılında Avro’ya geçtiğinden bu yana yaptığı varsayılan ve 2010’unun başlarında ortaya çıkan, Yunanistan’ın istatistikî verilerini Avrupa İstatistik Ofisi başta olmak üzere birçok kuruma yanlış aksettirmiştir. Goldman Sachs ve birçok uluslar arası bankaya rüşvet vererek verilerini dünyaya yanlış aksetmiştir. Böyle olmasını elbette ki birçok nedeni olabilir ancak ülke ekonominin ana gelir kaynağı turizm ve denizcilik gibi hassas sektör olunca yüksek seviyeden borçlanan hükümetler devlet tahvillerine olan düşük ilgiyi tersine çevirmeye çalışmak olarak algılanabilir.
Tüm bu nedenlerden sonra derecelendirme kuruluşlarının, Yunanistan’ı devlet tahvillerini geri dönüşünü yapamayacak bir noktada görmesi, Yunanistan’ın notlarının düşürülmesine sebep olmuştur.
Ülke ekonomisinin yavaş yavaş gerilemesi Troyka diye adlandırılan Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslar arası Para Fonu (EU, ECB, IMF) üçlüsünün dikkatini çekmiştir.
Yunanistan Şubat 2010, Mart 2010, Mayıs 2010, Haziran 2011 ve Şubat 2012’ta olmak üzere beş adet tasarruf paketleri, Mayıs 2010 ve Şubat 2012’ta da kurtarma paketleri bulunmaktadır. Bunların temel amacı ise toplam borcun yarısından fazlasına sahip olan kamu borçlarının kapatılmasına yöneliktir. Bunu yapabilmek için tasarruf paketleri fazladan eklenen vergiler ile ek gelir elde etme, kamu çalışanlarının ücretlerinde kesintiler gibi masrafları azaltma temellidir. Yunan hükümeti ayrıca ek gelir elde edebilmek için özelleştirmeye yönlenmiştir.