Kimse ne yapacağını bilmiyordu; çünkü artık O yoktu. Herkes birbirine bakıyordu biraz şaşkın, biraz ürkek; çünkü artık O yoktu. Düşman işgale başladığında O vardı başlarında direnen. Bir halkı örgütlemiş, bir halktan ordu yaratmıştı. İzmir’e girerken O vardı başlarında. Bir Kurtuluş Mücadelesinin muzaffer komutanı olarak. “E iyi de, şimdi n’olacak?” dendiğinde O vardı başlarında, ‘Cumhuriyet’ diyen. “Peki, nasıl olacak?” dendiğinde yine O vardı başlarında, ‘Devrim’ diyen. Harf Devrimi’ni yapan, kılık kıyafet devrimini yapan, milleti geri bırakan saltanat ve hilafeti kaldıran hep O’ydu. “Kadınlar ne olacak?” dendiğinde seçme ve seçilme hakkını kazandıran O’ydu. “Ekonomi bitik.” dendiğinde O vardı başlarında, Osmanlı’dan kalma 4 fabrikayla bir ülke yaratan. Soyadı Kanunu derken, Medeni Kanun, Anayasa derken hep O vardı başlarında. Zamanında orduların başına geçtiği gibi, gerektiğinde kara tahtanın başına da geçti, traktörün başına da. Yeni Cumhuriyet’e isyanlar olduğunda O vardı başlarında direnen. Sovyet tehlikesi baş gösterdiğinde O vardı başlarında ‘Gerekirse çizmelerimi tekrar giyerim’ diyen. İyi de, şimdi ne olacaktı; çünkü artık O yoktu. Herkes birbirine bakıyordu biraz şaşkın, biraz ürkek.