Bir şubat gecesinde, henüz daha ligin ortaları denilebilecek bir zamanda Kadıköy’de ‘ruh’ hakimdi Sivas maçında. Takım sahaya Hababam Sınıfı’nın melodisiyle çıkıyor, taraftarlardan “Hababam Güm Güm Güm!” sesleri yükseliyordu. Hababam’ın ruhu Kadıköy’deydi o gece. Takım içselleştiremediğinden olsa gerek, cevap veremedi o ruha. Maç Sivas’ın 2-1’lik galibiyetiyle sona erdi. Hababam yine Mahmut Hoca’ya takıldı.
Sonra Mersin deplasmanına çıktı Fener. 2 yıl önce Özer’in orta sahadan attığı golle kazanmıştı Mersin’de. Bu defa da tek golle kazandı. Golü bu kez Özer değil; yeni transferlerden Webo attı. Webo, güçlü kuvvetli iyi bir forvet. 2. maçında 2. golünü attı. Sow’la da iyi bir ikili oldular gibi görünüyor.
Perşembe Belarus’ta Bate Borisov deplasmanındaydı Fener. Kariyerinde hiç kırmızı kart görmemiş Meireles ikinci kırmızı kartını gördü Fenerbahçe’de. Hem de gereksiz yere. Aykut Hoca kollarını açtı o oyundan çıkarken ‘neden?’ der gibi. Maç golsüz bitti. Son bölüm dışında maçı kontrol altında tuttu Fenerbahçe. Belki 11 kişi olsa kazanılacaktı maç. Kadıköy’de olağan dışı bir durum olmadığı sürece tur gelecek gibi görünüyor.
Trabzon
Malum Hababam koyu Fenerbahçelidir ve sürekli okuldan Fener’in maçlarına kaçmaktadırlar. Yine bir gün Trabzon maçına kaçarlar. Fener’in Trabzon’a şansının hiç tutmadığı dönemlerdir ve yine kaybetmiştir. Dönüşte her zamanki gibi Mahmut Hoca kapıda karşılar onları. İnek, Mahmut Hoca’yı görür görmez şöyle der: “Biz zaten hayatta iki şeyden çekiyoruz; bi’ Mahmut Hoca, bi’ de Trabzonspor”
90’larda, özellikle 96’dan sonra, unutulmaya başlayan bu sahne 2009-10 sezonunda tekrar hafızalarda canlandı. Önce Fener’in elinden Urfa’da Türkiye kupasını aldı Trabzonspor, ardından ligin son maçında şampiyonluğu Bursa’ya verdi. Son olarak 2010-11 sezonunda son haftaya kadar çekişti iki takım. Ancak bu defa sahne tekrarlanmadı. Hababam’ın takımı şampiyon oldu. Sonra da şike sürecinde bilinen olaylar, husumet, kavga… Bu sebeplerden ötürü, bu haftaki maç için genelde akıllara gelen ilk soru oyun ile ilgili değil; stadta olay çıkıp çıkmayacağı ile ilgiliydi.
Maçtan önce iki takımın durumuna baktığımızda ise: Fenerbahçe inişli-çıkışlı bir performans içerisindeydi ve lider Galatasaray ile arasındaki puan farkı 6 olduğundan bu maçın ehemmiyeti oldukça fazlaydı. Olası bir puan kaybında şampiyonluk yarışından haftalar önce kopabilirdi. Trabzonspor ise ‘ununu elemiş, eleğini asmış’ bir görüntü çizse de Avrupa kupalarına katılabilmenin ve Fenerbahçe’ye çelme takabilmenin hesabını yapıyordu.
Maçın ilk 10 dakikası, Fenerbahçe için şans dakikalarıydı. Trabzon yaklaşık üç pozisyonu değerlendiremedi. Adrian’ın aşırtma vuruşunda Bekir’in çıkardığı top kale içindeydi ama hakem göremedi. 11.dakikada Kuyt’ın ortasında Trabzonlu Bamba topu kendi ağlarına yolladı. Bu dakikadan sonra Fenerbahçe kontrolü eline aldı. 26. dakikada Cristian’ın şutunda top yine Bamba’ya çarptı ve kaleci Onur’u yanılttı. Durum 2-0 oldu. Bu golden sonra iyice rahatlayan Fenerbahçe ara ara pozisyonlar verse de oyunu rölantide götürmeyi başardı. İkinci devreye Aykut Hoca, skoru tutmak adına Sow-Caner değişikliğiyle başladı. 51. dakikada Cristian’ın nefis ortasına Gökhan düzgün bir vuruşla durumu 3-0 yaptı. Kalan dakikalarda karşılıklı birkaç pozisyon yakalansa da maç bu skorla bitti. Fenerbahçe çekinerek gittiği deplasmanda farklı kazandı. Maçta şans faktörünü es geçmemekle beraber Fenerbahçe’nin bazı bölümlerdeki iyi oyunu göze çarptı. Özellikle Kuyt, Gökhan ve Cristian’ın performanslarındaki gözle görülür artış takımın havasını oldukça değiştirdi. Cristian’ın nedendir bilinmez, Trabzon maçlarında, özellikle de Avni Aker’de, gösterdiği performanslar çok dikkat çekici. Şu ana kadar Avni Aker’de oynadığı 5 maçta 4 golü var. Sow gününde olmasa da kredisinden pek bir şey kaybetmedi. Sonuç olarak Fenerbahçe zor deplasmandan çok kritik bir 3 puanla ve dahan güvenli döndü.
Bir de İlahi adalet diye bir şey var mıdır, bilinmez ama Trabzonspor, ‘kupa feryadına’ ‘kendini şampiyon ilan etmeye’ başladığından beri Fenerbahçe ile oynadığı hiçbir maçı kazanamadı.
Her neyse Hababam Trabzon’u geçti, Mahmut Hoca’yı da geçebilirse şampiyonluk neden olmasın. GÜM GÜM GÜM!