Sıklıkla sorulur kadınlara, uzun uzadıya tartışılır, adeta kocaman bir bilinmezlikmiş gibi düşünülür ‘Ne istiyorsunuz?’ sorusunun cevabı. Aslında bu sorunun yanıtı oldukça basittir; en kapalı kutusundan, en dışa dönüğüne kadar bir kadının temelde en belirgin isteği anlaşılabilmektir. Kendini anlatabilmek. Lafa, söze dökülmesine de gerek kalmaz aslında çoğu zaman. İşte tam da bu yüzden, bir kadının gardırobu onun mabedi gibidir. İçindekilerse fiziksel olarak sadece kılıklardan ibaret görünse de, aslında o gün, hatta o an; nasıl hissettiğinin, nasıl görünmek istediğinin, çevresinde olup bitenler karşısında nasıl duracağının cevabını verdiği parçaların cansız halleridir.
Moda aslında bir kadına yüzeyde görülenden çok daha fazlasını sunar: Belki isim olarak genel başlıkta kalacak; ama aslında moda, bir kadının bulunduğu ve bulunmak istediği tüm ruh hallerini dillendirmeye yarayacak kocaman bir yelpazedir. Bir parçanın başka bir parçayla birleşimi, aslında o kadına soracağınız bir sorunun yanıtını içeriyor olabilir. İşte bu yüzden moda, hemen her kadın için büyülü bir dünyanın kapılarını açan anahtar kelime gibidir. O noktada moda, bir akımdan çok daha ileri gider, kadının ruhuyla bir araya geldiği zaman, Coco Chanel’in de söylediği gibi, kadın, modanın kendisi olur çıkar. Cüretkarlıktır. Çekingenliktir. Sıradanlıktır. Tepkidir. Ama bunların da üstünde, gücün ve özgürlüğün ta kendisidir.
Kendini dilediğince ifade edebilme özgürlüğünü Türk kadınlarına verdiği için Mustafa Kemal Atatürk’e sonsuz şükranlarımızı sunarken, bütün kadınların da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyoruz.