Geçtiğimiz gün Türkiye nüfusunun büyük bir bölümünü kapsayan İstanbul için enflasyon verileri açıklandı. İstanbul’da 2015 Nisan ayında perakende fiyatlar yüzde 1,90, toptan fiyatlar ise yüzde 0,83 oranında arttı.
İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 1995 bazlı Ücretliler Geçinme İndeksi 2015 Nisan ayı itibariyle aylık bazda yüzde 1,90 artarken, bir önceki yılın aynı ayına göre artış yüzde 10,19 oldu. Toptan eşya fiyatları ise aylık bazda 0,83, yine bir önceki yılın aynı ayına göre 10,57 arttı.
Yukarıdaki rakamlardan çıkarılabilecek özet: İstanbul’umuzun enflasyon oranları çift haneli rakamlara ulaşmış.
Bildiğiniz gibi 1 Mayıs Cuma’dan itibaren tatil nedeniyle piyasalar üç günlük süreyle kapalı. Fakat bu verilerden sonra piyasalar kapalı olmasına rağmen döviz fiyatları ortalama yüzde 2’ye yakın tırmanarak yeni bir rekor kırdı.
İstatistikler iyice incelendiğinde göreceğiniz sonuç şudur: Enflasyon son iki yıldır yükselişte. Merkez Bankası ve hükumet politikası olan yüzde 5 hedefinden çok uzaklarda geziyoruz.
Büyümeye gelirsek Türkiye bir zamanlar rekor kırdığı, dünya devletlerinin çoğunu kıskandıran 2002-2007 yılları arasındaki ortalama yüzde 6,7’lik performansından çok uzaklarda ve hatta dolar bazında büyüme incelendiğinde negatif olduğu görülüyor.
Çeşitli baskılarla gündeme gelen Merkez Bankası ne yapacağını şaşırmış durumda(Kısa zaman aralıklarıyla sürekli faiz baskısı altına alınan bir Merkez Bankası var.) ve piyasalara güven veremiyor. Birkaç güne kadar sadece dolar fiyatları artarken bugün euro’da rekor üstüne rekor kırıyor. Birkaç hafta önce Ekonomi Bakanı Sayın Nihat Zeybekçi, liradaki kayıpları salt olarak doların uluslararası piyasalarda yükselişine bağlıyorlardı. Oysa geçtiğimiz hafta döviz sepeti bu zamana kadarki en yüksek seviyesi olan 2,87 liraya ulaştı.
Türkiye ihracatını euro, ithalatını dolar olarak yapan bir ülke. İhracatında başarılı olması ve kazançlı çıkması doların düşük kalmasına bağlı. Ama gel gelelim, son dört ayda dolar, lira karşısında yüzde ‘0’ye yakın, euro ise yüzde 10’a yakın yükselmiş durumda. Nitekim açıklanan son ihracat verilerindeki azalmalar bu teoriyi destekler yönde.
Eğer euro/dolar paritesi 1,15 ya da 1,20 seviyelerine ulaşmayı başarırsa, bu bizim için bir umut olabilir. Fakat güçlü dolar rüzgârı yeniden kuvvetli esmeye başlarsa o zaman sıkıntılar daha farklı bir hal alabilir.
Türkiye kıldan ince, kılıçtan keskin bir yolda yürümeye çalışıyor. Döviz sepeti mayıs ayında 2,10 seviyelerindeydi, şimdi ise 2,87 seviyesinde. Türk halkı ise iki yıl öncesine kıyasla döviz sepeti hesabına göre yüzde 40 fakirleşmiş durumda. Bu söylediğim rakamların etkisi tam olarak görülmüyor gibi görünse de seçimden sonra halkın başı biraz ağrıyacak gibi.