Bir dizi düşünün ki tek bölümüyle dünyayı sallasın ve aniden insanların bir numaralı gündem maddesi haline gelsin. Yine bir dizi düşünün ki izlemek için neredeyse iki yıl bekletsin ama finallerin bitmesi için iki üç gün bekletmesin. Evet aynı diziyi düşündüm ben de: Sherlock .
Sezonları arasına uzun yıllar koyan Sherlock, yine uzun bir aradan sonra Yılbaşı (Noel) Özel bölümüyle karşımıza çıktı. Her zamanki gibi yaklaşık 90 dakikalık bir bölümle biz Sherlock-severleri aynı heyecana kaptırdı. O güzel müzikle perde açıldı ve kendimizi bu defa sıra dışı bir dünyada bulduk. Ama hemen itiraf edelim “Ben yüksek işlevli bir sosyopatım” derken bizleri de gülümseten Sherlock’u bu kadar özlediğimizi düşünmemiştik. Hatta “Keşke gelmeden önce haber verseydiniz” demeyi pek sever Bayan Hudson’ı da epey özlemiştik. John zaten kimimiz için Sherlock’tan daha az değerli değil.
Önce Sherlock ile ilgili genel bir bilgi vermek güzel olacaktır. Romanından farklı olarak aslında dizide olaylar günümüzde gerçekleşiyor. İlk bölümünü 25 Temmuz 2010’da yayımlanan dizinin son bölümü de dizinin sevenlerine yeni yıl hediyesi olarak 1 Ocak’ta yayınlandı. Romandakinin aksine dizide bizlerin şu anda kullandığı her şey var: televizyon, cep telefonu, bilgisayar. Dr. John Watson da blog yazısı yazıyor. Belki de diziyi bu kadar içimize yerleştiren de bu. Dizide Sherlock rolünde Benedict Cumberbatch’i görüyoruz. Burada ismini söylemişken kendisi hakkında biraz konuşmak gerekir. İngiliz oyuncu, Sherlock dizisinin bu kadar sevilmesinin belki de en büyük sebebi. Kendisi öyle sempatik, öyle zekice geliyor ki izleyene, bu rol iyi ki Cumberbatch’e verilmiş diyorsunuz. Dr. John Watson ise bazılarımızın Fargo’dan aşina olduğu bir yüz: Martin Freeman. O da öncesinde söylediğim gibi bir çok kişi için Sherlock kadar bu dizinin olmazsa olmazı. Bunun dışında Moriarty, Mycroft Holmes, Molly, Irene, Bayan Hudson gibi birçok karakter Sherlock’u bu kadar sevdiriyor. Dizinin bir başka başarılı yönü ise kesinlikle müzikleri, boş zamanlarda bile dinlemek insana büyük keyif veriyor.
Birkaç gündür süren Sherlock çılgınlığıysa uzun bir aranın ardından dizinin ağzımıza bal çalmasından kaynaklanıyor. Sezonlardan bağımsız olarak çekilen bu bölümde 2010’ları ele alan dizi zaman makinesine giriyor ve 1895 yılının ortasına düşüyor. Yine olayların peşinde olan Sherlock ve Watson, soluksuz bir serüven yaratıyor bizlere. Bölüm neredeyse bir film uzunluğunda olsa da tek nefeste oturup izlenecek kadar heyecanlı ve özlemin getirdiği bir merak da tavan yapıyor. Bölüm hakkında çok bilgi vermek henüz izlememiş olanlar adına pek iyi olmayacaktır ama herkesi muhteşem bir bölümün beklediğine emin olabilirsiniz. Birçok sürpriz de sizleri bekliyor.
Ayrıca bu bölüm sosyal medyada da büyük etki buldu. Herkesin konusu birden Sherlock oldu. Hatta bölümü başarısız bulanlar ile bölümü soluksuz izleyenler arasında tartışmalar yaşandı. Bana sorarsanız bölüm gerçekten çok güzeldi ve özlediğim o sıcak ortamı ben yeniden buldum. Sizler de mutlaka izleyin ve izletin. Herkese iyi seyirler.
Dizinin müziğini keman sesiyle duymak isterseniz: