Avustralya Açık ile birlikte, teniste özlenilen canlılığı, rekabeti yeniden tattığımız yeni sezon, hazırlık turnuvalarıyla birçok kıtada ve ülkede devam ediyor. Geride bıraktığımız haftada erkeklerde dikkat çeken turnuvaların başında gelen ise Rio Açık oldu. Nadal, Ferrer, Thiem, Cuevas gibi önemli oyuncuların yer aldığı, aynı zamanda toprak kortun iddialı ve başarılı oyuncularıyla izleyicilere keyifli bir hafta yaşatan turnuva, sürprizleriyle de tenisseverleri şaşırttı. Yağmur ve rüzgarın çoğu zaman maçların kesilmesine ve hatta ertelenmesine sebep olmasının yanı sıra, 3-4 saatlik aralar sebebiyle oyuncuların konsantrasyonlarının düşmesi ve ertesi güne daha diri başlayamamaları performanslarında yer yer sıkıntılara sebep oldu. Tabii ki bu durum turnuvanın beklenmeyen bir şekilde yönlenmesine ve farklı isimlerin sürpriz sonuçlar almasına da etki etmiş oldu.
Oyuncular özelinde bahsetmek gerekirse; toprak kortun turdaki etkili ve başarılı oyuncularından biri olan Pablo Cuevas, sürpriz galibiyetleriyle ve kariyerinin en iyisini ortaya koyduğunu söylediği performansıyla hak ettiği şampiyonluğa uzandı. Geçtiğimiz yıl katıldığı İstanbul Açık’la birlikte yakından görme fırsatı bulduğumuz Uruguaylı tenisçi, hem yarı finalde hem de finalde üst düzey bir performans sergileyerek kariyerinin dördüncü ve en önemli şampiyonluğunu elde etmiş oldu. Neleri iyi yaptığından bahsedecek olursak; toprak zeminin oyununu daha iyi göstermesine olanak sağlamasıyla birlikte, özellikle baseline gerisinde çok iyi savunma yapabilen, yer yer etkili forehand winnerlar üretebilen, servisini etkili kullanabilen bir karakter ortaya koyması, başarıya ulaşmasında Cuevas’a büyük katkı sağladı. Sezona iyi bir başlangıç yapmasıyla birlikte, toprak sezonunun kendisi açısından daha umut verici ve başarılı geçebileceğini söyleyebilmek mümkün. Turnuvanın bir diğer sürprizi ise Buenos Aires Açık şampiyonu Dominic Thiem’i yarı finalde etkili oyunuyla adeta sahadan süpürerek kariyerinde ilk kez bir ATP turnuvasında finale ulaşan Guido Pella oldu. Finalde, tecrübesizliğinin ve heyecanının da etkisiyle iyi bir performans gösteremese de, Arjantinli tenisçi turnuva genelinde sergilediği etkili savunma oyunuyla izleyicilerden büyük alkış topladı.
Diğer oyunculara bakacak olursak, Arjantin’deki şampiyonluğundan sonra etkisiz bir oyunla yarı finalde kaybederek turnuvaya veda eden genç yıldız Thiem’in, inişli çıkışlı performansını belirli bir istikrara oturtmasıyla birlikte; bu sene ve önümüzdeki senelerde şampiyonluklar kazanarak üst sıralarda kendisine yer edinebileceğini söylemek doğru olacaktır. Öte yandan önceki hafta, geçtiğimiz yıl şampiyon olduğu Buenos Aires Açık’ta, yarı finalde Thiem’e kaybetmesiyle büyük hayal kırıklığı yaşayan turnuvanın bir numaralı seri başı Rafael Nadal, vatandaşı Carreno Busta ve Nicolas Almagro’yu rahat geçerek nispeten daha iyi bir başlangıç yapsa da, üç buçuk saate yakın süren zorlu yarı final maçında Cuevas’a mağlup olmaktan kurtulamadı. Böylece Doha’dan sonra oynadığı 3 turnuvada da finali görememesi akıldaki soru işaretlerini artırdı. Geçen seneye göre hem mental hem de fiziksel anlamda daha güçlü geleceğinin sinyallerini veren Rafa, toprak kortta da aradığı performansı yakalayamadı. Özellikle, katıldığı son üç turnuvada da kaybettiği maçlarda kazanabileceği yönünde görüntü çizen Nadal’ın, kritik anlarda etkinliğini ve büyük oyunculuk özelliklerini gösterememesi, onun fiziksel ya da oyun anlamında olmasından çok mental anlamda sıkıntılar yaşadığını kanıtlar oldu. Bu şekilde devam etmesi durumunda, ileride Nadal’ı daha zorlu günler bekleyeceği, antrenör değişikliği ya da farklı radikal kararlar almaması halinde ise kariyerinin daha da kötüye gidebileceği ihtimali belirginliğini artırdı.
Haftanın diğer turnuvalarına bakacak olursak, Kyrgios’un Marsilya’da gösterdiği üst düzey performans, favori oyuncuları turnuva dışına iterek kariyerinin ilk şampiyonluğuna ulaşmasını sağladı. Özellikle Gasquet ve Berdych’e karşı ortaya koyduğu etkili oyun ile, Indian Wells’te ve Miami Açık’ta iyi işler yapabileceğinin sinyallerini vermiş oldu. Delray Beach’te ise ev sahibi olduğu turnuvada gülen isim Sam Querrey oldu. Turnuva genelinde servisteki etkinliğini istikrarlı bir şekilde ortaya koyan Querrey, son şampiyonluğunu yaşadığı 2012’den uzun bir süre sonra tekrar kupayı kaldırmış oldu. Tenisseverler açısından diğer bir sevindirici gelişme ise Martin del Potro’nun sakatlığı sebebiyle uzun bir aradan sonra ilk kez turnuvada boy göstermesi oldu. Genel anlamda iyi bir performans sergileyerek yarı finale ulaşmayı başaran Arjantinli yıldız, eskiyi aratmayan oyunuyla, turda en iyiler arasına tekrar dahil olabileceğini kanıtlamış oldu.
Girdiğimiz haftada, Djokovic ve Wawrinka’nın da yer aldığı Dubai Açık ve Acapulco turnuvalarıyla beraber hazırlık turnuvalarının süreceği turda, tenisseverler heyecan dozu yüksek, sürprizlere açık maçlar izlemeye devam edecek.