Bu topraklar öyle topraklardır ki üstünde hür varlığı ortaya koymak için tarihte hiçbir medeniyetin, toplumun yanaşamayacağı ölçüde varlar yoklar ortaya konuldu ve nice insan feda edildi. Her şeyden önce varlığımızın kıymetini ve ne anlama geldiğini, nasıl bir ehemmiyete sahip olduğunun bilincinde olarak başlamak gerektiğini düşünüyorum.
Son zamanlar birçok çevre tarafından tartışılan öyle ki üstünde hukukçunun, politikacının, ekonomistin yanısıra girişimcinin, tarihçinin hatta mühendisin bile konuştuğu tartıştığı, geniş alanlara yayılan bir karar çıktı. Esasında 15 Temmuz darbe girişimi sonrası sürecin hızlanarak çerçevelendiği bir tasarıydı ve özelde olmasa da kağıt üstünde sağ iktidarların ortak bir gayesiydi. Varlık Fonu’ndan bahsediyorum. Burada elbette ki bir akademisyen veyahut konunun uzmanı olan bir ekonomist edasıyla konuya değinmeyeceğim lakin uzun araştırmalarımdan edindiğim bilgileri ve bunlardan oluşan yorumlarımı kalemim döndüğünce aktarmaya gayret edeceğim.
Tanımına baktığımda Varlık Fonu, egemen değerler fonu olmakla birlikte resmi rezervler dışında yer alan birikimler bütünü ve ifadesidir yani devlet elindeki birçok varlığı yurtdışında ve yurtiçinde etkin kullanabilmek suretiyle uzun vadeye yayılmış stratejik hedeflerini gerçekleştirme yolunda bir araçtır. Bu yöntemle amaçlanan yegane şey, en azından Türkiye için, sermaye akışının riskler ve herhangi bir resesyon durumundan olumsuz bir şekilde etkilenmeden gerçekleşebilmesi, şok doktrinlerinden daha efektif bir şekilde sıyrılabilinmesi için bir kalkan niteliğindedir(1). Varlık Fonundan bahsederken çoğunlukla ülkemiz açısından bakacağım çünkü çoğu durumumuzdaki gibi bu konuda da nevi şahsına münhasırlığımız gün yüzüne çıkmaktadır. Bu noktada hem eleştiriyor hem de gerçekliğini tasdik ediyorum. Daha açık olmak gerekirse İbn-i Haldun’un dediği gibi coğrafya bir kaderdir. Son yıllarda yaşanan TL’deki onulmaz ve durduralamaz düşüş, dış politikanın iç politikaya etkisi ve bunun ekonomiye yansıması, darbe girişiminden doğan çok yönlü problemler( örneğin o gece Türkiye borsanın cuma günü kapalı olmasına rağmen 78 milyar TL kaybetti), politikada olduğu gibi ekonomide de bir gecede radikal kararların alınmasına sebep oldu Varlık Fonu bu noktada devletin kendini koruma refleksi olarak algılanabilir. Özellikle Kredi notlarının düşümüyle beraber Türkiye’nin yatırım konusunda riskli bölgede görülmesi, batının dış politikada Türkiye’yi köşeye sıkıştıran açıklamaları, bunların neticesinde yatırımcıların güvensizliği bu koruma mekanizmasına yıl açtı diye düşünülebilir.
Esas itibariyle Varlık Fonları emtia ve emtia dışı olmak üzere ikiye ayrılır.Emtia kavramına yabancı olanlar için belirtelim; Emtia (commodity), satılabilecek ticarette kullanılabilecek her türlü değerli mallara denir.Ülkelerin maddi varlığı ve kaynak zenginliği hakkında ipuçları verir. Emtia bazlı Varlık Fonları, petrol ürünleri, doğal gaz ve ihracatta kullanılabilecek kaynaklardan oluşur. Emtia dışı Varlıklar ise özelleştirmeler, cari işlemler, tasarruf fonları ve döviz rezervleri oluşturur.
DÜNYADA VARLIK FONLARININ FAALİYET VE HEDEFLERİ
PwC’nin oluşturduğu listelendirmeye göre tasarruf amaçlı tiplerde ulusal refahın ve ekonomik büyümenin sağlanması ve korunması hususu vardır. Bu sayede gelecek nesillere refahın aktarılması ve bunun dengelenmesi hedeflenir ve gelecekteki yükümlülükler planlanara fonlanır. Bir başka özel hedef de rezerv yatırımları ile ilgilidir yani bu yöntemle aşırı rezervlerin ve rezervi elde tutmanın negatif maliyetinden kaçınılmak istenir. Norveç, Kuveyt, Avustralya, Yeni Zelanda, Çin ve Güney Kore bunun başlıca örnekleridir. İstikrar amaçlı olanlarda ise makro ekonomik odaklanma yani faizlerde istikrar, mali politikada istikrar ki buna fiyat istikrarı, enflasyonla mücadele, şokları daha kısa sürede def edebilme olarak değerlendirebiliriz. Bir diğer özel hedefi ise kısa dönem geniş sermaye hareketlerinin olumsuz etkilerinin fon rezervleriyle süspanse etmesidir. Rusya, Şili, Meksika bu kategorinin örnek ülkeleridir. Kalkınma amaçlı fonlar ise altyapı yatırımları, sosyal yapı ve insani gelişimin sağlanması, ekonomik çeşitliliği artırmak suretiyle Suudi Arabistan gibi sadece tek bir kaynağa bağlı olmaktan kurtulmaya ek olarak stratejik sektörlerde kulağa hoş gelen üretkenliğin artırılması gibi hedefler içermektedir. Nijerya, BAE, Singapur ve Fransa bu kategoriye örnek ülkelerdir.(2)
Dünya geneline baktığımızda 1990 da kurduğu emeklilik fonuyla Norveç petrol emtiasıyla birinci, 2007 de kurduğu yatırım fonuyla Çin emtia dışıyla ikinci ve BAE petrol emtiasıyla kurduğu yatırım otoritesiyle üçüncü sıradadır(3)
Bir sonraki yazımda devam edeceğim…
1 )Dünya’da ve Türkiye’de Varlık Fonu, SETA Analiz, Ekim 2016
2)PwC veri dökümanı
3) Sovereign Wealth Fund Rankings, www.swfinstitute.org/sovereign-wealth-for-rankings